6 Aralık 2020 Pazar

Duygular Yaralandı

 

Duygular Yaralandı

Veysi Erken

  Duygular yaralanır mı?

            Belki abes kaçan bir soru.

            Ama bana göre hiç de abes bir soru değil. Zira hem “birey” olarak, hem de “topluluk” olarak insanların duyguları yaralanır. Hatta yara bir daha kapanmamak üzere duygular yaralanır.

            Ben bu duygu yaralanmasını “ülkücü camia”da müşahede ettim. Her ne kadar ülkücülüğü ülkü-cılık biçiminde algılayan “erkekler(!)”le düşünce kalıplarımız farklı ise de, ülkücü camianın bir ferdi olmaktan şeref duyan biriyim. Ve benim de duygularım yaralı.

            Evet, ben ülkücü olduğum için “ülkücü camia”nın duygularının ne kadar yaralı olduğunu çok iyi fark edebiliyorum.

            Duygular o kadar yaralı ki, düne kadar canlarını feda etmekten çekinmeyen ülkücü camia “erkekler(!)in icraatları yüzünden terk-i diyar etme noktasına gelmiş.

            “Sor hele... Satıldık mı göz göre göre

             Bu hal ne diye... diyet ödemekse”

İfadesi duygu yaralanmasını izah etmeye yeterli olsa gerek. Yine de “Biz topluma bangır bangır ülkücü ahlaktan, haktan hukuktan, adaletten bahsetmeye topluma mütevazılıği, sıkıntıları beraberce göğüslemeyi anlatmaya çalışıyoruz. Aramızda kışı kömürsüz odunsuz geçiren cebinde bebeğine süt alacak parası bile olmayan ülkücüler var... Halkın yarısı aç yaşıyor. Allah’ınızı severseniz bizi çıldırtmayın, yetimlerin, aç halkın, memurun, yoksullaşan köylünün cebinden alınan paralarla oluşturulan bütçeden gelecek milyonlara sizin ihtiyacınız mı vardı?”   ifadesini ekleyelim ki durum daha fazla vuzuha kavuşsun

            Tam teslimiyetin neticesi olan kötü icraatın izahı yoktur. Kötü icraatın sonucunda  “duygu yaralanması” yaşayanların halet-i ruhiyesini en güzel şekilde izah eden durumlardan birisi de “erkekler(!)” partisinden aday olup da seçilemeyen bir ülkücünün anlatımında fark ettim.

            Vekil olamayan zat-ı muhterem gerçekten de ülkücü camianın nadide bireylerinden birisidir. Çeyrek yüzyıldır tanışıklığımız ve hukukumuz vardır.

            Vekil seçilemediği için olup biteni anlamakta zorluk çeken büyüğümüz “erkekler(!)” partisinin icraatları(!) karşısında gerçekten abandone olmuş durumda.

            Manzara-i umumiyetin ortaya koyduğu dehşet yüzünden “erkekler(!)” partisi için bu kadar yanıldık mı diye sözüne başladı. Belki vekil seçilseydi kendisi de mevcut sui icraatın payandası olacaktı. Kim bilir...

            Evet.

Bu kadar yanıldık mı?

            Ben ve benim gibi düşünenler yanılmadı. Zira Erkekler(!)le bakış tarzlarımız çoktan ayrışmıştı. Yanılanlar son seçime kadar ülkücülüğü “erkekler(!)” partisinin tekelinde zannedenlerdi.

            Yanıldık mı sualini bana yönelten zat-ı muhterem kendi sorusunu verdiği şu misalle başlayarak kendisi cevapladı.

           Hz. Peygamberi(s.a.v.) ebedi düşman olarak gören Ebu Süfyan’ın karısı Mekke’nin fethi esnasında tellalların herkesin can ve mal emniyeti vardır duyurusu için kocasına yahu biz “Muhammed” için bu kadar çok yanıldık mı? O bizim canımıza ve malımıza kast etmeyecek mi?” ifadesiyle cevabına başladı ve “biz de Ebu Süfyan’ın karısı gibi yanıldık” dedi.

            Evet, “erkekler(!)” partisi “derin” ilişkiler yüzünden kendisini umut olarak görenlerin tamamını yanılttı. Hem de onu umut olarak gören ülkücülerin duygularını yaralayarak yanılttı.

            Erkekler(!) partisi Ebu Müslim Horasanî’nin“Onlar zarar vermeyeceklerinden emin oldukları için, dostlarını uzak tuttular. Kendilerine bağlamak ve kazanmak için de düşmanlarını yakınlaştırdılar. Yakınlaştırılan düşman dost olmadı ama uzaklaştırılan dost, düşman oldu. Herkes düşman safında birleşince, yıkılmaları mukadder oldu. Allah bütün Müslümanları bu sonuçtan muhafaza etsin.” Özdeyişinde belirttiği hususları yaptıkları için ülkücülerin duygularını yaraladı.

            Bu yara kolay kolay da kapanmayacak.

            Duyguların yarası belki asırları alacak ama “erkekler” partisini hala cılız bir sesle de olsa savunmaya çalışan ülkücülere diyebileceğimiz bir tek şey vardır.

            O da “heva ve hevesini ilah edinenleri terk ediniz” den ibarettir.

            Belki duygu yaralanmasının acısı o zaman azalır.

            Selam ve sabırla.2002

  

     

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?