19 Ekim 2017 Perşembe

Yrd. Doçentlik, Kırtasiye ve Devlet İçinde Devletçikler



Yrd. Doçentlik, Kırtasiye ve Devlet İçinde Devletçikler

Veysi ERKEN

            Bütün teknolojik gelişmelere rağmen ülkemizin yapısı ve işleyişi hız kazanamıyor. Birkaç konuyu birden ele alayım.
           
Yardımcı Doçentlik
           
Sayın Cumhurbaşkanı bu konuyu gündeme taşıyalı epey zaman oldu. Herhangi bir gelişme yok.
            12 Ekimde YÖK başkanı Doçentlik konusunda yakında çalışmalarımızın sonuçlarını açıklayacağız mealinde ifade kullandı.
            Esasında Yüksek Öğretim Kurumları ile ilgili sorunlar bir bütün içinde ele alınması gerekir.
            YÖK kanunu durdukça bu alandaki sorunlar bitmez.
            Sorun ilkesel ve yapısaldır.
            Konuyu Yardımcı Doçentlik bağlamında düşündüğümüzde sorunun bir saatte çözülebileceğine inanıyorum. Zira bu konu kanunla düzenlenmiştir. Yeni yapı ancak kanun veya kanun hükmünde kararname ile düzenlenebileceği için YÖK’ün yapması gereken şey kanun hükmünde kararnameye dönüştürülecek metni hazırlamadır.
            Bunu herhangi bir hukukçu bile çözebilir.
            Ama maalesef konu uzatılıyor.
            Umarım ki, 30 yıldan fazla sürüncemede bırakılan Yardımcı Doçentlik meselesi geçiş sınavının kardırılmasıyla birlikte çözülür.
            Umutlu muyum?
            Hayır.

Bürokratik Kırtasiye

            Geçenlerde devletle iş yapan bir müteahhitle hasbihal ederken Devlet yapısındaki hantallığa ve kırtasiyeciliğe bir misal verdi.
            Ülkemiz için gerçekten üzüntü verici.
            İnsanımızı bizar eden hantal bir yapıdır mevcut yapı.
            Bahsi geçen müteahhit arkadaş Bir milyon beşyüzbin liralık hak ediş hazırlamış.
            Bilen bilir.
Hak edişler bilgisayar yardımı ile yapılır. Kullanılan program Excel hesap yapılırken virgülden sonraki toplamda küçücük rakam farklılığı oluyormuş. Bunun sebebi virgülden sonraki rakamların iki haneye toplamın yuvarlanmasıdır.
            Bir buçuk milyonluk hak ediş tablosunda 65 kuruşluk bir fark bulunmuş.
            65 kuruş.
            Evet, belki şaşırmışsınız.
            65 kuruş.
            Bu fark için yeniden görüşmeler, raporların yenilenmesi, imzalar ve gecikmeler.
            Anlayacağınız 65 kuruş için bin liralarla ifade edilebilecek harcamalar ve zaman kaybı.
            Bu misali bütün uygulamalar için yangınlaştırabiliriz.
            Kuruşlar için hacizler, kredi kartları blokajları, elektrik, su, doğal gaz vs. için güvence bedelleri, abonelik işlemleri, nakil ve devirlerdeki kırtasiyeler ve dahi binlerce israf ve zaman kaybı.
            Bütün bunlar KHK ile kısa sürede düzenlenebilecekken vatandaş bizar ediliyor.
            Devlete küstürülüyor. İş yapma ve yaşama hevesi kırılıyor.

Devlet İçinde Devletçikler

            Ülkemizde her kurum başlı başına bir devletçik hükmündedir adeta. Bunun örnekleri sayılamayacak kadar çoktur.
            Mesela bir şehirde üniversite kurulmuş. Kurum ve kuruluşların atıl vaziyette bina veya arazisi var. Kurumlar bunları üniversitelere devretmez.
Direnir.
            Bir başka misal şehir gelişmiş, nüfus artmış, yeni yollar, köprüler yapılması icap eder. Yol zorunlu olarak bir kurumun arazisinden geçirilmesi gerekir. Kurum direnir.
            Bunu örnekleri çoktur. Özellikle Ankara’yı bildiğimden dolayı binlerce örnek verebilirim.
            Mesela Bilkent mevkiinde inşa edilmekte olan hastaneye ulaşımı kolaylaştırmak için yol ile ilgili haberleri okumuşsunuzdur.
            Veya hızlı bir şekilde gelişen Bağlıca, Etimesgut yollarının nasıl ve hangi kurumlarınca engellendiğini merak ediyorsanız lütfen araştırın. Bağlıca bulvarı ile çevre yolunun kesişme yerine yapılacak köprülü kavşağın geciktirilmesi.
            Tabii ki, devlet içinde devletçiklerin başında Odalar, Borsalar, Birlikler vs. gelmektedir.
            Her biri ayrı derebeylik konumunda olan Odalar ve Borsalar birliği, Barolar, Mühendis ve Mimar Odaları işin cabası.
            Artık bu hantal yapılara ve yapılanmalara bir çözüm bulunmalı diyorum.
            Aksi takdirde faturası gittikçe ağırlaşıyor.
            Yardımcı Doçentlik meselesinden hemen başlanmalı ve bir günde sonuçlandırılmalı diyorum.
            Selam ve Sabırla…

           

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?