Terörist Örgütlere Kapılmanın Ana
Sebebi İslam’ın Öğretilmemesidir
Veysi ERKEN
FETÖ
ve benzer terörist örgütlerin hangi zeminde oluştuklarını/ oluşturulduklarını
incelemek gerekir.
Elbette dış mihrakların desteği, finansı,
örgütlemesi söz konusudur. Bunu görmemek/ kabul etmemek ihanet değilse bile
safdilliktir.
Bunu bilmek ve ona göre tedbir almak
elbette ki, bir zorunluluktur.
Bu tespitle birlikte teröristin
yetiştiği/yetiştirildiği zemine dikkat etmek gerekir. Bilinen husus zemin
mümbit değilse tohum tutmaz.
Dış güçler ne kadar uğraşırlarsa
uğraşsınlar zemin uygun değilse uşak ve piyon bulamazlar/yetiştiremezler.
Yazıma bu şekilde başlamamın temel
nedeni bir önceki yazımda kullandığım “Bütün
insanlık biliyor ki, insanın inanmaya ihtiyacı vardır. Bu ihtiyaç özgürce ve
kaynağından giderilemezse, öğrenilmezse başka şekilde doldurulur.
Bireylerin
gönül dünyaları kolaylıkla pislikle doldurulabilir.
Sadece
soruyorum.
Lütfen
Allah rızası için doğruyu kendinize haykırınız ve aynı soruyu etrafınıza
sorunuz.
Kur’an-ı
Kerimi kaç sefer “okuyarak, anlayarak yaşadınız.”
Mealen
de olsa Kur’an-ı Kerimi bir sefer hatmettiniz mi, bitirdiniz mi?
Eminim
ki, bu yazıyı okuyanların yüzde yüzüne yakın “hayır” cevabını verecektir.
Bilinmelidir
ki, İslam kaynağından öğrenilemezse nöbet yerleri terk edilmiş olur.
Gönüller
“insan şeytanları” tarafından işgal edilir ve “akıl” devre dışı olur.
Kur’an*ı
kerimin şu ayeti bu durumu izah etmeye yeter.
“Akıllarını
kullanmayanlar pislik içindedir. Yunus-100” ifadelerdir.
Bu ifadelerle ilgili yüzlerce mail
aldım.
Tamamına yakını tespitlerimi
doğrulamaktadır.
Evet, özellikle bir eğitimci olarak
şunu tekrar edeyim.
Eğer insanların inançlarını özgür
bir ortamda ana kaynaklarından öğrenilmesine imkân hazırlanmaz ise başka
yapılar/dış mihraklar insanların dünyalarını daha kolay işgal eder.
İdeolojik olarak bir tasnif yapacak
olursak Marksist’inden, ülkücüsüne, Alevi olarak nitelendirilenden Sünni’sine
kadar herkes Müslüman olarak sıfatlandırılan bir toplumda doğup, büyüyüp
serpilmiştir.
Ancak toplumun yüzde yüzüne yakını Müslüman
olarak nitelendirilmesine rağmen toplumun dini kaynaklarını okuma, anlama ve
yaşama seviyesi çok düşüktür.
Yüzde bir bile olmadığı
kanaatindeyim.
Tabii ki, bu kanaat tecrübelerle
oluşmuştur.
Sadece sıkıştığında “ben de Müslüman’ım”, “benim babam/dedem
hoca/hacı/âlimdi” diyenler değil, dini
tedrisatın içinde olanlara da sorduğumuzda Kur’an-ı Kerim’in okunmadığı,
anlaşılmadığı ve yaşanmadığını görürüz.
Dolayısıyla böyle bir sosyal yapıda
yetişenlerin terör örgütlerine kapılmaları çok daha kolaydır.
Bugün bütün terörist örgütlerin
elemanlarını inceleyiniz bu gerçekle karşılaşırsınız.
Buradan hareketle diyorum ki, sosyal
hayatımızın zeminini doğru hazırlamak mecburiyetindeyiz.
Özgür bir ortamda İSLAMI okumak,
anlamak ve yaşatmak zemini terörist yapılardan/yapılanmalardan kurtulmanın
başlangıcıdır.
Buna itiraz edecek aklı evveller
elbette çıkacaktır.
Onlara tavsiyem Kur’an-ı kerimin
emriyle akıllarını kullanmaları yönünde olmalarıdır. Zira aklını kullanmayanlar
pisilik içindedir.
Biz aklımızı, kalbimizi, gönlümüzü
Kur’anla teçhiz ettiğimiz ölçüde “adalet”,
“merhamet”, “sadakat” vs. niteliklere dayalı toplumu inşa eder,
nesillerimizin FETÖ tarzlı terörist
örgütlere kapılmalarını engelleriz.
Yönetme gücünü elinde
bulunduranların bu zemini hazırlamaları ahlaki/içtimai ve vatani görevleridir.
İlgililere duyurulur.
Tabii ki, duyuyorlarsa.
Selam ve sabırla…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?