Hep
azar azar oldu
Veysi ERKEN
Hukuk cellâtlarına karşı yetkisini
kullanmayanlara ve hukukumuzu korumayanlara ithaf.
Not: Ziya Selçuk Bakan olduktan sonra programa
toplumsal cinsiyet” sokulmuş, kitaplara “Uygur alfabesi” yerine “İbrani alfebesi”
ilave edilmiş, okullarda bizi kötüleyen ifadeler ifadelere yer verimli, “ secde
“ merasimleri yaptırılmış ve tepkiler üzerine geri adım atılmış.
Bu
yöntem “kurbağanın haşlanılması” yöntemidir. Toplum bunları yavaş yavaş
benimser ve başkalaşır.
Başkan
RecepTayyip Erdoğan farkında mı? Bilemem.
Tabii ki, maalesef bu
yöntem bütün kurumlar tarafından kullanılmaktadır. Sadece kurumlar değil, dün
mücadele eden örtülü vekiller ve yazarlar da bu günaha iştirak etmiş
durumdadır.
Ne
diyelim her şey hep azar azar oluyor ve bizler İslam’dan uzaklaşarak
İslamsızlaştırılıyoruz. Allah encamımızı hayr, pazarımızı Cuma, aklımızı ve
zihnimizi açık eyleye.
Neyse.
“Bize bir nazar oldu
Cumamız Pazar oldu
Bize ne oldu ise
Hep azar azar oldu.
Dost
meclisinde arkadaşlarla sohbet ederken yukarıdaki dörtlüğü terennüm ediverdi
arkadaşımız Hasan.
Merhum
Arif Nihat Asya’nın bu dörtlüğü hoşuma gitti. Kısa olmasına rağmen çok şey
anlatıyor ve adeta insanımızın içine düşürüldüğü derekeyi resmediyor.
Yazanı arkadaşımız da
bilmiyormuş.
Dörtlük, kültürümüzden
koparılışımızın bir özeti gibidir.
Gerçekten bize bir
haller oldu.
Bütün dost
meclislerinde geçmişten bahsedilir. Halimizin mazimizden kötü olduğu ifade
edilir.
Mazide milletimiz
şöyle ahlaklı, karakterli, cesur, diğerkâm, böyle becerikli, faziletli ve
namusluydu kabilinden kelam edilir.
Gerçekten geçmişte
vasıfların en güzeli ile vasıflanmış, Cenabı Allah’ın boyasıyla boyanmış
olabiliriz.
Milletimiz en güzel
vasıflarıyla âleme nizamat vermiş olabilir.
Ya mevcut halimiz.
Geçmişin nitelikleri
bizi kurtaracak mı?
Geçmişle iftihar işe
yarar mı?
Elbette ki, hayır.
Önemli olan şimdiki
durumumuz.
Kur’an-ı Kerim’de
ifade edildiği gibi biz iyi vasıflarımızı kötülerle değiştirdik. Adeta kötü
nitelikleri kutsar olduk.
Kötülükler yetkili,
etkili kurumlar marifetiyle nesillere enjekte edilmekte. Medya ile toplumun
bütün kesimlerine yaygınlaştırılmakta.
Evet, bize bir nazar
oldu.
Doğrudur.
Cumamız Pazar oldu.
Ve…
Biliyoruz ki, hayatımızı
İslam’la inşa etmediğimizden elbisemiz mini, aklımız kısa, gönlümüz dar ve
Cuma’mız Pazar oldu.
Kabahat başkalarında
değil.
Kabahat ve kusur
varsa şüphesiz ki bizde.
Elbette ki, her şeyi
ile bize yabancı olanlar bizi zayıflatmaya çalışacak, Kabil nefisliler bizi yok
etmeye ve zehirlerini azar azar zerk etmeye çalışacaklardır.
İnsan ve cin
şeytanlarının işidir bizi bozmak ve azdırmak.
Peki, biz ne yaptık
ve ne yapıyoruz.
Zehirlerini azar azar
akıtmaya ve bizi İslamî yaşayışımızdan koparmaya çalışan insan kılıklı
şeytanlara karşı ne yaptık ve ne yapıyoruz.
Onları desteklemeye,
ürünlerini satın almaya, cenaze namazlarını kılmaya, müsveddelerini satın
almaya ve kanalizasyonlarını seyretmeye devam ediyor muyuz?
Cevap maalesef
evettir.
İşte halimiz ve
sonumuz.
Elbette ki, bu
dirençsizlikle Cuma’mız Pazar olur.
Bilinmelidir ki, toplumu
içten çökertmek isteyen İblisin uşakları olan insan şeytanları zehirlerini azar
azar akıtır ve toplumu kurbağa misali haşlar.
Umulur ki, toplum
olarak bu durumun farkına varırız ve “kamet” ile “istikamet”imizi emredildiğimiz
şekilde koruruz.
Bilinmeli ve
unutulmamalıdır ki, “kamet” ve “istikamet”ini
“hududullah”
çerçevesinde muhafaza ve müdafaa edemeyenlerin sonu azar azar tükenmektir.
Tükenmemek için
ayetin ifadesiyle herkese “festakim kema umirte” diyorum.
Selam ve Sabırla……
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?