İçeriden Eleştiri ve Tavsiyeler
Veysi ERKEN
Tapınakçılarla iç içe olan FETÖ denilen haşhaşi örgütü ile ilgili
değerlendirmeleri okudukça veya dinledikçe İSLAM’IN ne kadar az anlaşıldığını
daha iyi anlıyorum.
Son yazılarımda özellikle Kur’an-ı
Kerimin okunup, öğrenilip, anlaşılıp yaşanmadığını, bu hatadan dönülmediği takdirde
sorunun devam edebileceğini vurgulamıştım.
Bu cehalet sadece ülkemize mahsus
bir durum değildir.
İslam coğrafyasının yaygın
hastalığıdır.
Bu hastalığın tohumlarını maalesef yabancılar
atmış “tutsak zihin” ve “akademik bağımlılık” derekesini
düşmüş/düşürülmüş olanlar tarafından yaygınlaştırılmış, hala yaygınlaştırılmaya
çalışılmaktadır.
Bu yaygınlaştırma faaliyeti maalesef
ilahiyatçı kimlikle de yapılabilmektedir. Hatta bu kimlikle olan
yaygınlaştırmanın tehlikesi daha sinsicedir. Bunun iki misalini vereyim.
Birincisi dün gece bir televizyon
kanalında ilahiyatçı kimlikle akademisyenler arz-ı endam etti.
Biri hariç diğerleri maalesef İslam’ı
bilmediklerini ortaya koydular. Değerlendirmeleri İslam’la hiç ilgili değildi.
Bu durumu programı sunan kişiye sosyal medya ile ilettim.
İkincisi ve daha fecaati, 3-4
Ağustos 2016 tarihinde toplanmış olan din şurası sonuç kararlarında
görülmektedir. Şura’da kaç kişinin
olduğunu bilmiyorum.
Bilebildiğim şu, beşinci kararın
başlığıdır. Başlık “FETÖ/PDY hareketi
sahte bir mehdi hareketidir” biçiminde kaleme alınmış.
Kur’an-ı Kerimi okuyup, öğrenip,
anlayıp yaşamakta olan herkese soruyorum. Yahu Kur’an-ı Kerim örgüsü, ilkeleri
içinde mehdi anlayışı var mı?
Sahte mehdilik ne demektir?
Hz. Peygamberin bütün tebliğleri
açık ve şeffaf değil mi?
Neden bu tür değerlendirmelerde
bulunup kafaları karıştırıyorsunuz.
Hem
birinci maddede FETÖ/PDY’yi dini bir hareket olarak nitelendirilemez
diyeceksiniz, hem de sahte mehdilikten bahsedip İslam’da mehdiliğin
olabileceğini vurgulayacaksınız.
Bu
bir cehalet örneğidir.
Bu
Kur’an-ı kerimin okunmadığı, öğrenilmediği, anlaşılmadığı ve yaşanmadığının bir
göstergesidir.
Bu
içten bir eleştiridir.
Başka
bir eleştiri yabancılaşmışlaradır.
15
Temmuz İhanetine direniş gösteren milletimiz sağlam bir “maya”ya sahip olduğunu göstermiştir. Laikçi bir anlayışla “kültür” bozulmuş olsa da “maya” sağlam olduğu için cenabı Allah
milletimizin gönlünden korku dağlarını kaldırmış, milletimize sekinet vermiş ve
tanklara, toplara, uçaklara, bombalara ve namlulara direnmiştir.
Bu
“maya” ile kısa şortluların, askılı
giyimlilerin de dillerinden tekbirler, tehliller arş-ı âlâ’ya yükselmiştir.
Bu
“maya” ile dillerde tekbirler, Allah’u
ekberler, ya Allah, bismillah Allah’u ekber vücut bulmuş, kalp ve gönüllere
işlenmiştir.
Hâsılı
kelam,
Başta
Sayın cumhurbaşkanı ve Başbakan olmak üzere tüm yetkililere çağrıda bulunuyorum
ve diyorum.
İslam’ı
bilmeyen ilahiyatçılara ve dışarıdan olup yerli olmayan laikçilerin telkin ve
yönlendirmelerine kapılmadan, onlara itibar edilmeden hayatımızın zeminini
doğru oluşturmak mecburiyetindeyiz.
Bunun
için doğru kişilere danışınız.
Ancak
doğru okuyan, öğrenen,anlayan, düşünen ve yaşayanlarla güzel bir zemin
hazırlayabilirsiniz.
Bu
zemini oluşturmak için başta FETÖ/PDY
olmak üzere bütün terör örgütlerinden kurtulmak, zararlarını asgariye indirmek
için sağlam, anlaşılır ve şeffaf bir Kur’an eğitimine ihtiyacımız vardır.
Bu
ihtiyaç karşılanırsa İSLAM doğru okunup, öğrenilip, anlaşılıp yaşanacaktır.
Dünyadaki
bütün ülkeleri inceleyiniz bu gerçeklikle karşılaşacaksınız.
Aksi
takdirde Siyonist haçlı zihniyetinin yönlendirmesi ve finansıyla nice FETÖ/PDY’ler, DAİŞ’ler, BOKO HARAM’lar ve
bölücüler ortaya çıkar.
Selam
ve Sabırla…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?