Gündem
Yozlaşma
Veysi ERKEN
Değerli Dostlar
Beş
altı aydır üzerinde ısrarla durduğum konular vardır. Bedelli askerlik, esnaf,
işçi ve memurların mağduriyetleri, öğrenim özgürlüğü başta gelen mevzulardır.
Ancak Türkiye’nin bloke edilmeye çalışıldığını ve maşa olarak bazı grupların
kullanıldığını hep birlikte görüyoruz.
Üzülerek
belirtmeliyim ki, görüştüğümüz vekiller seçimlerden sonra meclisin hızlı bir
şekilde (kangrenleşmiş bedelli askerlik, esnafın ve işçinin mağduriyetini
giderecek ve kamuda ücret dengesizliğini ortadan kaldıracak düzenlemeleri
yapacağına) yozlaşmayı arttıran bu durumun ortadan kaldırılacağına dair vermiş
oldukları taahhütleri yerine getirmediklerini biliyoruz.
Maalesef,
Türkiye’yi bloke eden güçlerin tezgâhına muhalefet de düşmüş bulunmaktadır.
Muhalefetin işçiyle, memurla, esnafla, öğrenciyle ilgili hiçbir hazırlığı ve
çalışması yoktur.
Keşke
muhalefet bu konuları gündemde tutup iktidarı zorlayabilse. Bu gidiş her halde
cumhurbaşkanlığı seçimi sonrasına kadar devam edecek. Sonrasında da
çözüleceğine dair inancım zayıflamıştır.
Ben
şahsen hem iktidar kanadından hem de muhalefetten ümidimi kestim. Zira adalet
öldü. Uluslar arası örgütlerin maşası haline gelen yapıların tahribatı tüm
hızıyla devam etmektedir.
Umarım
ki, vekiller beni mahcup ederler ve bahsedilen düzenlemeleri içinde
bulunduğumuz ay içinde gerçekleştirirler ve malum yapıların oyunlarını boşa
çıkarırlar.
Sizlerle
yıllar önce yozlaşmayla ilgili yayınladığım bir yazımı küçük değişiklerle paylaşmak
istiyorum.
ÜCRET POLİTİKASININ YÖNETİMİN ve ORGANİZASYONUN
YOZLAŞMASINA ETKİLERİ
Organizasyon denilen ve bir topluluğun
birliğini ifade eden yapıların işleyişi kurallar çerçevesinde “insan” vasıtasıyla
gerçekleşmektedir. Organizasyonun içinde yer alanlar teşkilatın birim ve
bölümlerinde istihdam edilirler.
Gönüllü örgütler
haricinde birim ve bölümlerde istihdam edilen personel genel anlamda
vazifelerini bir ücret karşılığında ifa eder.
Ücret bir iş, hizmet
karşılığında verilen şey (Devellioğlu,1970) olarak tarif edilmektedir. Ücret
karşılığında çalışanlara “ücretli” denilir. Ülkemizde ücretliler mevzuat gereği
göre “işçi”, “memur”, “sözleşmeli personel” ve “geçici personel” olarak
kategorilere ayrılmaktadır.
Muhtelif kategorilere ayrılan işgören (ücretli)
nin en önemli ortak özelliği ücret karşılığında devamlı veya kısmi olarak
çalışmasıdır. Bağımlılık sebebiyle çalışana verilecek ücretin tespiti
organizasyonlarca geliştirilen normlara göre tek taraflı veya iki taraflı
olarak tespit edilmektedir.
Genel olarak “işçi” ve “sözleşmeli
personel”olarak tarif edilen işgörenlerin ücretleri iki taraflı mukavele ve
pazarlıkla kararlaştırılır. Bu tür ücret “ecr-i müsemmine”denir
(Devellioğlu,1970)
İşçi ve Sözleşmeli
personelin dışında kalan işgörenin ücreti ise genel olarak yürütme organı
tarafından ve tek taraflı bir şekilde tespit edilir. Bir başka deyişle kamuda
çalışan memurun ücret tespitinde söz hakkı bulunmamaktadır.
Ücret, işgörenin hayatında
önemli rol oynar. Özellikle ücret dışında her hangi bir gelir kaynağı olmayan
işgörenin maddiyatla ilgili bütün davranışlarının temelini eline geçen ücret
oluşturur.
Ücretin işgörenin
davranışları üzerindeki etkisi yönetimin işleyişini büyük oranda etkiler. Bu
durumu Kınalızade “Doğrusu devlet idarecilerine
millet malının harcanmasında orta yolun (itidalin) tutulması en başta gelen
zarurettir. Zira cimrilik ve fazla kısma, vazifelilerin ve askerlerin nefret ve
bölünmelerine sebep olur.”(Kınalızade, s.202) ifadesiyle açıklanmaktadır.
Buradan hareketle geçmişte
olduğu gibi günümüzde de ücretin yönetimin işleyişini ve ahlakını büyük oranda
etkilediği rahatlıkla söylenebilir. Yönetimin olumlu veya olumsuz işlemesine ve
yozlaşmasına yol açan unsurlardan biri olan ücret politikasının iki boyutu üzerinde
durulması gerekir.
Yeterli ücret
Personelin
örgütün amaçları doğrultusunda belirlenmiş hedeflerinin gerçekleştirilmesine
katkı sağlar. Yönetim ahlakının gerektirdiği bir politika olarak kabul edilir.
Örgütün gelir gider dengesini ve verimliliğini olumsuz yönde etkilemeyecek
ölçüde yeterli ücret personeli hedefler doğrultusundaki davranışlarda motive
eder.
Yetersiz
ve dengesiz dağılım gösteren ücret
1)Ücret yetersizliği
Maaş
karşılığında çalışanların aldıkları ücret yönetim sürecinin bütün alt süreçlerini
büyük oranda etkiler. Ücret yetersizliği personeli istenmeyen tutum, tavır veya
davranışa sürükleyebilir ve hedeflerden sapmalara yol açabilir.
Yetersiz ücret
zamanla örgütün çökmesine ve dağılmasına yol açabilir. Bunun örnekleri her
ülkede görülmektedir.
2)Ücret dağılımındaki dengesizlik
Ücret yetersizliği gibi
örgüt içindeki personel ücretleri arasındaki makas işgörenin davranışlarını
olumsuz yönde etkiler. Örgütün bozar.
Ülkemizde takip edilen
ücret politikası genel olarak haksızlıklarla doludur. Ücret yelpazesindeki alt
ve üst değerler arasında uçurum vardır.
Yıllardır devam etmekte
olan yanlış ücret politikasının meydana getirdiği yozlaşmanın sonuçları
ortadadır.
Organizasyonlardaki
yanlış ücret politikasının yönetim yozlaşmasına etkileri şu şekilde
sıralanabilir.
1.İşgörenlik (Memuriyet-işçilik
vs.) cazibesini kaybedebilir. Cazibesini kaybeden işçilik/memuriyeti ifa eden işçilerde/memurlarda
verimlilik düşer.
2. Haksız kazanç yolları
açılabilir. Özellikle, işgörenlerin ücretlerinin, hayatlarını idame ettirmeye
yetmeyecek düzeyde olması haksız kazanç yollarından birisi olan rüşvet
eğilimini arttırabilir(Aktan, s.54).
3.Rüşveti meşrulaştırarak
kolay kazanca yönelmek isteyenlerin sistemin çarklarını işlemez hale getirme
eğilimlerini arttırır. İnan bu durumu “Türkiye’de vatandaş devlet yapısına
taşınmayı bir mükellefiyet gibi görür. Korkmadan gitmesi ve gittiğinde saygı
görmesi gerekir. Oysa giderken korkuyor, sonrada onuru yara alıyor. Bu insan
idareye kırgındır; güveni yoktur. Dünyada en çok vesikalık fotoğraf ve resmi
pul kullanan memleket biz. İnsanımız, otoriteye susamış kompleksli kimselerin
poligondaki hedefidir. Herkes, sabahtan akşama kadar, paylaşmaktan zevk alır;
tiryakisi olmuştur” (İnan,1993, s.118) ifadesiyle açıklamaktadır.
4.Özellikle kamu mallarının
şahsi işlerde kullanılmasını yaygınlaştırabilir. Kendi işinde devlete ait mumu
yakmayan zihniyetin yerine devletin malı deniz yemeyen...... diyerek kamu
mallarını yağlamayanların artması bunun bir göstergesidir. Özellikle makam
vasıtaları (uçak, araba), lojmanları ve sosyal(!) tesisleri saltanatı bunun en
bariz misallerindendir.
5.İşgörenler arasında kin ve
nefret artabilir. Bilhassa ücret dağılımındaki dengesizlik kin ve nefretin
artmasına sebep olabilir.
6.Ücret yetersizliği ve
dengesizliği hukuka (adalete) olan güveni sarsar. Böyle bir durum sistemin
tıkanmasına yol açar.
Yönetimde yozlaşmaya yol açan
ücret politikasının muhtemel sonuçlarını giderebilmek doğru teşhisten geçer.
Ancak doğru teşhis yönetenleri doğru tedaviye ulaştırır.
Bu genel kuralı
Ebu’n-necib Suhreverdi “ülkede bir fitne (yozlaşma) bir karışıklık doğmuşsa
hükümdarın, bunun gerçek sebeplerinin ne olduğunu incelenmesi ve kendisine
itaatten vazgeçişin hangi temel yöneldiğini iyice bilmesi icap eder. Bu
inceleme ve öğrenme sonunda fitneye sebep olan asıl şey ortadan kaldırılırsa
fitne ve ihtilal ateşi de söner”(Suhreverdi, s.168)cümleleriyle açıklamaktadır.
Sonuç olarak;
Organizasyonlarda yozlaşmaya
sebep olan ücret politikasının günün şartlarına göre başta devlet olmak üzere
bütün birimlerde yeniden gözden geçirilmesi bir zorunluluktur. Yönetimdeki
yozlaşmaya neden olan ücret politikasıyla ilgili bur tespitten sonra tedavi
için şu tedbirler alınabilir.
1)Kamu kesiminde işgören
(ücretli)ler arasındaki kategorileşme ortadan kaldırılmalıdır.
2)Özel/Kamu kesiminin
tamamında ücret çift taraflı tespit edilmelidir. Etkili sendikalaşmaya zemin
hazırlanmalıdır.
3) Asgari ücret geçinmeye
uygun ve işgöreni haksız kazanç yollarına sevk etmekten alıkoyacak seviyede
olmalıdır.
4)Ücret yelpazesinin
tespitinde kullanılan ölçütler yeniden belirlenmelidir.
5)Haksız kazacı engelleyecek hukuki
düzenlemeler süratle gerçekleştirilmelidir.
6)Ücret dengesizliğine ve
haksız rant ‘a sebep olan bürokratik yapı sadeleştirilmelidir.
7.Asgari
geçinme endeksi belirlenmeli ve vergi dışı bırakılmalıdır
8.
Kamuda birden fazla görevlendirmelere ve ücretlere son verilmelidir. Mesela bir
genel müdürün/müsteşarın farklı yerlerde yönetim kurulu üyesi olarak
görevlendirilmelerine son verilmelidir.
KAYNAKLAR
AKTAN, Coşkun, Can.: Politik Yozlaşma ve Kleptokrasi, Afa
Yay.,İstanbul 1992.
DEVELLİOĞLU, F.: Ansiklopedik
Osmanlıca-Türkçe lügat, Ankara 1970
EBU’n-necib Suhreverdi, Yönetenlerin
Yönetimi Tercüman 1001 Temel Eser Serisi
No:80, İstanbul
Tarihsiz.
İNAN, Kamran .: Devlet İdaresi,İstanbul 1993.
KINALIZADE Ali Efendi, Devlet ve Aile Ahlakı, Tercüman 1001 Temel
Eser serisi
No:69,İstanbul, Tarihsiz.
T.D.K. Türkçe Sözlük,6.Baskı, Ankara 1981.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?