İmtiyazlara Hayır
Veysi ERKEN
Hak ve adaletten yana tavrı olanlar ilkeli olur. Hak olanı herkes
için görür. Reddedilmesi gerekeni de herkes için reddeder.
Kendimi bildim bileli
imtiyazlara karşı oldum. Bunu yazılarımla da ortaya koydum. CHP Adana vekilinin 2 milyona yaklaşan iletişim faturası dolayısıyla
bazıları imtiyaz konusunda ahkâm kesiyor.
İmtiyaz çokmuş.
Sorun CHP’li vekilin başkanlık divanı üyesi sıfatı ile millete ödettiği
fatura değil, İMTİYAZ sorunudur.
İMTİYAZ ve AYRICALIK tamamen kaldırılmadıkça sorun devam edecektir.
Bilindiği üzere kamu adına iş
görenlerin giderleri kamudan karşılanmaktadır. Yani vergi adı altında toplanan
gelirlerden karşılanmaktadır.
Kamudan elde edilen gelirler
kamunun menfaatine harcanması gerekirken seçilmiş veya atanmışların kendilerine
özel ayrıcalık ve imtiyaz tahsis etmesi “adalet” ilkesinin yok edilmesidir.
Bu bağlamda bütün İMTİYAZLAR ortadan kaldırılmalıdır diyorum. Hiçbir vekilin veya bürokratın
imtiyazı olmamalıdır.
Bu şekilde düşünmeyen samimi
değildir.
Bütün vatandaşların aynı hak ve
özgürlüklere sahip olması adalet ilkesi gereğidir. Meramımı ifade etmek için yıllar önce
yayınladığım “adalet ve imtiyaz” başlıklı
yazımı olduğu gibi sizlerle paylaşıyorum.
“Sahnelenmekte olan “kapatma” ve “çete” oyununun
ana fikrini kavramak için “satır araları”nı okumak gerekir diye düşünüyorum.
Bu oyunlarda dikkatimi çeken
birkaç ifade söz konusu olmuştur Başbakan topluma seslenirken “bizden imtiyaz beklemesinler, adalet talep etsinler” diyor. Fehmi koru imtiyaz peşinde koşanların Tayyip Erdoğan’a
mektuplar yazdıklarından dem vurmakta. Engin Ardıç başbakana “ver kurtul” tarzında
nasihatte bulunmakta.
Toplumu bir nebze de olsa
rahatlatacağı umulan Anayasa değişikliğinin rafa kaldırılmasının nedeni “imtiyaz” talepleri
mi?
Gerçekten bir imtiyaz talebi
varsa kimlerden geliyor. İmtiyaz talebinde bulunanların fikren, zihnen, aklen,
hissen ve inanç olarak kökleri yabancı mı?
Yaklaşık on yılda bir ülkemizin
dengesini bozan imtiyaz peşinde olan bu gruplar mı?
Kimlerden oluşuyor bu gruplar.
Yoksa Oktay Ekşi’nin “BİZ bir "imtiyazlılar
ülkesiyiz" ya... Milletvekili imtiyazlıdır; vali imtiyazlıdır; gazeteci
imtiyazlıdır; yargıç imtiyazlıdır; savcı imtiyazlıdır; polis imtiyazlıdır;
asker imtiyazlıdır... Kısaca, sokaktaki insanımız yahut tarlasındaki köylümüz
hariç bu ülkede herkes imtiyazlıdır.
İmtiyazlı insan bu kadar
çok olduğu için de bir türlü "demokrasimizi" istediğimiz
demokrasi, "hukuk devletini" de özlediğimiz hukuk devleti
noktasına getiremiyoruz. Çünkü o zaman gücü gücü yetene kuralı devreye giriyor.
Bedelini de geri kalmışlıktan kurtulamayarak hepimiz ödüyoruz. Hürriyet, 16.11.2007” tespiti yerinde mi?
Lafı uzatmaya gerek
yok?
Danıştay baskını ile
başlayan ve kapatma davası ile sürdürülen darbe süreci yerli olmayan “imtiyaz”lıların bir tezgâhıdır.
Bilişim
teknolojilerinin gelişmesi imtiyazlarının devamından başka ülkeyle akrabalığı
olmayan bu grubun senaryosu gün ışığına çıkmıştır.
Artık uyanma
zamanıdır.
Adalet herkes için
gereklidir.
Unutulmamalıdır ki, adalet
kanunla değil hukukla sağlanabilir.
Başbakana
sesleniyorum.
İmtiyaz için size
mektup yazanları, tehditler savunanları, Anayasa değişikliğini rafa
kaldırtanları açıklayınız.
Oktay Ekşi’nin
ifadesiyle sokakta veya tarlada olmaktan başka bir imtiyazı olmayan bizler “adalet” istiyoruz.
Neo-con ergenekon’a
sağlanan imtiyazların ve dokunulmazlıkların bitirilmesini talep ediyoruz.
Dokunulmazlık ve
imtiyaz derken her türlüsünü kast ediyoruz. Hiçbir kişi, vekil, kurum, kuruluş
ve yapı “la
yüs’el” olmamalı
ve herkes yaptıklarından sorgulanabilmelidir.
Unutulmamalıdır ki,
imtiyazlılara dokunmaktan korkanlara imtiyazlılar dokunur.
Toplum imtiyazlılara
dokunamayan yönetimleri affetmez. Onları günahlarıyla birlikte tarihin
derinliklerine gömer.
Selam ve Sabırla… 30.03.2008”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?