Bülent Arınç ve Diğerleri
Veysi ERKEN
Yıllar önce “politikayı siyasetleştirelim”
diye bir yazı yayınlamıştım.
Bilindiği üzere “politika” genel
anlamda yalan dolan üzerine inşa edilir. Siyasetin ise bir “ahlakı” olur.
Siyasi veya yönetimsel (idari)
faaliyette bulunanlar ahlaklı olmak mecburiyetindedir. Aksi takdirde politikleşirler.
Konuyu bu bağlamda ele aldığımızda
aynı yönetim faaliyeti içinde bulunanlar faaliyetlerinden ortak bir şekilde
sorumludurlar diyebiliriz.
Diyebiliriz
ifadesi bile hafif kalır.
Mutlak
anlamda sorumludurlar denilmesi daha doğrudur.
Merhum Muhsin Yazıcıoğlu ile
birlikte aynı yönetimi paylaştım. Hatasıyla sevabıyla o dönemin sorumluluğunu
taşıyorum. Görevim esnasında doğruluğuna
inanmadığım hususlarda o zaman kanaatimi dile getirdim. Aynı dönemde görev
yaptığımız arkadaşlar şahittir.
Yanlışta ısrarı görmedim görsem ve onu
kaldırmaya gücüm yetmemiş ise yapmam gereken bir tek şey vardı. O da orayı terk
etmem ve yanlışa iştirak etmememdi.
Bunu dile getirmemim sebebi Bülent
Arınç ve benzerlerinin son durumlarıdır. Yıllarca beraber oldukları, aynı
yönetimi paylaştıkları ve icraat ortaklığı yaptıklarını suçluyorlar.
Yazık diyorum.
Hem de çok yazık.
Yıllarca beraber olduklarının
yanlışlıklarını bugün dile getiriyor Bülent Arınç.
Bülent Arınç’tan mülhem bu tutumu
başkaları da dile getirmeye çalışıyor. Aynı yönetimde bulunmuşlar hepsi.
İcraat ortakları bugün konuşuyor.
Bülent Arınç’a şu soruyu sormamız
zorunludur diye düşünüyorum.
Yıllarca beraber olduğunuz kişi veya
kişilerin yanlış icraatlarına neden ortak oldunuz?
Sizin için makamlar yanlışlara göz
yumma yeri midir?
İcraatlar sizi rahatsız ediyor idiyse
neden görevde olduğunuz dönemde
bunları ifade edip gereğini yapmadınız. Merhum Mehmet Akif’in ifadesiyle “Hiç olmazsa yanımdan kovarım” tavrını neden
sergilemediniz veya istifa etmediniz.
Yanlış
icraatta vebaliniz yok mudur?
Şayet icraatlar doğru idiyse bugün
neden konuşuyorsunuz?
Sizi konuşturan bir yer mi var?
Siyasi tecrübelerim şunu
göstermiştir ki, yönetimde bulunduğu
dönemde sessiz kalanların sonraki konuşmaları samimi değildir.
Makamlar, mevkiler ve görevler
yanlışlıkların sessizce geçiştirileceği yerler değildir ve olmamalıdır.
Makamlar “haksızlık ve yanlışlık karşısında
susma” yeri değil ve olmamalıdır.
Dün konuşmayanların/suskun
kalanların bugün de konuşmamaları gerekir.
Dolayısıyla;
Bülent Arınç ve benzerleri icraatlarının
muhasebelerini yapıp ona göre hayatlarını devam ettirmeleri gerekir.
Bir yerde tövbe etmeleri beklenir.
Esasında hepimizin her gün tövbe
etmemiz gerekir.
Bir müminin yapması gereken budur.
Selam ve Sabırla…
Ve Aleyküm selam sayın Hocam, çok doğru söylüyorsunuz, ama maalesef sizinde dediğiniz gibi Tüekiyenin politikası yalancılıkla, siyaseti ise ahlaksızlıklarla dolu. Bazen bu kötü durumları kendi başa getirdiğimiz, taraftarı olduğumuz partilerde de görmek insanı üzüyor. Rabbim başımızdaki idarecileri doğruluktan, doğru yoldan ayırmasın, şayet ayrılacaklar ise ülkemize doğru idareciler nasip etsin. Zalimlerin ellerine, ülkemizi düşürmesin.
YanıtlaSil