24 Temmuz 2010 Cumartesi

35. Madde

35. Madde

Veysi ERKEN

Referandum günü gelmeden Kemal Kılıçdaroğlu’ndan TSK İç Hizmet Kanunu’nun 35. Maddesi ile ilgili bir talep geldi. İstek emir kipi ile ifade edilmiş vaziyette.

Darbeye karşıysanız 35. Maddeyi değiştirin.

İstek güzel de bizlerin hafızası daha kaybolmamış.

CHP hep başkalarını tuzağa düşürmeye çalışır.

Hatırlarsanız Baykal Anayasa’nın geçici 15. Maddesi tasarıya eklenmesi halinde değişikliğe olumlu bakacaklarını ifade etmişti. Vakta ki, tasarıya 15. Madde ilave edildi CHP hemen vazgeçti.

Bu tutum Kılıçdaroğlu’nda da görülmekte. Başörtüsü, Dersim, Herkese iş, Yolsuzluklar burada zikredilebilir vazgeçilmiş tekliflerdir.

Sabah söylediğinden kuşluk vaktinde vazgeçenden samimiyet beklenmez.

CHP’liler ve başka Kılçdaroğlu samimi ise teklifi hazırlasın ve hemen meclis başkanlığına sunsun. BBP’liler olarak hemen destekleyeceğimizi ve mevcut iktidar destek vermez ise onlara karşı tavır sergileyeceğimizi ilan ediyoruz.

Buyurunuz teklifinizi görelim.

İşte mevcut madde: “Madde 35 - Silahlı Kuvvetlerin vazifesi; Türkiye yurdunu dış düşmanlara karşı korumaktır. Anayasa ile tayin edilmiş olan Türkiye Cumhuriyetini kollamak ve korumaktır.”

Blöf yapmayan Kılıçdaroğlu.

Samimi olun. Sahici olun.

Halka rağmen anlayışını terk edin.

Soru sormayı bırakın.

Meclis tatile girmesin

Hemen bugün teklifinizi meclise sunun.

Kim samimi kim darbeci olduğu görülsün.

Topu taca atmayın.

Halk artık sizin dolmalarınızı yutmuyor.

Selam ve Sabırla………………………..

18 Temmuz 2010 Pazar

Referandum ve BBP

Referandum ve BBP

Veysi ERKEN

12 Eylül günü Anayasa değişikliği için sandık başına gidilecek.

Türkiye’nin başına musallat olmuş oligarşik çetenin bütün imkanlarıyla halkın iradesini engelleme çabasını sürdürdüğü görülmekte.

Özellikle çetenin üç atlısı konumunda olan partiler ve şürekası devreye sokulmuş durumda.

Ama her şeye rağmen çetenin süvarilerinin gardı düşmüştür.

Üçü de doğrudan halkın iradesine karşı çıkmaktan çekinir hale gelmişler.

Biri Anayasa değişikliğinin partilerin ortak çalışması ile yapılması gerektiğinden dem vurmaya başlamış.

Öteki tam özgürlükçü Anayasa vaat etmeye başlamış.

Beriki utanma belasına boykotu cılız bir sesle sürdürme peşinde.

Anlayacağınız hepsi erken yorulmuş ve pes etme noktasına düşmüştür.

Burada BBP’lilere düşen görev çok önemli.

Oligarşik çetenin oyununu bozmak ve bütün kesimleri kısa bir anayasaya zorlamak.

“Evet ama yetmez” kampanyasının sesi olmalı BBP’liler.

BBP’liler bütün kesimlerin sesi olmalı kısaca.

Türkmen-Kürt, Alevi- Sünni, Çerkez-Abaza, Arnavut-Boşnak, Zengin-Fakir, Örtülü-örtüsüz fark etmez. Herkes ve her kesim BBP’de aidiyet bulmalı.

Oyun ancak bu şekilde bozulur.

Bu referandum halkın damgasını taşımalı.

Partiler üstü olalı ve çok büyük bir kabulle gerçekleşmeli ki, kanımızı emen oligarşik yönetim çetesinin surunda gedik açılsın.

Hava iyi şimdilik boykotçuların ağırlıklı zannedilen bölgelerde bile “EVET”lerartışta.

BBP’liler oligarşik yönetimin sonlandırılmasına öncülük etmeli. Tıpkı 1992’de taahhut ettikleri gibi.

Bilinmelidir ki, BBP’liler 1992 tarihinde yayınladıkları “Milli Mutabakat Çağrısı” ve akabindeki “Sivil İnisiyatif Programı” ile oligarşik çete düzenine meydan okumuşlardı.

“Yetmez ama Evet” ile taahhutleri bir nebze tahakkuk edecek.

Haydi Türkiye’nin birliği için “evet”leri çoğaltmaya.

Gün birlik günüdür.

Gün cuntacılar ve çetecilerle hesaplaşma günüdür.

Gün Büyük Birlik günüdür.

Selam ve Sabırla

5 Temmuz 2010 Pazartesi

Kemal Kılıçdaroğlu Fatiha’yı Bilmiyor mu?

Kemal Kılıçdaroğlu Fatiha’yı Bilmiyor mu?

Veysi ERKEN

CHP’nin bir parti değil Türkiye’nin hayrına olmayan bir zihniyet olduğuna inanmışımdır. Bu inancım yeni değil. Ta çocukluk dönemime kadar uzanır.

Derin bir operasyonla CHP’nin başına oturtulan Kemal Kılıçdaroğlu belki operasyon sonucunda bu zihniyeti oy kaygısıyla biraz “halk”a yaklaştırabileceğini bekledim.

Heyhat. Boşuna beklemişim.

Kılıçdaroğlunun söylediği her şey bir gafa veya çark’a dönüşüyor.

Kağıthane’yi Kağıttepe, Gediktepe’yi Gedikpaşa yaptıktan sonra öğrencilerin okula örtü ile girebileceğini söylemesinin üzerinden bir gün bile geçmeden “çark” ederek kendini yalanladı ve zihniyetinin despotluğunu tescilledi.

Esasen bunda yadırganacak bir şey yok.

Dedim ya! CHP bir zihniyettin ve halkla hiçbir ilgisi yoktur. Zihin kodları “halka rağmen halk için” kurgulanmış bir zihniyet.

Kılıçdaroğlunun tutumundan ve yaşayışından da bu anlaşılıyor.

Haberlere dikkat ediniz.

Madencilerin ruhlarına Fatiha’yı başkasına okutturuyor. Bu yetmezmiş gibi şehitler için de aynı şeyi yaptırıyor.

Buradan çıkan şu olsa gerek.

Kılıçdaroğlu Fatiha’yı bilmiyor. Halkın değerlerinden ve yaşayışından habersiz. Biz direk söylemiyoruz. Kendi üslubuna göre gidiyor ve soruyoruz?

Kılıçdaroğlu Fatiha’yı bilmiyor mu?

Bunu niçin soruyoruz. Çünkü hiçbir tavrı ve tutumu “halk”a benzemiyor.

Zaten büyükleri olan İnönü için de benzer şeyler söylenirdi. İnönü halkı düşman görürmüş ve bununla ilgili vecizeleri bulunurmuş.

Demek ki halktan kopukluk bir miras işi.

Halk bu zihniyeti iyi biliyor.

Dersimde anaları ağlatan, evlatları yetim bırakan zihniyet bugün de kanın ve göz yaşın devamından yana olduğunu gösteriyor.

Halk kendinden olmayan ve bir Fatiha’yı bile bilmeyen zihniyeti deşifre ediyor.

Parlatmalar ve cilalamalar nafile.

Sırlar dökülecek ve halk kazanacak.

Selam ve Sabırla………….