Müfredat Programları Değişikliği Teklifi
Veysi ERKEN
Müfredat Programında değişikliğe
gidilecekmiş. Ön görülen değişiklikler açıklanmış ve tartışılsın diye
bakanlığın ifadesiyle askıya çıkarılmıştır.
Tabii ki, yerli ve milli bir zihne
sahip olmayanlar hemen devreye girmiş ve insanımızın kafasını karıştırmaya
başlamışlardır.
Esasında bu konu hakkında yazmayı
hiç düşünmüyordum.
Bir yerde mecbur kaldım.
Özellikle öğretmen dediğimiz
insanların sorularıyla muhatap olunca yazma ihtiyacı hissettim.
Öncelikle şu soruları yönelttim
öğretmenlere ve “aydın” denilen cühelaya.
Müfredat nedir?
Program nedir?
Maalesef bu iki kelimeyi bile
bilmeyenler muhtevayı (içerik) tartışmaya çalışıyorlar.
Ne diyeyim.
Cahil cesareti derler ya.
Öğretmenlerimiz de bu durumda.
Maalesef sadece öğretmenlerimiz
değil “aydın, yazar, sanatçı, bilim
adamı vs.” denilenlerin de farkı yoktur.
Denilebilir ki, bahsi geçenlerin
tamamı, yerli ve milli olmayan medyanın içindeki “medya şeytanları” tarafından yönlendiriliyor. Bunların etkisinde
kalanlar kavramları bilmeden konuşuyor, karşı çıkıyor.
Eh ne diyelim.
Bari biz bu iki kelimeye açıklık
getirelim.
Acaba müfredat ve program nedir?
Neleri ihtiva ediyor?
Müfredat: “1. Basit, bileşik olmayan
şeyler 2. Toptan bilinen şeylerin ayrıntıları 3. İşlenilecek ve öğretilecek
konuların listesi” anlamlarına gelmektedir. Program ise “dersin sıra ve
düzenini belirleyen basılı kâğıt”ı ifade etmektedir.
Müfredat programlarındaki ön görülen
değişiklikleri tartışanlar art niyetli olmasalar ilk önce şu soruyu sormaları
gerekirdi diye düşünüyorum.
Müfredat hangi “maarif”i kapsamalıdır.
Bilindiği üzere “maarif” en kısa ifadesiyle bilgi ve kültür anlamlarına
gelmektedir.
Dolayısıyla müfredat programları
değişen şartlara (bilgi, beceri, kültür) uyum sağlaması gerekir. Kısaca pratiği
olmayan bilgi, beceri, hüner ve maharetlerde ısrar etmek ülkeye fayda sağlamaz.
Durumu bir misalle izah edecek olursak otomotiv sanayinin geliştiği, yazılım
teknolojisinin hayatı kuşattığı bir dönemde okullarda semercilik bilgisinin
öğretilmesi anlamsızdır.
Dolayısıyla müfredat programı bu
yönü (bilgi) ile dinamik olmak mecburiyetindedir. Belki biraz mübalağalı olacak
ama -benim gibi düşünenlere göre- müfredatın bu yönü günlük değişmelidir.
Bilindiği üzere “derisini değiştirmeyen yılan ölür” anlayışı talim ve terbiye için
de geçerlidir. Okullar geleceği kurgulayan bilgileri müfredat programlarına dâhil
etmezlerse ölürler.
Gelelim müfredatın kültür boyutuna,
kültür bilgi ve becerinin yerinde kullanılmasını ve inanç ilkelerinin bireylere
kavratılarak yaşanılmasını sağlamayı ifade eder.
Bilgi ile bir aleti, aracı veya
dinamiti geliştirirsiniz, kültürle o aleti, aracı veya dinamiti yerinde ve
zamanında kullanılmasını öğretirsiniz. Tabii ki, bunu ancak değerlerle inşa
edersiniz. Mesela bizim inancımıza göre bir nefsi haksızca katletmek bütün
insanlığı katletmek gibidir. Dolayısıyla müfredat gereği geliştirilmesini
sağladığınız alet, araç ve dinamitin insanı yok etmede kullanılamayacağını
inancınıza dayalı kültürle öğretirsiniz.
Bu izahtan sonra gönül ister ki,
askıya çıkarılan müfredat programları bu mantık ve zaviyeden tartışılsın.
Aksi takdirde “havanda su dövülmüş” olur.
Yıllardır adında “milli” olan bakanlığın -“medya Şeytanları”nın etkisinde kalarak-
yaptığı budur.
Bakanlık medya şeytanlarının ve
tağşiş edilmiş zihinlerin ifsadına aldırmadan “maarif”in gereğini yapmalı ve müfredat programlarıyla âleme nizam
verecek nesillerin yetişmesine öncülük etmelidir.
Selam ve Sabırla…
NOT: Taslak müfredat
programı tartışmak isteyenlere tavsiye linke bağlanınız ve görüşlerinizi
belirtiniz. İlgi-bilgi-katkı için: http://mufredat.meb.gov.tr/
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?