Mekân Hissiyata Tesir Eder
Veysi ERKEN
Mekân hissiyata tesir
eder mi?
Hiç şüphesiz.
Mekân ve vasat (insanı kuşatan her
şey) insanın seciyesini, inancını ve gidişatını etkiler.
Kur’an-ı Kerim’de bunu “şakile”
olarak ifade eder Rabbulalemin.
Onun için insanlar hem ayetin
ifadesiyle doğrularla olmalı (kunu maassadikin) hem de doğru mekânda olmalıdır.
Aksi takdirde bozulur.
Değişir ve içine aktığı kabın hem
şeklini hem de niteliklerini alır.
Merhum Necdet Sevinç “pınar suyu lağım suyuna karışmamalıdır”
diyordu Eylül fırtınası öncesinde.
Maalesef günümüze lağım suyuna karışan ve başkalaşan kişi
sayısı fazlalaşmıştır.
Özellikle “lider” diye bize telkin edilen “dönüştürücü” ve başkalaştırı”cıların
marifetiyle dün sahip olduğu bütün değerleri inkâr noktasına gelen pek çok kişi
vardır.
Pek çok dediğime bakmayın.
Milyonlarla ifade ediliyor.
Dün “secde-i Rahman’da “ birleştiklerimizin bir kısmı “domuzsever”lerle, bölücülerle, yasakçı
ve zalimlerle kol kola girebiliyor.
Resim çektirebiliyor. Aynı şeyleri
işleyebiliyor.
Delil mi istiyorsunuz?
İşte bir delil.
Delillerinden birisi Sultanahmet
Camii de müze yapılsın diyen zihniyete sessiz kalmadır.
Çok eski değil bu ifade. Taze dün
söylendi.
O kaba akan/ akıtılan dostlar
maalesef sessiz.
Tabii ki, bu aynileşmenin
emaresidir.
Onun için mekânın hissiyata
tesirinin olduğunu düşünüyorum.
Eski hissiyat ve hassasiyet ortadan
kalkmıştır o mekâna gidenlerde.
Dönüşmüş ve Başkalaşmışlardır.
Biz en iyisi başlıktaki söze
dönelim.
“Mekân
hissiyata tesir eder, saksıda çınar yetişmez, sefer tasından çaplı adam çıkmaz”
sözlünü bana gönderen Zafer hocama teşekkür ediyorum.
“Halka
rağmen halk için” diyen zihniyetin mekânıyla bütünleşenler onların hissiyatıyla
hislenir oldular ve geçmişe ait hissiyatlarını kaybettiler.
Daha
önce yazdığım bir yazımda ifade ettiğim gibi onlar artık “ben O’yum”değil, “ben O
değilim” diyen taifeye dönüştüler.
Çınar
zannettiklerimiz meğerse saksıya girecek tipte imişler. Çınar değil kaktüs
imişler.
Kaktüse
de yazık etmeyelim.
Sefertaslık
olmuşlar.
Sefer
tasından çaplı adam çıkamayacağı için çaplarını da kaybetmişler.
Halka
rağmen halk için diyen zihniyetin tezgâhından geçirilerek yontulmuşlar ve
başkalaştırılmışlardır, dönüştürülmüşlerdir.
Tabii
ki, dönüşen ve başkalaşanlar sadece politik mekânda olanlar değildir.
Bu
başkalaşım ve dönüşüm İslami değerler ve yaşayışta daha fazla görülüyor.
İlahiyatçı
veya bilgin diye meşhur edilen pespayeler vasıtasıyla toplum dönüştürülüyor ve
başkalaştırılıyor.
İslam’la
ilgili olabilecek bütün değerleri yıkıyorlar ve insanların beyinlerini iğfal
ediyorlar.
Toplum
İslami yaşayışla ilgili hafızasını kaybetme noktasına getirilmiştir.
Bu
yüzden onların ifadesiyle “deist” olanlar çoğalıyor.
Mekân
hissiyata tesir eder sözü doğrudur. Bunu bilen haşhaşin taifesi kendi
zihniyetine uygun mekânlar oluşturarak ifsad ve nifak hareketini yaymaya devam
ediyor.
Mekânlar
çoğalmıştır. Sosyal medya denilen yapılarla mekânlar ve telvisatlar
çoğaltılmıştır.
Unutulmamalıdır
ki, tahribatta en büyük rolü politik ve dini sahalarda arz-ı endam eden
liderler marifetiyle gerçekleştiriliyor.
Bunun
için ayette kandırılan ve yoldan çıkarılanların şu şekilde dua edecekleri ifade
ediliyor.
Rabbimiz
bize vereceğin azabın iki katını önderlerimize ver.
Bizi
İslam mekânından başka mekânlara taşıyan zararlı mahlûkattan Rabbim emin
kılsın.
Şimdi
tefekkür, taakkul, tedebbür, tefehhüm ve tafakkuh zamanıdır.
Bu
niteliklere sahip olmayanlar “insan
şeytanları”na daha kolay kapılır ve lağım suyunun parçası olur.
Allah
bizi lağım sularına karışmaktan muhafaza etsin.
Zihnimiz
pınar suyu gibi aksın, çalışsın inşallah.
Selam
ve Sabırla…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?