İktidar
Olmak İçin
Veysi
ERKEN
Değerli dostlar, iktidar olmanın birkaç yolu vardır.
Bu yollardan birisi yönetmek istediğin topluluğun, ülkenin
insanlarının gönlüne girmek, duygularına hitap etmek ve heyecan dalgası
oluşturmaktır.
Bir başka yol darbe, ihanet, düşmanla işbirliği, yabancı
güçlere uşaklık vs.dir.
Türkiye bağlamında iktidar olma yoluna baktığımızda milletin
gönlünde yer edemeyenlerin Siyonist haçlı zihniyetinin uşaklığı marifetiyle
iktidar olma çabasına girdiğini görüyoruz.
Gerek 15 Temmuz ihaneti, gerekse 15 Temmuz öncesi ve sonrası
faaliyetler bunu göstermektedir.
Tabii ki, yazım bu konunun tamamını incelemek için değildir.
Bugünkü yazım ülkücü olarak nitelendirilen kesimin
görüntüsüdür. Yıllardır ülkücü denilen kesim üzerinde kesif senaryolar yazılmış
ve ekseriyeti oyunlaştırılmıştır.
Bu senaryoların temel amacı ülkücü kesimi amacından,
ülküsünden, ilkesinden ve gayesinde uzaklaştırmak ve iktidar yolunu kesmek
biçiminde olmuştur.
Zira Siyonist haçlı zihniyeti biliyordu ki, ülkücü kesim
ülküsünden ve amacından saptırılmazsa halkın gönlünü fethedecek ve nizamı âlem
için yelken açacaktır.
Maalesef bunu başardılar da.
Bilen bilir.
Ülkücü hareket “Çağrımız İslam’da dirilişedir” ilkesini şiar
edinmiş ve İlayı Kelimetullah davasını dava edinmişti.
İlke ve ülkü doğru olunca hareket kuşatıcı olur ve hızlı bir
şekilde millete mal olmuştu.
Türkiye’nin her yerinde ve dünyanın mazlum coğrafyalarında
yankı bulmuştu.
12 Eylül darbecileriyle başlatılan süreç ile ülkücü
hareketin felsefesi dağıtılmış ve herkesi kuşatıcılık özelliği
kaybettirilmiştir.
Ülkücü kesimin bu kuşatıcılığının kaybedişini Yavuz Selim
Demirağ’dan bir anekdotuya izah edeyim.
“Yıllar önce 12 Eylül'ün öncesi ve sonrasını yazmaya gayret
ettiğim "Darbe ve İnfaz" kitabımda Arap Muzaffer'in
MHP ve Ülkücü Kuruluşlar Davası'ndaki savunmasının bir bölümünü yazmıştım. Bu
güne gelindiğinde o günleri arar hale geldik! Bayram hediyesi olarak Arap
Muzaffer'in mahkemesini paylaşacağım...
Ege
Davası'nın duruşmasında, MHP İzmir İl Yönetim Kurulu Üyesi Muzaffer Kayhan da
yargılananlar arasındadır. Sıkıyönetim Savcısının okuduğu iddianamede: ……
T.C.K'nın 149 ve 146'ncı maddelerinde yazılı cürümleri işlemek
için cemiyet oluşturmak ile başlayıp, "ırkçılık ve mezhep
ayırımı yapmak" gibi suçlamaları ard
arda sıralamaya başlayınca Muzaffer Kayhan dayanamayarak ayağa kalkar.
Sıkıyönetim Mahkemelerinde Savcının sözünü keserek, hâkimden söz istemek
rastlanan bir olay değildir. Duruşma Hâkimi "Bir dakika efendim!" diye
bağıran sanık Muzaffer Kayhan'ın ne diyeceğini merak edip: "Buyurun"
deyince, oturduğu yerden heyetin mahkeme salonuna hâkim olan yerine
gelerek:
-Sayın Hâkim, Saygıdeğer Mahkeme heyeti; Benim Türk'e
benzer bir yüzüm var mı? sorusunu yöneltir. Heyetin anlam veremediği bu
soru duruşma salonunda da garipsenmiştir.
-Sayın Hâkim, lütfen yüzüme daha dikkatli bakın... Türk
ırkına benzerliğim var mı? Yok mu? Cevap verin...
Esmer ötesi, kalın dudaklı bir adamın ard arda yönelttiği
sorulara bir süre cevap gelmeyince, oturuma hâkimiyeti kaybedeceğini anlayan hâkim:
-Ne demek istiyorsun? der.
Muzaffer Kayhan, elleriyle yüzünü işaret ederek:
-Hepinizin gördüğü gibi ben bir zenciyim!.. Türk ırkının
tarifine de uymuyorum. Ama ben aynı zamanda Türk Milliyetçisiyim. Kendimi Türk
hissediyorum. Türk Milliyetçisi olan Milliyetçi Hareket Partisi'nin de il
yönetim kurulu üyesiyim. Bizim partimizde ırkçılık falan yapılmaz. Bana
kimse sen zencisin, Türk değilsin demedi. Toplantılarımızın
hiç birinde ırkçılık konuşulmamıştır...
Muzaffer Kayhan'ın konuşmasının uzun süreceğini, hatta
sanığın kendi partisinin propagandasını yapmaya başladığını düşünen hâkim:
Tamam!.. Otur yerine' emri ile konuyu geçiştirmek
ister ama Muzaffer Kayhan kararlıdır.
-Tamam... Tamam, da Sayın Hâkim bu sözlerimi de zapta
geçirin...' sözleri ile golünü atmıştır. MHP lideri Alparslan
Türkeş'in yakın dostu "Arap Muzaffer" namı ile
bilinen Kayhan'ın çıkışı mahkeme salonunu dolduran Ülkücülere büyük cesaret
vermiştir. Mahkeme heyeti şaşkınlığını üzerinden atamamışken bu defa
sanıklardan Hüseyin Toparlak söz ister. Hâkim gayri ihtiyari söz verir:
-Sayın Hâkim; iddianamede bizi mezhep ayırımı yapmaktan
suçluyorsunuz. Ben bir aleviyim... Üstelik sadece alevi değil, alevi dedesiyim.
Nüfus kayıtlarımı inceleyerek ailemin, bütün sülalemin alevi olduğu tespit
edebilir, benim de alevi dedesi olduğumu şahitlerin ifadesi ile
öğrenebilirsiniz. Ama benim alevi olduğumu yönetim kurulu üyesi olduğum İl
Başkanım bile bilmez. İsterseniz buyurun sorun. MHP yönetim kurulu üyesiyim ama
benim başkanım benim alevi olduğumu belki de ilk defa burada duymuştur. Çünkü
partimizde Alevilik-Sünnilik ayrımı yapılmaz. Bakın, biraz evvel zenci olan bir
arkadaşımız çıktı ve konuştu. Biz O'nun zenci, Arap, Kürt, Çerkez olup
olmadığını hiç konuşmadık. O bile benim alevi olduğumu bilmezdi. Muzaffer
Kayhan alevi olduğumu sizin huzurunuzda duymuştur. İddia makamı MHP
yöneticileri olarak bizi mezhep ayrımcılığı yapmakla, ırkçılık yapmakla
suçluyor. Bunun mümkün olabileceğine inanıyor musunuz?"
Hüseyin
Toparlak'ın konuşmasını dinledikten sonra eliyle 'Otur' işaret yapan
hâkime:
-Bunları da zapta geçirin' diye seslenen
Ege Bölgesinde 'Arap Muzaffer' olarak bilinen
Muzaffer Kayhan'dır. 03.09.2017 Yeniçağ”
İşte aziz dostlar.
Ülkücü kesim ilke ve ülkülerinden
uzaklaştırılmıştır. Her mezhep, meşrep, ırk ve anlayışı kuşatma özelliği
kaybettirilmiştir. Hele hele bir kesim iyice zıvanadan çıkmış veya çıkarılmış
yabancıların, darbecilerin ve haşhaşi ihanet şebekesinin güdümüne iyice
girmiştir.
Bunları niye hatırlattım.
Ekmek ve tuz hakkı diye bir şeyden
bahsederdik.
Onun için diyorum ki, milletin
gönlünde taht kuranlar baht sahibi olur. Baht sahibi olmak için hesabi değil,
hasbi olmak ve “Çağrımız İslam’da
Dirilişedir” ilkesini tekrar esas alarak “İlayı kelimetullah doğrultusunda nizamı âlem ülküsü”nü ihya ve
inşa gerekir.
Aksi lafı güzaftır.
Bilinmelidir ki, ilke ve ülkülerini
terk ve kendini inkâr ederek Siyonist haçlı zihniyetinin emirleriyle başka
yerlere yelken açanlar milletin gönlünde taht kuramayacak ve baht sahibi
olamayacaklardır. İnşallah.
Selam ve Sabırla…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?