Terör Endüstrisi
Veysi ERKEN
Ülkemizi kan gölüne çevirmek isteyen zihniyetin terör endüstrisi oluşturduğunu bilmek durumundayız.
Aksi takdirde oyunu bozmak mümkün olmaz.
Bilindiği üzere sivrisineklerle mücadelede bataklık kurutulmadıkça sonuç alınamaz. Terörle mücadele çok yönlü olmalıdır.
İnsanlarımız arasında tefrika çıkarıp ortak değerlerimizi yok ederek ülkemizi parçalamak isteyenlerin tapınakçı bir zihniyete sahip olduğu bilinip kabul edilmedikçe başarı şansı az olur. Bu gerçeği yıllar önce şu şekilde ifade etmiştim.
“Hangi ülkede olursa olsun fark etmez. Bir ülkede yönetme gücünü eline geçiren “tapınak Şövalyeleri”nin bir tek amaçları vardır. O da her ne pahasına olursa olsun, hatta ülkeyi batırma pahasına olsa bile “yönetme gücü”nü kaybetmemek.
Yönetme gücünün muhafazası için şövalye yetiştirme ve yetiştirilen şövalyeleri uygun yerlere yerleştirmek elzemdir. İşte tapınak merkezlerinde, özellikle en büyük tapınakta alınan kararların ve bahsi geçen merkezlerden dağıtılan ulufelerin temel nedeni.
Halk; yönetme gücünü eline geçiren bir avuç tapınakçının mevcudiyetini ve çalışma tarzlarını kavramazsa bunların şerrinden asla kurtulamaz. Hatta tapınakçıları ve onların maşalığını yapanları alkışlar bile. Tarih boyunca tapınakçıların kontrolüne giren ülkelerde cereyan eden işler hep aynı olmuştur.
Demokratik veya demokratikleşmek isteyen ülkelerde yönetme gücünü kaybetmek istemeyen tapınakçılar sivil örgütlere özellikle partilere sızarlar. Kendi mensuplarını yerleştirirler.
Seçim zamanlarında partililerin arzu ve istekleri dışında seçilebilecek yerlere yerleştirilenlerin ekseriyeti tapınakçılardan oluşur. Bu durum bütün partilerde karşımıza çıkar. Partililer bu aday yıllardır yoktu nereden çıktı ve ilk sırayı kaptı diye sual edecek olurlarsa hemen devreye bazıları girer ve esasında o bizdendir, yıllardır biz onu biliyorduk ama bu günlere kadar mevcudiyetini fark ettirmedik derler. Böylece yıllarca emeğini, parasını, pulunu ve zamanını heba edenler mahcup edilir ve susturulur. Bu oyun yıllardır hep aynı şekilde sahnelenmektedir. Oyuncular değişir senaryo değişmez.
Tapınakçıların oyunları sadece siyasi partilerle sınırlı değildir. Siyasetin dışında sanayide, ticarette ve bürokraside de aynı oyun defalarca vizyona sokulur.
Gerçek vatanseverler ve hak sahipleri devre dışına itilir.
Bu senaryo vizyondan kaldırılabilir mi?
Bizce evet senaryo vizyondan kaldırılabilir ve kaldırılmalıdır.
Toplumun kurtuluşunun başlangıcı ve senaryonun vizyondan kaldırılışı yönetme gücünü eline geçirmiş bir avuç oligarşik tapınakçının piyon yetiştirme ve yerleştirme tarzını kavramasına ve bunu deşifre etmesine bağlıdır.
Sahnedeki oyunun farkına varılamazsa “dağdakiler bağdakileri kovar” misali tapınakçılar her zaman gerçek vatan evlatlarını saha kenarına iteceklerdir. Zira sayıları az olmakla birlikte kurdukları ağlarla güçlü bir yapı oluşturan tapınakçılar ülkeyi kendi çiftlikleri gibi görme ve kullanma eğilimindedirler.
Tapınakçıların paslaşma tarzı sadece günümüzün sorunu değildir. Bu sorun asırlardır sürmektedir. Bu sorun zayıf ve cahil bünyelere sahip toplumlarda daha fazla vizyonda kalmaktadır.
Halkın bilinçlenmesi ve olan bitenin farkında olması tapınakların özellikle merkez tapınağının çözülmesi ve tapınakçıların hâkimiyetinin sona ermesi anlamına gelir.
Toplumda bilinçlenmenin belirtilerinden birisi ve en önemlisi onlara ait kitle iletişim vasıtalarının boykot edilmesi ve kullanılmamasıdır. Çünkü tapınakçılar pisliklerini kurdukları medya tapınaklarında çalıştırdıkları “radikal dinsiz şeytanlar”ın kusmuklarıyla örtmekte ve kitleleri uyuşturmakta.
“Ak”ın kara, “kara”nın ak gösterilebilmesi halkın tapınakçıların kitle iletişim vasıtalarını beslemesinden ve onları şişmanlatmasından kaynaklanmaktadır.
Halkın olan bitenin farkına varabilmesi “enformatik cehalet”e yol açan gazete, dergi, televizyon denilen pisliklerin bitirilmesi ve doğruları ileten araçların güçlendirilmesiyle mümkündür. Böyle bir başlangıç insanımızın huzuru, refahı, kalkınması, zenginleşmesi ve değerleriyle buluşması anlamına gelir.
Unutulmamalıdır ki, bu vasıtaların bitmesi tapınakların deşifresini, dolayısıyla şövalyelerin yetiştirilmesi ve millete zulmetme mekanizmaları haline dönüştürülen kuruluşlara yerleştirilmelerinin sonunu gelmesi demektir.
Gün uyanma günüdür.
Selam ve Sabırla.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?