24 Nisan 2010 Cumartesi

Mağdur Ülkücüler Ahmet Türk’ü Ziyaret Ederken

Mağdur Ülkücüler Ahmet Türk’ü Ziyaret Ederken MHP’liler Kamer Genç’i Sahiplendi
Veysi ERKEN

Başlık biraz uzun oldu.

Alt alta iki haberin başlığını okurken içimde fırtınalar koptu.

Malum Anayasa’da uzak tefek olumlu yönde değişiklikler yapılmaya çalışıldığı bir dönemdeyiz ve mevcut Anayasa’yı dayatanların uygulamalarından azami derecede mağdur olmuş bir nesiliz.

Arkadaşlarımızın bir kısmı darağacında şehit edilirken bir kısmı da hala dönemin mağduriyetlerinin izini taşımaktadır.

Bir tarafta Eylül fırtınasının mağdurları öbür tarafta onun meclisinin üyeleri.

Bir kısmınız hatırlamayabilir.

Kamer Genç, 12 Eylül darbesinin akabinde oluşturulan Danışma Meclisinin üyeliğini yapmış biridir.

Kamer Genç’in sadece bu yönünü hatırlatmakla yetinelim.

Gelelim mağdurlara.

Musa Serdar Çelebi Cunta mağduru olmuş bir ülkücü.

Ahmet Türk’te Diyarbakır cezaevinde işkenceye maruz kalmış bir mağdur.

Mağdurlar bir tarafta.

Edebiyat yapanlar bir tarafta.

MHP’li vekil Kamer Genç’i korumak için boğaza sarılıyor, sıkmaya çalışıyor.

Peki, ne için?

Darbe anayasasını muhafaza ve müdafaa sadedinde.

İlahi tecelli.

Sefa sürenlerin niyetini ortaya çıkaran tablo.

Rabbim her şeye kadirdir.

Bu tablo unutulmamalı ve unutturulmamalı.

Bir tarafta şiddete karşı mağdurlar, öbür tarafta şiddetin ve mağduriyetlerin kaynağı bir kaynak.

Büyük Birlik peşinde olan herkes bu tabloyu görmek durumundadır.

İnsanımızın kandırılmaya ve yanlış yönlendirilmeye tahammülü yoktur.

Şiddetsiz, kansız, komplosuz günlerin özlemini taşıyan herkes bu tabloyu görmek ve anlatmakla vazifelidir.

İttihatçı zihniyetin kölesi olanları uyarmak için bu haberleri anlamak ve anlatmak vicdani bir sorumluluğun gereğidir.

Selam ve Sabırla………

22 Nisan 2010 Perşembe

Muhsin Yazıcıoğlu Gönülden Bağlılar Platformu

Muhsin Yazıcıoğlu Gönülden Bağlılar Platformu

www.mygbp.org e-posta: iletisim@mygbp.org

Veysi ERKEN

Bir yılı aşkın süre geçti şahadeti üzerinden.

Muhsin Başkan Unutulmadı.

Unutturmak isteyenler oldu amaçlarına ulaşamadılar ve ulaşamayacaklar Allah’ın izniyle.

Dostları, arkadaşları ve gönüldaşları onun düşüncelerini yaşatacaklardır. Zaten o Hz. Peygamberi “usve” edinmiş biriydi. Hz. Peygamberin yolundaydı.

Gönülden bağlıları da onu bu yönü ile yaşatacaklardır.

Gerçekte o zaten yaşıyor. Rabbim öyle buyuruyor. Şehitler Allah katındadır onlar ölü değildir.

Muhsin Başkanın gönüldaşı Nihat EREN beyefendinin öncülüğü ve sözcülüğünde bir platform oluşturulmuş.

Sevindirici bir çalışma.

Platformun ilk icraatı internet üzerinde bir site oluşturma ve akabinde bir kitap yayınlama oldu. Merhum Muhsin başkanın kıymetli eşi Gülefer Yazıcıoğlu hanımefendinin giriş yazısını ihtiva eden “Bir Kar Tanesi Olsam Muhsin Yazıcıoğlu” isimli kitap ülkenin dört yanına ulaştırıldı.

Yakından takip etmeğe çalıştığım platformun faaliyetleri güzel ama yeni faaliyet alanlarına yönelmesi beklenir.

Tabii ki, bu güç, bilgi, fikir, heyecan, güven ve inançla olacak işlerdir.

Bu bağlamda platform merkezini güçlendirmesi ve 81 vilayette temsilci bulması gerekir diye düşünüyorum.

Merkezin güçlendirilmesinden sonra yapılabilecek faaliyetler şu şekilde sıralanabilir.

Muhsin Yazıcıoğlu Fikir ve Düşüncesini Araştırma Enstitüsünün kurulması,

Televizyonlarda açık oturumların yapılması,

Belgesellerin yaptırılması,

Muhsin Yazıcıoğlu Üniversitesi Kurma Kampanyasının başlatılması,

Muhsin Yazıcıoğlunun hayatının romanlaştırılması ile ilgili çalışmaların başlatılması,

Muhsin Yazıcıoğlu ve arkadaşlarının mücadelesinin tiyatro eserlerine ve filmlere konu edinilmesi,

Panel, Sempozyum gibi faaliyetlerin düzenlenmesi,

Şehadet sürecinin unutturulmaması ve açığa çıkarılması,

Muhsin Yazıcıoğlunun Milli Mutabakat Çağrısı ile ilgili ilmi çalışmaların yapılması ve yaptırılması,

İlk akla gelen faaliyetlere ilave edilebilecek yüzlerce faaliyet daha tespit edilebilir.

Benim kanaatime göre platformun oluşturulması hayırlı bir teşebbüstür. Öncülük ve sözcülük edene yardımcı olmak Muhsin başkanı sevenlerin görevidir.

Cenabı Allah insanlara kaldıramayacakları yükü yüklemez. Bu anlayışın ışığında Muhsin başkanı sevenlerin kendi güçlerince bir şeyleri yapmaları gerekir.

Platformu güçlendirmek, tanıtmak ve faaliyetlerine katılmak Nizamı Âlem davasına bir katkı olacaktır inşallah.

Bize düşen görev siteyi ziyaret etmek ve tekliflerimizi, yapabileceklerimizi ve katkılarımızı dillendirmektir. Sitenin adresi ve iletişim bilgisi yukarıda verilmiştir.

Selam ve Sabırla.

11 Nisan 2010 Pazar

Anayasa Değişikliği Deklarasyonu ve BBP’yi Göreve Davet

Anayasa Değişikliği Deklarasyonu ve BBP’yi Göreve Davet

Veysi ERKEN

Cunta zihniyetine sahip olanlar her zaman iktidar imkânlarını ellerinde tutmak çabası, gayreti, hukuk tanımazlığı ve darbe teşebbüslerinde bulundukları bilinen bir gerçektir. 1960, 1971, 1980, 28 Şubat ve 27 Nisan darbeleri bunun göstergeleridir.

Darbelerin mağduru halkın tamamıdır. Darbelere ve darbecilerin düzenlemelerine karşı çıkmak ve sivilleşmeyi desteklemek herkesin görevidir.

Sivilleşme çabalarında darbecilerden ve cuntacılardan yana olmayan herkesin katkısı olmalıdır diye düşünüyorum.

Aynı kulvarda bulunduğum bir kısım arkadaş sivilleşmeye katkı sağlayacak yeni Anayasa paketini destekleme kararı almışlar ve bunu bir deklarasyonla kamuoyuna duyurmuşlar. Öncülük eden herkese teşekkür ediyorum.

Bu çıkış BBP tarafından açıkça desteklenmeli ve geniş halk kitlelerine mal edilmelidir. Bilinmelidir ki, insanımız GÖR projesinde ifade edilen özgürlüklerin tamamına ve daha fazlasına layıktır. Özgürlük alanları darbecilerin hukuk adına yaptıkları bütün düzenlemeleri ortadan kaldırmakla mümkün olur.

Dolayısıyla bugün “halka rağmen….” Diyen ittihatçı zihniyetle beraber hareket edenleri tarihin sayfalarına gömmek sivilleşmeyi destekleyen görüşlerin savunulmasına bağlıdır ve bu görev BBP düşer.

Netice olarak BBP yönetimini öncülük etmeye çağırıyorum

İşte dostların yayınlamış olduğu deklarasyon.

“Demokratik bir ülkenin, bir darbe anayasası ile yönetilmesi utanç verici bir durumdur.

Mevcut Anayasa kaynağını milletten almadığı için, toplumsal ihtiyaçlara da cevap veremez durumdadır.


Anayasalar milli mutabakat metinleridir.


Toplumun mutabık kaldığı metinler yerine, darbelerin dayattığı metinlerle ülke yönetmek, devlet’le milleti birbirine yabancılaştırmaktır.


Son dönemlerde Yargı, Yürütme ve yasama organı arasında krize dönen gerilimlerin arkasında –darbe düzenine- göre tanzim edilmiş 1982 Anayasa’sı vardır.


Bu Anayasa’nın ana fikri, devleti milletten uzak tutmak, millet iradesini vesayet kurumları aracılığıyla etkisiz hale getirmektir.


Türkiye ve Türk milleti bugün bir yol ayırımındadır.


Ya darbeleri ilelebet tarihe gömecek, ya da darbelerle yaşamaya, öz vatanında esir muamelesi görmeye devam edecektir.


Darbelerle hesaplaşmanın yolu, darbecileri sanık sandalyesine oturtmaktır.


Bu bakımdan biz, 12 Eylül uygulamalarının mağduru, gençliğini mahpuslarda bırakmış Türk Milliyetçileri olarak, Anayasa’nın geçici 15. Maddesinin kaldırılması ile ilgili düzenlemeyi ve Anayasa taslağında hedeflenen değişiklikleri destekliyor,12 Eylül mahkemelerinin verdiği kararların tüm sonuçlarıyla yok sayılmasını temenni ediyoruz.


Anayasa taslağını destekliyoruz, çünkü bizi tek parti devletinden, gerçek bir demokrasiye götürecek yolun bu tür düzenlemelerden geçtiğine inanıyoruz.


Bu tavrımız, ne bir partinin yanında olmak, ne de bir partinin karşısında olmaktır..


Bu tavrımız, darbesiz, kavgasız, bir Türkiye’den yana olmaktır.


Bu tavrımız, milli iradeden, milletin sözünün, bütün sözlerin üstünde tutulduğu bir Türkiye’den yana olmaktır.


Bu tavrımız, inançlarına ipotek konulan, aşağılanan, hor ve hakir görülen bizzat bu Anayasanın mağduru olan mazlum milletimizden yana olmaktır.


Bu tavrımız, insan merkezli bir Anayasa’dan, milletinin hadimi bir devletten yana olmaktır.


Bu düşüncelerle, biz 12 Eylül Cuntasının mağduru ülkücüler ve Türk milliyetçileri olarak, mevcut Anayasa taslağına destek verdiğimizi bu deklarasyona imza atarak, bütün Türkiye'ye ilan ediyoruz.


Yukarıdaki deklarasyonu destekleyenler:

1-Ökkeş ŞENDİLLER K.Maraş Ülkücüler davası- eski milletvekili
2-Yard.Doç.Ahmet Tevfik OZAN-Ankara Ülkücüler davası
3-Hasan KIVRAK-Konya Ülkücüler davası(Dönemim Ülkü ocağı başk.)
4-Ferruh GÖKÇEN-Burdur Ülkücüler davası(Dönemin Burdur-Fethiye Ülk Oc.Başk.)
5-Zeynel ABİNİN KIYMAZ-Adıyaman Ülkücüler davası(Gap gazeteciler Cem.Başk)
6-Ahmet SELÇUK-İzmir Ülkücüler davası
7-Cengiz CEYLAN-İzmir Ülkücüler davası(Avukat)
8-M. Cemal ERKOÇ-Konya Ülkücüler davası(Avukat)
9-Muzaffer ONUÇYILDIZ-Konya ülkücüler davası
10-Hasan İLTER-Kayseri Ülkücüler davası(Avukat Yusufiyeliler der.Başkanı)
11-Murat SANCAK-Manisa Ülkücüler davası
12-Atalay ACAROL-Manisa Ülkücüler davası(Dönemin MİSK başkanı)
13-Mehmet GÜLEÇ-Manisa Ülkücüler davası
14-Naci AKGÜL-Manisa Ülkücüler davası
15-Vedat DEMİREZEN-Ankara Ülkücüler davası
16-Ali Aksakal-Manisa Ülkücüler davası
17-Bülent AVCI-Muş Ülkücüler davası
18-Osman GÜNDÜZ-Kayseri Ülkücüler davası
19-Taylan ÇOKLAR-Adana ülkücüler davası
20-Bayram KARTAL-Manisa Ülkücüler davası
21-Soner Coşkun BIYIK-Kayseri Ülkücüler davası
22-Ahmet AKKALE-Kayseri Ülkücüler davası
23-Kemal Tekoğlu-Elazığ Ülkücüler davası
24-Toker ESENDAĞ-Manisa şehit Halil Esandağ babası
25-Kemalettin KOCA-Adana ülkücüler davası
26-Muhittin YANIK-Aydın Ülkücüler davası
27-Gürsel BAŞDEMİR-İstanbul Ülkücüler davası
28-Necmi Rıza AKDİNÇ-Manisa Ülkücüler davası
29-Reşat AHLATLI-Malatya Ülkücüler davası
30-Adnan AKDAĞ-Manisa ülkücüler davası
31-Yılmaz ŞİŞMANLAR-Manisa Ülkücüler davası
32-Hamza ÖZKIZILCIK-Manisa Ülkücüler Davası
33-Ayet SERBEST-Manisa ülkücüler davası
34-Ahmet ULU-Balıkesir Ülkücüler davası, dönemin ülkü ocağı başkanlarından
35-İrfan SÖNMEZ-Manisa Ülkücüler davası-dönemin Ülk.Oc. Başkanı Avukat)
36-Ömer SAĞDIÇ-Balıkesir Ülkücüler davası
37-Yusuf AKGÜL-Balıkesir Ülkücüler davası, dönemin Ülkü ocağı başkanlarından
38-Sadık KISIR-Balıkesir Ülkücüler davası
39-Şinasi ÇAĞATAY- Balıkesir ÜGD Başkanlarından
40-Kemal TÜRKER-Balıkesir Ülkücüler davası

İRTİBATLAR

1-Ökkeş ŞENDİLLER-Ankara(0532 2314776)
2-Ahmet ULU-Balıkesir(0 533 479 0379)
3-Hasan KIVRAK-Fethiye(0532 6622815)
4-Av.Hasan İLTER-Ankara(0532 7366183)
5-Av.İrfan SÖNMEZ-Elazığ(0532 4364635)”

İmzası olan bütün arkadaşları kutluyor ve bunun bir blogla imzaya açılmasını umuyorum.

Selam ve Sabırla…………….

5 Nisan 2010 Pazartesi

İki Darbe Arasında

İki Darbe Arasında*

Veysi ERKEN

Türkiye’de darbe mağduru olmayan var mı?

Böyle bir soruya verilecek bir tek cevap vardır o da hayırdır.

Evet, ideolojik olarak konumlanan veya İslamî değerleri yaşamak isteyen herkes bir veya birkaç darbenin mağduru ve mazlumu olmuştur.

Benim hatırladığım dönem itibarıyla 12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat, 27 Nisan ve son dönemin teşebbüsleri hepsinin mağduru ve mazlumu vardır.

Elbette ki ilahi adalet tecelli edecek ve mağdurlar haklarını alacaklardır.

İlahi adalet tecelli edecek şüphemiz yok sadece mağdurlara ve mazlumlara sitemimiz var. Sitemimiz sessiz duruşlarınadır.

Esasında sessizlik pusudur ve darbeci zalimlerin istediği şeydir.

Ara sıra bedeli daha ağır ödemek durumunda kalmak pahasına sessizliğini bozan ve sesini yükseltenler olmuştur.

Merhum Muhsin Yazıcıoğlu bunu yapanlardan birisidir.

Sessizliğini kitapla bozanlar da olmuştur.

Direnenlere selam.

İşte “İki Darbe Arasında” bir direnişin hikâyesidir. İbretlerle dolu. Herkesin okuması gerekir diye düşünüyorum.

Evet, bu kitabı mazlum ve mağdur duruma düşmek istemeyen herkes okumalı. Kitapla ilgili bilgilendirme toplantıları yapılmalı ve zalim darbecilerle sahte kahramanlar da bilinmeli.

Kitap konuşması gerektiği yerde konuşan, susması gereken yerde susan ve her şeye rağmen inancından taviz vermeyen bir kahramanın hayat hikâyesidir. İskender Pala’nın hayat ve mağduriyet hikâyesi.

İslami yaşayışını sürdürmek isteyenlerimizden hangimiz bu eziyetleri yaşamadık. Üniversitelerin kışladan bir farkı var mıydı?

Okulunu, sınıfını terk etmeye zorlanan, ikna odalarında hayatları söndürülenler az mı bu ülkede?

Bunlarla birlikte sahte kahramanlıklar, dostluklar ve liderler de bilinmelidir.

Bir kalemde 163 kişinin hayatının yok edilmesinin ve terk edilmişliğin ızdırabı bilinmelidir.

İskender Pala bunu akıcı bir üslupla bizlere sunmuştur.

Darbecilere karşı zamanında direnilseydi belki bu acılar yaşanmazdı.

Mamak zindanlarında çürütülenler –ülkücüsü- komünisti- beraberce kendilerini ezenlere direnselerdi ülkede huzur olurdu.

28 Şubat darbesine karşı “namlusunu halka çeviren tanka selam durmam” diyen merhum Muhsin Yazıcıoğlunun yanında saf tutulsaydı mağduriyetler ve mazlumiyetler olmazdı.

Heyhat zihinlerimiz şablonlaştırıldı.

Ötekinin mağduriyet ve mazlumiyetine sessiz kaldık.

Zalimler de bu sessizlikten faydalandı ve tırpanlarını savurdu.

Ve…

İşte korkunç sonuç.

Telafisi on yıllarca mümkün olmayacak mağduriyetler ve kırılmalar.

Her şeye rağmen sessizlik bitmeye ve pusu açığa çıkmaya başlamıştır. Genç sivillerin, Darbeye Karşı 70 Milyon gibi hareketler ve İskender Pala gibiler sessizliği ve pusuyu bozuyor. Aralarına ateş girenler artık unutmuyor.

Hafızasını taze tutmaya çalışıyor.

28 Şubat sürecinde mazlumların sayısını arttıran ve ordudan atılanlar için “disiplinsiz oldukları için atıldılar” diyen sahte kahramanların devri bitecektir inşallah.

“İki Darbe Arasında” bunun ibretlik hikâyesi.

Okumak ve okutmak her hak savunucusunun vazifesi.

Eline, diline ve kalemine sağlık İskender Pala.

Unutturulmak istenenleri bizlere hatırlattığın için binlerce teşekkür.

Selam ve Sabırla…

· *İskender Pala, İki Darbe Arasında, Kapı Yayınları, İstanbul 2010.