Kavramlar Yoluyla Kültürel Soykırım
Veysi ERKEN
Bir ülkeyi tahrip etmenin en
kestirme yolu dilini tahrip etmekten geçer. Dilini kaybeden toplumlar kültürlerini,
değerlerini, inançlarını kaybeder.
Belki yüzyılı aşkın bir süredir
ülkemizde ve İslam coğrafyasında oynanan oyun budur. Tarihi biraz geriye
götürecek olursak Türkistan coğrafyasında Çinlilerin ve Rusların oynadığı bu
oyunu görürüz. Türkistan coğrafyasındaki Türk toplulukları “dil”de tahribat oluşturularak ayrıştırılmış ve düşmanlaştırılmış
olduklarını görürüz.
Aynı oyun doğu( Türkistan) ve batı (
Anadolu, Balkan ve Kafkas) bölgesinde yaşayan Türk toplulukları arasında da
sergilenmiştir.
Bu oyun coğrafyamızda büyük
parçalanmaları beraberinde getirmiştir.
Oyun günümüzün Türkiye’sinde de batılı
nüfuz ajanları marifetiyle bütün şiddetiyle devam etmektedir.
Artık kullandığımız kelimeler ve
kurduğumuz cümleler bizi geçmişimizden koparmış durumdadır.
Çok uzağa gitmeyelim. Elli atmış yıl
önce yazılışmış kitapları, matbuatı anlamakta zorlanıyoruz. Hatta bazı
kelimeleri kullanmaktan korkar hale getirilmiş durumdayız.
Özellikle tahribat nüfuz ajanları marifetiyle
gerçekleştiriliyor. Gazeteci, yazar,
akademisyen, bilim adamı, siyasi parti başkanı, ulema, kanaat önderi, şeyh ve sair
kılıklı nüfuz ajanları marifetiyle kavramlar tartıştırılır, içi boşaltılır ve o
kavramlar hayatımızdan çıkarılır.
Bir
zamanlar televizyonlarda bolca “iffet”
kelimesi tartışıldı, içi boşaltıldı ve toplumun bir kısmı iffetsizleştirildi,
bedenini pazarlayacak duruma getirildi.
Son
dönemde aynı nüfuz ajanları “cihat” kavramı gibi pek çok kavramın içini boşaltma
cehdindeler. Tabi ki, bu nüfuz ajanlarını bizden zannediyoruz. Gerçekte ise bunlar
Siyonist haçlı zihniyetinin ajanları olup efendilerine hizmetten başka bir şey
düşünemeyen mankurtlardır.
Esasında
tahribatta yer alanları ikiye ayırabiliriz. Birincisi bilerek, isteyerek ve
şevkle tahribatı yapanlar ki, bunlar gerçek nüfuz ajanlarıdır. İkinci
gruptakiler ise “ebleh”lerden, “cahil”lerden, eyyamcılardan,
saftiriklerden oluşmakta ve tahribattaki katkılarının farkında olmayanlardır.
Tabi
ki, tahribat tahribattır.
Bilinmelidir
ki, sadece "cihad" kavramı
tartışılmıyor.
İslamcılık,
radikal İslam gibi İslam ve İslami hayatla bağdaşmayan Kur’ana aykırı olan pek
çok kavramı tekrar tedavüle sokup dil vasıtasıyla soykırıma yönelmiş durumdadır
nüfuz ajanları.
Yukarıda
belirttiğim gibi bunlar pek çok kılıkla karşımıza çıkmaktadır.
Özellikle
Siyonist haçlı zihniyetinin teorisyenleri görev taksimatı yaparak kavramları
değişik topluluklar marifetiyle sürdürmektedir.
İffet, cihat, radikal
İslam
ve sair kavramları gazeteci, akademisyen, politikacı, bilim adamı gibi nüfuz ajanlarına
tartıştırırken İslamcı, İslamcılık gibi kavramları İslam kimlikli ajanlarına
tartıştırmaktadır.
Son
dönemde özellikle milliyetçi Ülkücü ve İslami hassasiyetli yazar, çizer, düşünür(!),
kanaat önderi olarak bilinen kesimde tahribatı oluşturan bir kısım nüfuz ajanı
bolca “İslamcı” veya “İslamcılık” kavramını
tedavülde tutmaktadır.
Bu
grubun bir diğer özelliği siyasi kimlikle piyasada at koşturmasıdır. Bilhassa
bir gazetede ve haber sitesinde kümelendirilmiş bu ajanlar bolca İslamcı ve
İslamcılık edebiyatı yapmakta ve tahribatı artırmakla meşguliyetlerini
sürdürmektedirler.
Elbette
ki, bu oyunun farkında olanlar vardır.
Ve
bu tahribatı ortadan kaldırıp tamirata yönelen sevdalılar vardır.
Nizamı
âlem davası sahibi olanlar bu sefil ve sefih nüfuz ajanlarının oyununu
bozacaktır inşallah. Kavramlar marifetiyle yapılan tahribatı ve kültür soykırımını
durduracaktır rabbim nasip ederse.
Yeter
ki, hesabî değil hasbi olalım.
Selam
ve Sabırla…