15 Ağustos 2016 Pazartesi

İçeriden Eleştiri ve Tavsiyeler



İçeriden Eleştiri ve Tavsiyeler

Veysi ERKEN

            Tapınakçılarla iç içe olan FETÖ denilen haşhaşi örgütü ile ilgili değerlendirmeleri okudukça veya dinledikçe İSLAM’IN ne kadar az anlaşıldığını daha iyi anlıyorum.
            Son yazılarımda özellikle Kur’an-ı Kerimin okunup, öğrenilip, anlaşılıp yaşanmadığını, bu hatadan dönülmediği takdirde sorunun devam edebileceğini vurgulamıştım.
            Bu cehalet sadece ülkemize mahsus bir durum değildir.
            İslam coğrafyasının yaygın hastalığıdır.
            Bu hastalığın tohumlarını maalesef yabancılar atmış “tutsak zihin” ve “akademik bağımlılık” derekesini düşmüş/düşürülmüş olanlar tarafından yaygınlaştırılmış, hala yaygınlaştırılmaya çalışılmaktadır.
            Bu yaygınlaştırma faaliyeti maalesef ilahiyatçı kimlikle de yapılabilmektedir. Hatta bu kimlikle olan yaygınlaştırmanın tehlikesi daha sinsicedir. Bunun iki misalini vereyim.
            Birincisi dün gece bir televizyon kanalında ilahiyatçı kimlikle akademisyenler arz-ı endam etti.
 Biri hariç diğerleri maalesef İslam’ı bilmediklerini ortaya koydular. Değerlendirmeleri İslam’la hiç ilgili değildi. Bu durumu programı sunan kişiye sosyal medya ile ilettim.
            İkincisi ve daha fecaati, 3-4 Ağustos 2016 tarihinde toplanmış olan din şurası sonuç kararlarında görülmektedir. Şura’da kaç kişinin olduğunu bilmiyorum.
            Bilebildiğim şu, beşinci kararın başlığıdır. Başlık “FETÖ/PDY hareketi sahte bir mehdi hareketidir” biçiminde kaleme alınmış.
            Kur’an-ı Kerimi okuyup, öğrenip, anlayıp yaşamakta olan herkese soruyorum. Yahu Kur’an-ı Kerim örgüsü, ilkeleri içinde mehdi anlayışı var mı?
            Sahte mehdilik ne demektir?
            Hz. Peygamberin bütün tebliğleri açık ve şeffaf değil mi?
            Neden bu tür değerlendirmelerde bulunup kafaları karıştırıyorsunuz.
            Hem birinci maddede FETÖ/PDY’yi dini bir hareket olarak nitelendirilemez diyeceksiniz, hem de sahte mehdilikten bahsedip İslam’da mehdiliğin olabileceğini vurgulayacaksınız.
Bu bir cehalet örneğidir.
Bu Kur’an-ı kerimin okunmadığı, öğrenilmediği, anlaşılmadığı ve yaşanmadığının bir göstergesidir.
Bu içten bir eleştiridir.
Başka bir eleştiri yabancılaşmışlaradır.
15 Temmuz İhanetine direniş gösteren milletimiz sağlam bir “maya”ya sahip olduğunu göstermiştir. Laikçi bir anlayışla “kültür” bozulmuş olsa da “maya” sağlam olduğu için cenabı Allah milletimizin gönlünden korku dağlarını kaldırmış, milletimize sekinet vermiş ve tanklara, toplara, uçaklara, bombalara ve namlulara direnmiştir.
Bu “maya” ile kısa şortluların, askılı giyimlilerin de dillerinden tekbirler, tehliller arş-ı âlâ’ya yükselmiştir.
Bu “maya” ile dillerde tekbirler, Allah’u ekberler, ya Allah, bismillah Allah’u ekber vücut bulmuş, kalp ve gönüllere işlenmiştir.
Hâsılı kelam,
Başta Sayın cumhurbaşkanı ve Başbakan olmak üzere tüm yetkililere çağrıda bulunuyorum ve diyorum.
İslam’ı bilmeyen ilahiyatçılara ve dışarıdan olup yerli olmayan laikçilerin telkin ve yönlendirmelerine kapılmadan, onlara itibar edilmeden hayatımızın zeminini doğru oluşturmak mecburiyetindeyiz.
Bunun için doğru kişilere danışınız.
Ancak doğru okuyan, öğrenen,anlayan, düşünen ve yaşayanlarla güzel bir zemin hazırlayabilirsiniz.
Bu zemini oluşturmak için başta FETÖ/PDY olmak üzere bütün terör örgütlerinden kurtulmak, zararlarını asgariye indirmek için sağlam, anlaşılır ve şeffaf bir Kur’an eğitimine ihtiyacımız vardır.
Bu ihtiyaç karşılanırsa İSLAM doğru okunup, öğrenilip, anlaşılıp yaşanacaktır.
Dünyadaki bütün ülkeleri inceleyiniz bu gerçeklikle karşılaşacaksınız.
Aksi takdirde Siyonist haçlı zihniyetinin yönlendirmesi ve finansıyla nice FETÖ/PDY’ler, DAİŞ’ler, BOKO HARAM’lar ve bölücüler ortaya çıkar.
Selam ve Sabırla…    

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?