18 Temmuz 2017 Salı

Yükseköğretim Ah Yükseköğretim



Yükseköğretim Ah Yükseköğretim

Veysi ERKEN

            Bu ülkenin ve ümmetin sevdalılarına bir tavsiyem, nasihatim ve vasiyetimdir. 15 Temmuz 2016 tarihindeki Siyonist haçlı zihniyetinin mensubu olan dış odakların kuklası, piyonu ve uşağı olan tapınakçı, mason haşhaşilerinin ihanet teşebbüsünü, bombalarını, tanklarını ve hak için şahitlik eden şehitleri unutmayınız, unutturmayınız. Unutan hak katında mesuldür.
            Tabii ki, bu meşum ve lanetli teşebbüsten bahsetmek isterim. Bu kolaydır. Ama hepimizi ilgilendiren hayat ve bu hayatın olay ve olguları vardır.
            İşte yükseköğretime geçiş konusu.
            Yılların yarası. Hatta rahatlıkla denilebilir ki, bu yara ve konu asırların yarası.
            İktidar sahipleri bu yükseköğretim konusunu hak ve özgürlükler bağlamında çözüme kavuşturacaklarına sürekli “yasak” ve “tahdit”lerle (sınırlamalarla) çözme yollarına başvurmaya çalışmaktalar.
            Bunun tek sebebi vardır. Yönetim gücünü elinde bulunduranların “zihin”, “gönül” ve “çözüm yöntemleri”nin işgal edilmiş olmasındandır.
            İktidar sahipleri (seçilen-atanan) işgal edilmiş zihinlere sahip oldukları müddetçe “ekonomik faktörleri”, “ülkenin kıt imkânları” ve mesleki ihtiyaçları” ileri sürmeye devam edeceklerdir.
            Esasında iktidar sahiplerinin bir tek görevi vardır.
            Öğrenim “hak ve Özgürlüğü”nün önündeki engelleri kaldırmaktır. Zira inancımız gereği “bilen” “bilmeyen”den üstün kabul edilmiştir.
            Bilgi edinme ve beceri geliştirme anlayışı ve felsefesi bu umdeye dayalı olursa yönetimin asli vazifesi ortaya çıkar ve her türlü engeli ve sınırlamayı ortadan kaldırmaya çalışır.
            Öğrenme ve öğretme sürecine hep bu anlayışla yaklaştım.
            Bilgi edinme ve beceri kazanma hak ve özgürlüğünün sınırsızlığına inandım ve savundum.
            Zira cenabı Allah “hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?” düsturunu biz insanlara vazetmiştir.
            Bilmeyenlerin zikir ehlinden (bilenler)den sormasını emretmiştir.
            Bu sebeptendir ki, yönetim bilgi edinme ve beceri geliştirme hak ve özgürlüğünün önündeki bütün engelleri ve sınırlamaları kaldırmakla mükelleftir.
            Bilmek isteye her bölüme, branşa ve mesleki yeterliliğe yönelebilmeli, tercih edebilmeli ve hakkından vazgeçebilmelidir.
            Dileyen her birey istediği alan/alanları seçebilmelidir.
            Bu bağlamda YGS ve YLS gibi sıralama sınavlarından behemehâl vazgeçilmeli, yüksek öğretim imkân ve fırsatlarından birey dilediği zamanda ve dilediği kadar faydalanabilmelidir.
            Bir benzetme yapacak olursak.
            Yükseköğretim süpermarket hatta hiper market gibi olmalı ve birey raflardaki bilgi ve becerilerden istediğini elde edebilmelidir.
            Bilgi edinme ve beceri geliştirme asla bir alanla sınırlandırılmamalıdır.
            Birey kabiliyet, zekâ ve imkân durumuna göre sınırsızca bilgi edinme ve becerisini geliştirme imkânlarından istifade edebilmelidir.
            Birey edindiği bilgi ve becerileri belgelendirebilmeli (bugün diploma denilmekte) ve bunları dilediği zamanda kullanabilmelidir. Yani bilgi ve beceriler mesleklere bu şekilde dönüşmelidir.
            Buna ilave olarak, süre sınırlaması olmamalıdır. Birey dilediği zamanda yükseköğretim imkân ve fırsatlarından faydalanabilmeli, ara verebilmeli ve kaldığı yerden devam edebilmelidir.
            Ah Yükseköğretim dememeliğiz.
            Bireylerimizi yarış atları durumuna sokmamalıyız.
            Bilinmelidir ki, mevcut durum ve yöntemler zulümdür.
            Yönetimin (seçilmiş ve atanmış) görevi bu zulmü pekiştirmek değil, ortadan kaldırmaktır.
            Buna gayret etmeyen her yönetici hem bu dünyada hem de ukbada cenabı Allah katında sorumlu olacak ve hesabını ödeyecektir.
            Hâsılı kelam yönetimdekilere sesleniyorum.
            Zalim olmayınız ve zulmü ortadan kaldırınız. Şayet bugünkü zulüm geçmişte olsaydı Piri Reisler, İbni Haldunlar, Biruniler, İbni Sinalar,  Farabiler, Cezeriler, Aynştanylar yetişemezdi.
            Dünyaya nizam vermek isteyenler bilgi edinmenin ve beceri geliştirmenin önünü mutlak olarak engellerden ve sınırlamalardan arındırmakla mükelleftirler.
            Hemen şimdi.
            Yükseköğretimin önünde bekleyenlere bu fırsatı verelim. Tercihleri sınırsız hale getirelim.
            İktidar sahipleri neyi bekliyorsunuz?
            Selam ve Sabırla…

           

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?