Yine Unvanlar Yeni Unvanlar
Veysi ERKEN
Değerli dostlar,
Malum bir deyim vardır.
“Derisini değiştirmeyen yılan ölür”
Ülkemizde yerli olmayan oligarşik statüko
her değişim ve gelişime engel olmakla kendini görevli addeder ve gereğini
yapmaya çalışır.
Oligarşik yapı kendisi gibi
olmayanları da kendisine benzetmeye çalışır. Bunu beceremezse karalama cihetine
gider.
Rahmetli Özal döneminde merhum Prof.
Dr. Süleyman Arslan Anayasa Mahkemesi üyeliğine seçildiği halde yemin
ettirilmemiş idi.
Bunun bir tek sebebi vardı.
Süleyman Arslan yerli idi ve oligarşik
çetenin zihniyetine mensup değildi.
Bununla ilgili örnekleri
çoğaltabiliriz.
Tabip Odalarından,
Barolara, Üniversitelerden bürokrasinin her kademesine kadar bu melun yaklaşımı
deşifre etmek mümkündür.
Son örneklerden birisi de “Yardımcı Doçentlik” ile ilgili gündeme
geldi.
Cumhurbaşkanı bu unvanın tuhaf
olduğunu dile getirdi ve YÖK’ten çözüm istedi.
Biz de bunun YÖK’ün konusu olmadığı,
çözüme kavuşturulacak ise KHK ile bir saatte bunun mümkün olduğunu dile
getirdik.
Tabir caizse kıyamet koptu.
Oligarşik çetenin elemanları hemen
harekete geçirildi.
Tenkit yerine hakaret, iftira,
gıybet ve eblehlik gırla gitmeye başladı.
Neymiş efendim.
Bir beklentimiz mi var diyenden
tutun daha iğrenç ifadeler.
Tam haşhaşilik ve tapınakçılık
anlayışı ve yöntemleri.
Değerli dostlar şunu bilmenizde
fayda var.
Cenabı Allah’tan başka hiçbir
varlıktan beklentim yok.
Makam, mevki ve para derdim yok.
Cenabı Allah helal rızkımı veriyor.
Geçinip gidiyoruz.
Esasında yazdığım yazılar herkese
danışmanlıktır.
Faydalanmayı bilseler.
Yazılardan para almıyorum. İsteyen
istifade edebilir.
Bu anlamda Cumhurbaşkanından da
danışmanlık beklentim yoktur.
Gelelim “Unvan” konusuna.
Değerli dostlar.
Türkiye’nin yönetim süreçlerine
baktığımızda yıpranmayan, eskimeyen “unvan” yoktur diyebiliriz.
Özellikle akademik alanda.
İşleyişi bilenler “kitapsız”
akademisyenler tabirini iyi bilir.
Unvanlarla ilgili ilk düzenlemeyi
Rahmetli Turgut Özal yaptırmaya çalıştı. Merak edenler süreci incelesin.
Tabii ki, konu kanunla düzenlemeyi
gerektiriyordu.
82 Anayasası ve buna dayalı olarak
çıkarılan 2547 Sayılı YÖK kanunu çarpıklıklarla dolu olduğunu gördü ve
düzenleme yapmak istedi. Ama arzu ettiği gibi düzenlemeyi yapamadı.
Demirel döneminde de aynı
düzenlemeler yapılmaya çalışıldı. Ama oligarşik bürokrasi engelledi.
Akademisyen olan Tansu Çillerlerden
çok şey beklendi ama onun etrafı da sarıldı ve değişim gerçekleşmedi.
Yardımcı Doçentlik kadrosu ile
ilgili basit bir düzenlemeyi DSP, ANAP, MHP iktidarı öğrenci affı konusunda
yapılan tadilat ile gündeme geldi.
Düzenleme Meclisten geçtiği halde
YÖK ve Üniversiteler farklı uygulamalara gitti.
Bu dönemde YÖK’ün işleyişi ile
ilgili iktidar erkine geniş raporlar sunuldu ama iktidar vekilleri hallerinden
memnundu.
İktidarın ebedi olduğunu sandılar.
Esamileri okunmuyor artık.
Aynı raporların genişletilmiş hali
Recep Tayyip Erdoğan’a sunulmuş ve özeti Yankı Dergisinin 997 sayısında (1-15
Ağustos 2003) yayınlanmıştır.
Üzülerek belirtmeliyim ki, bütün bu
çabalar heba edilmiştir.
Yardımcı Doçentlik konusu ile ilgili
en son düzenleme 2011 yılında yapılmıştır. O da kıytırık bir düzenleme.
Memuriyeti ve derece kavramını
bilenler bilir ki, unvansız bir memur Yüksek Okul mezunu ise birinci derecenin
dördüncü kademesine kadar terfi eder.
Yardımcı Doçentliğe atanan
doktorasını, sanatta yeterliğini veya uzmanlığını alan kişi ise en fazla 3. Dereceğe
kadar terfi alabiliyor idi.
Değerli dostlar.
Türkiye’de yönetimde kullanılan
bütün unvanlar iflas etmiştir.
Ve acilen yönetim ve unvanlarla
ilgili düzenleme yapılmalıdır.
Bununla ilgili başta
cumhurbaşkanlığı olmak üzere her yere bilgi sunmaya hazırım.
Yapmak istediğim işin karşılığını
sadece Cenabı Allah’tan bekliyorum.
Gerisi teferruat.
Artık diyorum ki, Sayın
Cumhurbaşkanı
Yardımcı Doçentlik konusu artık
çözümlensin 35 yıllık mağduriyet giderilsin.
Topu YÖK’e atmayın.
Bu konu kanun veya KHK ile çözülecek
bir konudur. Meclis size KHK ile düzenleme yapma yetkisi verdi. KHK ile bu
konuyu bir iki saat içinde çözünüz.
Ülke rahatlasın bilimsel
çalışmaların önü açılsın.
Ülkemizin kalkınmasına ve
bağımsızlığına katkı artsın.
Yeni Unvanlar olsun ki, yine
unvanlar demeyelim.
Selam ve Sabırla…
NOT: İsteyenlere YANKI dergisinde çıkan raporu gönderirim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?