27 Aralık 2023 Çarşamba

İNSAN GELECEKTE YAŞAR*

  İNSAN GELECEKTE YAŞAR*

Veysi ERKEN Dr.

Yaşananların yazıya dökülmesi zor zanaattır.

Herkes bunu başaramaz.

Herkesin başarmasına da gerek yoktur diye düşünüyorum. Çünkü insanların çoğunun yaşayış çizgisi birbirine benzer ve başkaları için “anlam” ifade etmez.

Ya önderlik edenlerin hayatları.

Onların ki, farklıdır.

 İyilik veya kötülükte yol göstermişler veya çığır açmışlar.

Bu tür insanların hayatlarının bilinmesinde fayda vardır. Hele hele insanlara “usvetun hasenetun” olarak gönderilen Hz. Muhammed(s.a.v.)i kendisine model alanların hayatlarının bilinmesi daha elzemdir.

Bunun için önderlik edenlerin hayat hikâyelerini yazmaları gerekir diye düşünüyorum. Yazmak sorumluluk gerektirir.

Herkes bu sorumluluğu yerine getiremeyebilir. Eli kalem tutanların bunu yapmaları gerekir ki, yeni nesiller benzer hataları yapmasınlar veya önderlerin güzel yönlerini devam ettirebilsinler.

İşte sorumluluğunun bilincinde bir zat.

Adı Turan Güven.

Ben ağabey diyorum kendisine.

Tanışıklığımız 1974 yılına dayanır. Ama kendisi onu hatırlamaz. Ankara Atatürk Lisesinde okurken liseden arkadaşım ve ülküdaşım Kayserili Erciş Gürbüz ile A. Ü. Fen Fakültesindeki odasında ziyaret etmiştik.

O bir asistandı.

Asistanlığının ötesinde çile çekmiş ve “Yusufiye”lerde talim görmüş bir büyüğümüzdü.

Ankara’ya geldiğimin ilk aylarında bunları öğrenmiştim okul arkadaşım Erciş Gürbüz’den.

Bunları öğrenmem gerekirdi. Çünkü ben buraya ülkücü olduğum için Gaziantep Lisesinde uzaklaştırılmış olarak gelmiştim.

Bu ayrı bir fasıl.

Gerçekten insan güzel misal olmuşsa gelecekte de yaşar fikirleriyle, davranışlarıyla, eylemleriyle. Hz. Muhammed’in, Fatihin, Yavuzun yaşadığı gibi.

Turan ağabey anaların, sevgililerin, arkadaşların, dostların çilesini, aşkını, duygularını, önderliğini, fakirliğini, inatçılığını, ülküsünü, aldanışlarını, aldatılışlarını, safiyetini, çocukluğunu ve gençliğini doyasıya yaşayamayışını ve önder olanların kofluğunu kitaplaştırdı.

Samimi ve yaşanmış hadiselerin bir kesiti. Okurken benzer yönlerimiz gözümün önüne geldi.

 Farklı mekân ve zamanlarda benzer şeyleri ne kadar çok yaşamışız.

Turan ağabey ülkemizin karmaşaya sürüklendiği bir dönemin kahramanlarındandır.

 O dönemi “Bizim nesil, ideolojik ve silahlı savaşın içinde buldu kendisini... Üniversiteli gençler olarak, bu savaşın birincil suçluları değildik; ama savaşın sürdürülmesinde kullanılan önemli aktörlerdendik. Gençlik olarak bize verilen rolü tam oynuyorduk. Rolümüzü çok ciddiye almıştık ve her şeyi kendi irademizle yaptığımıza inandırılmıştık. Birileri tarafından kullanıldığımızı aklımızın köşesinden bile geçirmiyorduk. Her şeyi kendi iradesi ile yaptığını sanarak, hayatı boyunca birilerine hizmet eden nice insanlar gördük.” diye tasvir eder.

Kitap sadece çekişmeleri ortaya koymaz. Kadirlinin Sarı danışmanlı köyünde başlayan ve halen Ankara’da devam bir hayatın hikâyesidir kitap.

Annesi tarafından kaçırılan ve profesörlükle devam eden acı ve acı olduğu kadar gerçek olan bir yaşayış çizgisinin hakikatidir bu eser.

Turan ağabey Mersinde başlayan ilahi rızaya dayanan mahpushanelere, işkenceye ve rezilliklere rağmen devam eden bir aşkı, bir sevdayı resmetmiştir kitabında.

Kitap bir ülkücünün çilesi ve mücadelesidir aynı zamanda.

Saf ve temiz bir aşkın hikâyesini bulursunuz sayfalarda. Altı yıl süren bekleyiş, sıkıntılı günler, inanmışlık ve adanmışlık, Allah’a tevekkül ve teslimiyet; bu aşkın veçheleri.

Kitabın önemli bir yönü insanımızın çürümüşlüğünü ortaya koymasıdır.

Çürümüşlük en az bir yüzyılın eseri.

Kitapta resmedilir.

Özellikle sistemin efendilerinin şerefsizliklerini, namussuzluklarını, ahlaksızlıklarını ve kimliklerini ortaya koyması açısından önemlidir kitap.

Bu kitap, gençlik üzerinde sürdürülen ve oyunlaştırılan senaryonun deşifresidir.

Velhasıl bu kitap sınırlarımızı bilmemize yardımcı olur.

Tıpkı Turan ağabeyin sınırlarının bilincine vardığı gibi.

“Hayatımın belirli bir döneminden sonra, “insan” olarak yaratılmanın bilincine eriştim. Bu bilinç düzeyine ulaştıktan sonra, hayata ve olaylara daha geniş pencereden –ve hatta evrensel ölçekte- bakmaya başladım. Kendi içimde bir dönüşüm yaşadım. Bu dönüşüm, dış dünyamda meydana gelen tüm dönüşümlerden çok daha fazla etkiledi beni... İçimdeki bu büyük dönüşüm, bende bir içi zenginliği yarattı ve ruh sağlığımı koruyarak yoluma devam etmemi sağladı. Keşke bu bilince çok önceden ulaşsaydım; çünkü böyle bir bilince eriştiğimde sıkıntılarımın çoğunu yaşayıp geçmiştim.

İnandığım, iman ettiğim ve hayatıma anlam kazandıran değerleri ölünceye kadar savunacağım. Allah’ın ölçüleri içinde kalarak, gerçek özgürlüğü yaşamak istiyorum. Allah’ın insan için koyduğu ölçüleri özgürlüğümün sınırları olarak görüyorum. Öbür dünyada işime yarayacak kazanımlarımı, bu dünyada hoyratta harcamayacağım" ifadesiyle ortaya koymaktadır.

Son söz; bizden öncekilerin ve bizim neslin aldanışlarını yaşamamak, saf ve samimiyetlerini öğrenmek için okumalıyız.

Allah okuyanların ve gelecekte güzel yaşamak isteyenlerin yâr ve yardımcısı olsun. 16.11.2006

 

*Turan Güven, İnsan Gelecekte Yaşar, Bilgeoğuz Yayınları, Barbaros Bulvarı, İBA Blokları, 14/1 Kat: 3 Daire: 8, Balmumcu, Beşiktaş/İstanbul

Tel: 0212 288 65 42

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?