Yrd. Doçentlik, Kırtasiye ve Devlet İçinde Devletçikler
Veysi ERKEN
Bütün teknolojik gelişmelere rağmen
ülkemizin yapısı ve işleyişi hız kazanamıyor. Birkaç konuyu birden ele alayım.
Yardımcı Doçentlik
Sayın
Cumhurbaşkanı bu konuyu gündeme taşıyalı epey zaman oldu. Herhangi bir gelişme
yok.
12 Ekimde YÖK başkanı Doçentlik
konusunda yakında çalışmalarımızın sonuçlarını açıklayacağız mealinde ifade
kullandı.
Esasında Yüksek Öğretim Kurumları
ile ilgili sorunlar bir bütün içinde ele alınması gerekir.
YÖK kanunu durdukça bu alandaki
sorunlar bitmez.
Sorun ilkesel ve yapısaldır.
Konuyu Yardımcı Doçentlik bağlamında
düşündüğümüzde sorunun bir saatte çözülebileceğine inanıyorum. Zira bu konu
kanunla düzenlenmiştir. Yeni yapı ancak kanun veya kanun hükmünde kararname ile
düzenlenebileceği için YÖK’ün yapması gereken şey kanun hükmünde kararnameye
dönüştürülecek metni hazırlamadır.
Bunu herhangi bir hukukçu bile
çözebilir.
Ama maalesef konu uzatılıyor.
Umarım ki, 30 yıldan fazla
sürüncemede bırakılan Yardımcı Doçentlik meselesi geçiş sınavının
kardırılmasıyla birlikte çözülür.
Umutlu muyum?
Hayır.
Bürokratik Kırtasiye
Geçenlerde devletle iş yapan bir
müteahhitle hasbihal ederken Devlet yapısındaki hantallığa ve kırtasiyeciliğe
bir misal verdi.
Ülkemiz için gerçekten üzüntü
verici.
İnsanımızı bizar eden hantal bir
yapıdır mevcut yapı.
Bahsi geçen müteahhit arkadaş Bir
milyon beşyüzbin liralık hak ediş hazırlamış.
Bilen bilir.
Hak
edişler bilgisayar yardımı ile yapılır. Kullanılan program Excel hesap
yapılırken virgülden sonraki toplamda küçücük rakam farklılığı oluyormuş. Bunun
sebebi virgülden sonraki rakamların iki haneye toplamın yuvarlanmasıdır.
Bir buçuk milyonluk hak ediş
tablosunda 65 kuruşluk bir fark bulunmuş.
65 kuruş.
Evet, belki şaşırmışsınız.
65 kuruş.
Bu fark için yeniden görüşmeler,
raporların yenilenmesi, imzalar ve gecikmeler.
Anlayacağınız 65 kuruş için bin liralarla
ifade edilebilecek harcamalar ve zaman kaybı.
Bu misali bütün uygulamalar için
yangınlaştırabiliriz.
Kuruşlar için hacizler, kredi
kartları blokajları, elektrik, su, doğal gaz vs. için güvence bedelleri,
abonelik işlemleri, nakil ve devirlerdeki kırtasiyeler ve dahi binlerce israf
ve zaman kaybı.
Bütün bunlar KHK ile kısa sürede düzenlenebilecekken
vatandaş bizar ediliyor.
Devlete küstürülüyor. İş yapma ve
yaşama hevesi kırılıyor.
Devlet İçinde Devletçikler
Ülkemizde her kurum başlı başına bir
devletçik hükmündedir adeta. Bunun örnekleri sayılamayacak kadar çoktur.
Mesela bir şehirde üniversite
kurulmuş. Kurum ve kuruluşların atıl vaziyette bina veya arazisi var. Kurumlar
bunları üniversitelere devretmez.
Direnir.
Bir başka misal şehir gelişmiş,
nüfus artmış, yeni yollar, köprüler yapılması icap eder. Yol zorunlu olarak bir
kurumun arazisinden geçirilmesi gerekir. Kurum direnir.
Bunu örnekleri çoktur. Özellikle
Ankara’yı bildiğimden dolayı binlerce örnek verebilirim.
Mesela Bilkent mevkiinde inşa
edilmekte olan hastaneye ulaşımı kolaylaştırmak için yol ile ilgili haberleri
okumuşsunuzdur.
Veya hızlı bir şekilde gelişen Bağlıca,
Etimesgut yollarının nasıl ve hangi kurumlarınca engellendiğini merak
ediyorsanız lütfen araştırın. Bağlıca bulvarı ile çevre yolunun kesişme yerine
yapılacak köprülü kavşağın geciktirilmesi.
Tabii ki, devlet içinde
devletçiklerin başında Odalar, Borsalar, Birlikler vs. gelmektedir.
Her biri ayrı derebeylik konumunda
olan Odalar ve Borsalar birliği, Barolar, Mühendis ve Mimar Odaları işin
cabası.
Artık bu hantal yapılara ve
yapılanmalara bir çözüm bulunmalı diyorum.
Aksi takdirde faturası gittikçe
ağırlaşıyor.
Yardımcı
Doçentlik meselesinden hemen başlanmalı ve bir günde sonuçlandırılmalı
diyorum.
Selam ve Sabırla…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?