“Çınarı Deviren rüzgâr değil içindeki kurttur….!”
Veysi ERKEN
Evet.
“Çınarı Deviren rüzgâr değil içindeki kurttur….!” Sözlü doğrudur ve paylaşanlara teşekkür ediyorum.
Devletler ve milletler de böyledir.
Milletler ve devletler “çınar“ ağacına benzer. Bilindiği üzere “çınar” uzun ömürlü ve fırtınalara, rüzgârlara, boranlara dayanıklıdır.
İçine kurt düştü mü ömrü kısalır, dayanıksız hale dönüşür ve en uzak rüzgâra dayanamaz devrilir.
Tarihi süreç içinde milletimizi, ümmetimizi ve devletlerimizi incelediğimizde bu gerçekle karşılaşırız.
İçimize “adaletsizlik”, “ahlaksızlık”, “kayırmacılık”,” rüşvet”, “yolsuzluk” kurtçukları düştüğü veya yerleştirildiği zaman “çınar ağacı”mızın çürüdüğünü, en uzak etkilere karşı dayanıksız hale geldiğini görüyoruz.
Kurtçuklar milletin niteliğini değiştirir. Güzel vasıfların ortadan kalkmasına ve nimetin kesilmesine yol açar. Ayetlere “Kişinin önünde ve arkasında Allah’ın emriyle onu kayıt ve koruma altına alan takipçiler vardır. Bir toplum kendisindekini değiştirmedikçe Allah onlarda bulunanı değiştirmez. Allah herhangi bir toplumun başına bir kötülük gelmesini diledi mi, artık onun geri çevrilmesi mümkün değildir. Onların Allah’tan başka yardımcıları da bulunmaz. Ra’d-11”
Ve.
“Bir toplum kendilerinde bulunan (iyi davranışlar)ı değiştirmedikçe, Allah onlara verdiği bir nimeti değiştirmez Enfal-53”
Üzülerek belirtmeliğim ki, içimize kurtçuklar yerleştirilmiş ve bu kurtçuklar hızla çoğalmakta olduğunu görüyoruz.
Adaletsizlik kurtçuğu her tarafımızı ve her şeyimizi kemirmekte ve çürütmektedir. “Adalet” tesis edilemezse korkarım ki, dışarıdan oluşturulan “rüzgâr”a dayanıksız hale gelir ve yıkılırız.
Kurtçuklar toplumu “biri yer biri bakar kıyamet ondan kopar” zeminine hızlı bir şekilde çekmektedir. Maalesef bu zemin toplumdaki tefrikayı ve huzursuzluğu arttırmaktadır.
Hâsılı kelam ancak “adalet"le içimizdeki ”kurtçukları” yok eder ve milletimizi dayanıklı hale getirebiliriz. Merhum Akif:
Doğduk,
“Yaşamak yok size!” derlerdi beşikten;
Dünyâyı mezarlık bilerek indik eşikten!
Telkîn-i hayât etmedi asla bize bir ses;
Yurdun ezelî yasçısı baykuş gibi herkes,
Ye’sin bulanık rûhunu zerk etmeye baktı;
Mel’un aşı bir nesli uyuşturdu, bıraktı!
“Devlet batacak!” çığlığı beyninde öter
de,
Millette bekâ hissi ezilmez mi ki? Nerde!
“Devlet batacak!” İşte bu öldürdü şebâbı;
Git yokla da bak, var mı kımıldanmaya tâbı?
Âfâkına yüklense de binlerce mehâlik ,
Batmazdı bu devlet, “Batacaktır!” demeyeydik.
Batmazdı, hayır batmadı, hem batmayacaktır;
Tek sen uluyan ye’si gebert, azmi uyandır.
Kâfî ona can vermeye bir nefha-i îman;
Davransın ümîdin, bu ne heybet, bu ne hirman?
Mâzîdeki hicranları susturmaya başla;
Evlâdına sağlam bir emel mâyesi aşla,
Allah’a dayan, sa’ye sarıl, hikmete râm
ol...
Yol varsa budur, bilmiyorum başka çıkar yol.”şiiriyle bize çıkış yolu
göstermektedir.
https://safahat.diyanet.gov.tr/PoemDetail.aspx?bID=12&pID=84
Selam ve Sabırla… 11.07.2023
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?