12 Kasım 2025 Çarşamba

Doğum Oranında Felaketi Yaşıyoruz

Doğum Oranında Felaketi Yaşıyoruz

Veysi ERKEN Dr

Bu ifade Cumhurbaşkanına aittir

Doğru bir ifadedir

Ama Devletin bütün icraatları doğum oranındaki felaketi arttırmak için gerçekleştiriliyor, intihar meşrulaştırılıyor.

Erdoğan; “Nüfus artış hızında şu anda maalesef 1,7’deyiz. Bu bir intihardır. Bunu çözmemiz lazım. Türkiye’nin nüfus artış hızının böyle bir konuma gelmesi hazmedilemez.” 

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Nüfus artış hızında şu anda 1,7’deyiz, bu bir intihardır - Güncel Son Dakika Haberleri

"Türkiye'nin doğurganlık hızı tarihimizde ilk kez 1,48'e gerilemiş durumda. Bu, bir felaket. Bu rakam, kritik eşik olan 2,1'in çok altında bir seviyedir. İster iktidar ister muhalefet olsun hiç kimse buna kayıtsız kalamaz.” Erdoğan'dan doğurganlık çıkışı: Bu bir felâket! haberi - BorsaninGündemi.com

Erdoğan doğru söylüyor ve herkes kayıtsız.

Sadece kayıtsız kalmıyor, kadını “ev”den uzaklaştıracak her icraat yapılıyor.

Bakan Vedat Işıkhan’ın şu açıklaması bile kadının nasıl uzaklaştırılmaya çalışıldığını, başkasına kölelik yapsın diye iş sahasına sürüldüğünü ve doğurganlık oranının felakete nasıl sürüklendiğini göstermeye yeter.

Işıkhan; “bu yıl şubat ayında uygulamaya başladıkları İşgücü Uyum Programı'nın bir parçası olan İŞKUR Gençlik Programı'ndan yararlanan öğrencilerin yüzde 61'ini ise kadınların oluşturduğunu, program boyunca "Kadın İstihdamı İçin Pozitif Ayrımcılık Projesi" ve "Her Meslekte Kadın Eli Projesi" gibi çeşitli projelerle bu süreci daha aktif ve daha verimli hale getirdiklerini anlattı.

Bakan Işıkhan, bu rakamların sadece bir projenin sonucunu değil, aynı zamanda ülkede çalışan ve üreten insan kaynağı potansiyelinin büyüklüğünü, ayrıca kadınların azmini, kararlılığını ve yeteneklerini gösterdiğini ifade etti.”

Kadın istihdamında 2 yılda rekor artış... Bakan Işıkhan: Türkiye'nin kalkınma gücüdür

Evet.

Türkiye’de uygulanan bütün projeler ailenin dağıtılması, doğurganlık oranının azaltılması, kadının evden uzaklaştırılması ve Türkiye’nin yok edilmesi üzerine kuruludur.

Türkiye’de “aile” maalesef çökertildi. Çökertme ve yok etme projeleri kararlılıkla sürdürülüyor.

Aile’yi ihya ve inşa edilmek isteniyormuş?

Samimiyet var mı?

Zannetmiyorum.

Samimiyet varsa bize, aile düzenimize aykırı olan, ailemizi yok eden bütün mevzuatın, kanunların, tüzüklerin, yönetmeliklerin ortadan kaldırılması gerekir.

Kadını “ev”de “ev hanı” yapmakla mümkündür.

“Aile yılı” ilan edilmekle “aile” kurtarılmaz.

Emekliler yılı emeklileri kurtarmadığı gibi “aile yılı”da aileyi ihya ve inşa etmez.

“Aile”yi ihya ve inşa ederek vatanı kurtarmak isteyenlerin yapması gerekenlerin başında mevzuat değişikliği ve “ev hanımlığı”na bakışlarını değişmesidir.

“Ev hanımlığı” “ev hanlığı” olduğu gerçeği tescil edilmeli ve uygun düzenlemeler yapılmalıdır.

Bunun için diyorum ki, “Ev Hanlığı”na dönüş şarttır.

“Ev hanı” olana en yüksek memur maaşı kadar maaş verilmeli ve her türlü imkân tanınmalıdır ki, evler devlete dönüşsün. Nesillerimizin muhafazası için çocuk sayımız artsın.

Hanımlık anlamını bulsun.

“Ev Hanı” olan anamız, bacımız, hanımımız ve kızlarımız sosyal (içtimaî) vazifelerini kâmilen yerine getirebilsin.

“Ev Hanlığı” kadını hayattan koparmak değildir. Bilakis hayatın kuşatılmasını ve yönetilmesini sağlar.

“El”lerin işini değil kendi “devlet”inin işini yönetmesini sağlar.

“Ev Hanı”  ve çok çocuklu olanlara maaş bağlanması için seferberlik ilan etmelidir.

Bu yeniden İslamlaşma ve insanlaşma için elzemdir.

Kadın evine dönmeli, evini yuva ve devlet yapmalıdır. Devletinin “hanı” olmalıdır.

Kadın evden ihraç edilince ne oldu peki, Daha önce şöyle ifade etmiştim.

“Kadın "hatun", Ana veya bacı idi evlerde.

 Evi ev yapandı "hatun".

 Devletin başında "han" yanı başında ” hatun” olurdu.

 Hatun ev denilen devletten ihraç edilince devlet küçüldü ve  yıkıldı. Büyük aile denilirdi "han"e, dağıtıldı çekirdek aile oldu   Dayanışma ve yardımlaşma içinde olan hatunlar işini yapamaz hale getirildi.

Mutluydu “hatun” ve ev denilen devlet.

Önce işten sonra evden koparıldı.

Evle ilgili işler angarya diye öğretildi, sonra evden ihraç için özgürlükten bahsedildi. Güya dışarıda özgürce çalışacaktı.

Elin işinde.

Devlet iş bölümü ve iş birliğini gerektiriyordu hâlbuki.

Ne yapıldı.

Bütün görevler yüklenildi kadının sırtına.

Hatunluğu bitirildi.

Ev denilen devletin bütçesi sarsıldı.

Güya kadın çalışırsa bütçeye katkı sağlayacaktı.

Ne gezer.

Çocuk kreşe, ebeveyn yaşlılar mekânına, maaşın yarısı kıyafete ve tezyin malzemelerine, ulaşıma vs.

Yıkım sadece maddi değil, asıl yıkım maneviyatta ve hissiyatta oldu, aile dağıldı.

Han ve hatun birbirine tahammül edemez oldu kadın evden ihraç edilince.

 Ana sevgisi ve şefkati yerine kreş sevgisi yer almış. Ana gibi yar Bağdat gibi diyar olmaz deniliyordu. Ana yâr olmaktan uzaklaştırıldı. 

Evin temel direği idi hatun Ana. Hatun evden uzaklaştırılınca ev yıkıldı. Hane çöktü.

Velhasıl ev devlet olmaktan çıkmış konaklama alanına dönmüş.

Sadece konaklama ve geçici mesken yerine dönüşen evlerden huzur, bereket, saadet ve merhamet de firar etmiş.

 Kadın evden ihraç edilince firar emri hak olarak vacip oldu.

 Ne diyelim.

 Paranın, makamın, şehvetin, bedenin ve şöhretin ilahlaştırıldığı, ruhun ve hissiyatın terk edildiği/ettirildiği bir düzende evi “devlet”leştirmek ve “hane”ye çevirmek mümkün mü?

Kadın “hatun”, ana, yâr ve bacı olur mu?

Zor.

Çarkın dişlileri ve işleyiş kuralları kırılır mı?

Bilemem.

Ama ümidimi kaybetmiyorum.

Yol göstermeye çalışıyorum. Ev hanımıza en yüksek memur maaşı bağlanmalı, çocuk sayısı arttıkça destek çoğaltılmalı vailevi yapımızı bozan mevzuat yok edilmelidir.

Rabbulalemin “vela teknatu…” diyor.

Gayret bizden Tevfik Allah’tandır”

Hâsılı kelam hem “ev” denilen devleti hem de devlet denilen yapıyı muhafaza edebilmek için “Ev Hanlığı” maaş ile desteklenmelidir. Bu ahlaki, insani ve İslami bir vazifedir.

Selam ve Sabırla… 12.11.2025

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?