Son Günlerine Kadar Cehdi ve Gayreti Terk Etmeyen Lütfü Özcan
Veysi ERKEN
Lütfü Özcan.
Bu yazıyı okuyanları tamamı belki bu ismi duymamıştır.
Ankara Çıkrıkçılar yokuşunda bir esnaf.
İlk tanışıklığımız Mamak zindanlarını Yusufiye’ye çevirenlere acaba bir yardımımız dokunur mu vesilesiyle tanıştık.
Tabii ki, araya uzun bir fasıla girdi.
Görüşmelerimiz kesintiye uğradı.
Yaklaşık beş altı sene önce bir gün Ramazan Meyveci isminde bir dostum telefon etti ve ağabey Lütfü Özcan beyinin dükkânında oturuyorum.
Sohbet ederken yaptırdığı bir çeşmenin yeri konusunda sıkıntı yaşıyor acaba bu sıkıntının giderilmesine bir katkın olabilir mi diye ricada bulundu?
Dostum Ramazan Meyveci beyefendiye inşallah görüşür, tanışır ve bir faydam dokunur dedim.
Bunun üzerine telefonu Lütfü Bey’e verdi.
Kendisinin bir çeşme yaptırdığını ancak yeri konusunda Belediye ve Vakıflar Bölge müdürlüğü arasındaki ihtilaf yüzünden sıkıntı yaşadığını ve çözümün Anıtlar kurulu marifetiyle olabileceğini ifade etti.
Birkaç gün sonra Lütfü Özcan Bey’in dükkânına uğradım ve böylece yeniden tanış olma mukadder oldu.
Lütfü Bey.
Meğerse Hamamönü’nde bulunan Sarı Kadı Camii ve müştemilatının yeniden ihyası için büyük gayretler ve paralar harcamış ve bunun mütemmim cüzü olan çeşmenin yeri konusunda sıkıntıya düşmüş.
Esasında cami müştemilatında faaliyet gösteren vakıf bu konu ile ilgilenmesi gerekirken maalesef ilgisiz kalmış. Anıtlar Kurulu üyesi Mehmet Akif Işık bey epey yardımcı olmaya çalıştı ve iki ayrı yere çeşme yapılmasının kararının alınmasına katkı sağladı.
Lütfü Bey benden yaşça büyük olduğundan hep ağabey diye hitap etmişimdir.
Bu hitabı hak eden bir insandı.
Tanışıklığımız müddetince hep gayretli, Allah’ın rızasını kazanmaktan başka bir derdi olmadığını müşahede ettim.
Gençliğinde olan yardım duygusu ömrünün sonuna kadar devam etti. Ahir ömründe Ankara’ya eser, özellikle “çeşme” ve “aşevi” kazandırmayı dert edinmişti.
Hacıbayram camii çarşısı diye isimlendirilen yerdeki çeşmeyi o yaptırdı. Yine Gül baba yakınında bir çeşmenin yapımı devam ediyordu, bitti mi bilmiyorum.
Açılışına beraber gideriz inşallah demişti en son görüşmemizde.
Nisan ayında biter ümidindeydi.
Kısmet olmadı.
En son Lütfü ağabeyi yıllar önce dersine girdiğim kıymetli dost ve öğrencim Av. İsmail Aydos ve arkadaşları Orhan Gültekin, Tuncay Karagülle ve Mustafa Uçar ile beraber Şubat ayının ilk günlerinde ziyaret ettik. Hasta haliyle bizi kabul etti ve çok mesut olduğunu ifade ederek onlarca defa dua etti. Yanında kızı vardı ve bize ayran ikram etti.
İsmail Lütfü ağabeyin saç ve sakalını tıraş etti. İsmail’in beş parmağında meğerse onlarca marifet varmış.
Hukuk dışında pek çok sanat ve zanaat işlerinde başarılı.
Böyle bir öğrencim olduğundan mutlu oldum doğrusu.
Lütfü ağabeyi en son görüşüm işte bu ziyaret vesilesiyle oldu.
Hasta ve mecalsiz haliyle yine aynı gayret ve heyecana sahipti.
Telefonla birkaç defa daha görüştüm ama konuşmaya bile mecali kalmamıştı.
Ama.
Ama.
Ama cehd ve gayretinden hiç bir şey kaybetmedi son demlerine kadar. Son görüşmemizde de çeşmelerden ve aşevi projelerinden bahsetti.
Aynı his ve heyecanla Allah yolunda cehd ve gayrete sahip olmaya devam etti. Bilhassa garip gurebaya mehlem olmaya gayret sarf etti, infak ve hasenatta bulundu. Ben şahsen buna şahit oldum.
Rabbulalemin şahadetimizi kabul etsin.
12 Nisan 2022 tarihinde vade doldu.
Emr-i Hakk vaki oldu. Çıkrıkçılar öksüz kaldı.
Ruhu, emaneti sahibine, Rabbulalemine tevdi olundu. Bedeni Cebeci asri mezarlığında mekânına kavuştu.
Yunus’un tabiriyle bir garip öldü diyeler.
Dualarımız Lütfü Özcan ağabey için. Fatihalarınızı ve Yasinlerinizi esirgemeyin dostlar.
Rabbulalemin son nefesine kadar cehd ve gayretini esirgemeyen Lütfü Özcan ağabeyime rahmet ve merhametiyle muamele etsin.
Mekânı cennet-i âlâ’da Hz. Muhammed Mustafa’nın (s.a.v.) ravza-ı mutahharası olsun.
Bizleri de cennetinde beraber haşretsin inşallah.
Selam ve sabırla… 17.04.2022
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?