Eylemin
Kaynağı Farklı Olunca
Veysi ERKEN
Her
insanın tutum, tavır, anlayış, davranış ve kavrayışının temelinde benimsediği,
kabul ettiği ve yaşamaya çalıştığı ilkeler vardır.
Bir
Müslüman’ın tutum, tavır, anlayış, davranış ve kavrayışının temelinde Kur’an ve
Sünnetten neşet eden ilkeler vardır. Yoksa farklılaşma başlar.
Meşhur sözdür. “İnandığın gibi
yaşamazsan yaşadığın gibi inanmaya başlarsın”
Üzülerek ifade ediyorum ki, ülkemizde yerleşik hale
gelen “yaşadığın
gibi inanma” dır.
Son olayları bu şekilde okumak mümkündür.
İktidar sahiplerinde görünen çürümenin ana sebebi “yaşadıkları gibi
inanmaya başlamaları”dır.
Teşriilerinden zaten bu anlaşılıyor.
Tabii ki,
kendilerini gerçek muktedir zannedenlerin de durumu aynıdır. Onların da
eylemlerine baktığımızda eylemlerinin kaynağında Kur’an ve Sünneti bulamıyoruz.
Cemadatlaşmaları bu yüzdendir.
Efendilerinin emrine amade olmuş cemadat hareketi
yaşadığı gibi inanmayı marifet bildiğinden yaptıkları her haksızlığı,
yolsuzluğu ve hırsızlığı tevile
gitmeye başladı.
Sonuç ortada, Cemadat hareketi çırpındıkça batmaya
başladı. Battıkça –insanları kandırmak için- dini argüman kullanmaya başladı.
Müttefik bulamayınca la İslami dostlarına yöneldi.
Umarım ki, kendini İslam dairesi içinde gören her
fert Kur’an ve Sünnetten neşet eden ilkelerle kendini, mensubu olduğu grubu
tahlil eder ve adaleti kaim eder.
Lafı uzatmaya gerek yok.
Adil olmamızı emreden Cenabı Allah’ın emirlerini
yaşamak ve bu vesile ile kurtuluşa ermek ümidiyle ADALETİ emreden ayetlerle
kaim olunuz aziz okurla.
“Ey iman edenler, kendiniz, anne-babanız ve
yakınlarınız aleyhine bile olsa, Allah için şahitler olarak adaleti ayakta
tutun. (Onlar) ister zengin olsun, ister fakir olsun; çünkü Allah onlara daha
yakındır. Öyleyse adaletten dönüp heva (tutkuları)nıza uymayın. Eğer dilinizi
eğip büker (sözü geveler) ya da yüz çevirirseniz, Şüphesiz Allah,
yaptıklarınızdan haberi olandır. (Nisa Suresi, 135)
"Yarattıklarımızdan, hakka yöneltip-ileten ve
onunla adaleti kılan (uygulayan) bir ümmet vardır." (Araf Suresi, 181)
"... Aralarında hükmedersen adaletle hükmet.
Allah, adaletle hüküm yürütenleri sever." (Maide Suresi, 42)
"Ey iman edenler, adil şahidler olarak, Allah
için, hakkı ayakta tutun. Bir topluluğa olan kininiz, sizi adaletten
alıkoymasın. Adalet yapın. O, takvaya daha yakındır. Allah'tan korkup-sakının.
Şüphesiz Allah, yapmakta olduklarınızdan haberi olandır." (Maide Suresi, 8)
"Her ümmetin bir resulü vardır. Onlara
resulleri geldiği zaman, aralarında adaletle hüküm verilir ve onlar zulme
uğratılmazlar." (Yunus Suresi, 47)
"Andolsun, Biz elçilerimizi apaçık belgelerle
gönderdik ve insanlar adaleti ayakta tutsunlar diye, onlarla birlikte kitabı ve
mizanı indirdik." (Hadid Suresi, 25)
De ki: "Rabbim adaletle davranmayı emretti… (Araf Suresi, 29)
O halde, sen bundan dolayı davet et ve emrolunduğun
gibi doğru bir istikamet tuttur. Onların heva (istek ve tutku)larına uyma. Ve
de ki: "Allah'ın indirdiği her kitaba inandım. Aranızda adaletli
davranmakla emrolundum. Allah, bizim de Rabbimiz, sizin de Rabbinizdir. Bizim
amellerimiz bizim, sizin amelleriniz sizindir. Bizimle aranızda 'deliller
getirerek tartışma (ya, huccete gerek)' yoktur. Allah bizi biraraya
getirip-toplayacaktır. Dönüş O'nadır." (Şura Suresi, 15)
"Yarattıklarımızdan, hakka yöneltip-ileten ve
onunla adaleti kılan (uygulayan) bir ümmet vardır." (Araf Suresi, 181)
Şüphesiz, iman edenler(le) Yahudiler, Hıristiyanlar
ve sabiiler(den kim) Allah'a ve ahiret gününe iman eder ve salih amellerde
bulunursa, artık onların Allah Katında ecirleri vardır. Onlara korku yoktur ve
onlar mahzun olmayacaklardır. (Bakara Suresi, 62)
"Rabbinin yoluna hikmetle ve güzel öğütle çağır
ve onlarla en güzel bir biçimde mücadele et…" (Nahl Suresi, 125)
Allah, sizinle din konusunda savaşmayan, sizi
yurtlarınızdan sürüp-çıkarmayanlara iyilik yapmanızdan ve onlara adaletli
davranmanızdan sizi sakındırmaz. Çünkü Allah, adalet yapanları sever. Allah,
ancak din konusunda sizinle savaşanları, sizi yurtlarınızdan sürüp-çıkaranları
ve sürülüp-çıkarılmanız için arka çıkanları dost edinmenizden sakındırır. Kim
onları dost edinirse, artık onlar zalimlerin ta kendileridir. (Mümtehine Suresi,
8-9)
Allah'ın ayetlerini inkâr edenler, peygamberleri
haksız yere öldürenler ve insanlardan adaleti emredenleri öldürenler; işte
onlara acıklı bir azabı müjdele. (Al-i İmran Suresi, 21)”
Selam ve Sabırla…