Lider ve Etraf İle İlgili Bir Hatıra ve Hatırlatma
Veysi ERKEN
Kendimi bildim bileli Allah’ın rızasını kazanma peşinde olduğuma inanıyorum. Makam, mevki, servet peşinde olmadım.
Bilhassa siyasi ve politik faaliyetlerde hep bunu takip etmeye çalıştım.
Biz hep dava diyorduk.
Bir ülkü peşindeydik.
İlkeli olmaya çalıştık.
Kusurumuz, hatamız, günahımız olmuştur.
Israr etmedik inşallah.
Kendimizi sorguladık.
Nerede kusur, hata ve günah işlediğimizi anlamaya çalıştık.
Çünkü “dik durmaya, dik yürümeye” ve “kamet ve istikamet” babında düz olmaya çalıştık.
“Saniyesine hükmedemediğimiz bir hayat için fırıldak olmamaya” çalıştık.
“Açıklık en doğru yoldur” dedik.
Bir ülkünün peşinde elli yılı devirdik ama particilik anlamında sadece merhum Muhsin Yazıcıoğlu ile beraber olduk.
Vefatından sonra nokta koydum.
Elan hiçbir partiyle ilgim yok.
Tabii ki, parti içinde geçen günlerimiz bize yeni tecrübeler kazandırdı.
En önemlisi “etraf”ın bir davayı nasıl harabata çevirdiğini gördük.
İlk toplantıda bunu fark ettim.
Bunu da yazarak merhum başkana ilettim ve yayınladım.
Başlığı “lider, etraf ve teşkilat” olan yazım 2002 yılında yayınlandı. Genel kurul toplantısının üzerinden bir ay ancak geçmişti.
Başkanın etrafını sahtekârlar sarmıştı. Zaten yıllar sonra sahtekâr oldukları savruldukları yerlerden belli oluyor.
O yazımda “Teşkilatlarda “etraf” liderin en yakın çalışma arkadaşlarını ifade eder. En yakın çalışma arkadaşları hareketin ve teşkilatın görünümünü yansıtır. Teşkilatların övülmesi veya yerilmesi vitrindeki “etraf”la başlar.
Şu ifadeleri her zaman ve zeminde duymak mümkündür. Teşkilatın lideri iyi, ancak etrafındakiler yetersiz veya kötü. Böyle bir değerlendirilmeye zemin hazırlamak liderin kusurudur. Teşkilatın zayıflamasının ve başarısızlığının temel göstergesidir.
Ulvî amaç ve hedefler peşinde olduğunu söyleyen liderlerin inandırıcılığının göstergelerinden biri “etraf” olduğuna göre başarı için dikkatli olmak burada başlar. Teşkilatın amaç, ilke ve hedeflerini şahsında, yaşayışında ve söylemlerinde yansıtamayanların “etraf”ı oluşturması teşkilata ve başarıya darbedir.” demiş ve “ufuk açıcı olan liderliğin ehemmiyeti “etraf”ın tespitiyle başlar. Dilimizdeki “şeyh uçmaz müritler uçurur” misali “etraf” liderlikte önemli yer tutar. “Etraf” liderliği başarıya ulaştırabileceği gibi “hedefler”den saptırıcı da olabilir. Dolayısıyla “lider”lik “etraf”taki sızmaların engellenmesiyle belirginleşir. Çünkü lider teşkilatın görüntüsünü yansıtan “etraf”ını iyi belirleyemezse teşkilat “entrikacı”lar tarafından kolayca dönüştürülür.
Teşkilat uşaklar marifetiyle amaçlarından ve hedeflerinden uzaklaştırılır. Lider ve teşkilat adeta “kurbağa” gibi haşlanır.
Burada haşlanan kurbağa misalini anlatmakta etmekte fayda vardır. Malumunuzdur ki, kurbağa doğrudan doğruya kaynar suya atılırsa tepki gösterir ve kazandan kendini dışarıya atmağa çalışır. Genel olarak bu durumda kurbağa başarılı olur ve kurtulur.
Eğer kurbağa normal sıcaklıktaki suyun içine atılır ve su yavaş yavaş ısıtılırsa başarısızlık mukadder olur. Bu durumda kurbağa yavaş yavaş haşlanır ve ölür.
İşte başarılı organizasyonların muhalifleri genelde “etraf”ı kullanarak teşkilatları yok cihetine gider. Böylece kendi karanlık düzenlerini ortadan kaldırabilecek muhalif teşkilatları uşakları vasıtasıyla içten çökertmiş olur.
Özellikle karanlık ve gizli güç odakları adamlarını muhalif teşkilatlara yerleştirerek ve onları lider için “etraf” haline getirerek teşkilatları var eden ilkeleri ve hedefleri anlamsız, yaşanmaz ve savunulmaz hale getirmeye çalışırlar.”
Bunu fark edemeyen liderler kendi elleriyle teşkilatlarını kurbağa misali yok ederler.
Aradan yirmi yıl geçti. Değişen bir şey yok.
Günümüzün Türkiye’sinde hemen hemen her alanda olduğu gibi “liderlik” konusunda da kısır bir vasat oluşmuştur.
Mevcut durumu tahlil ettiğimizde karşımıza bir kaç sebep ortaya çıkar. Bunlardan birisi ve en önemlisi topluma yol gösterme konumunda olmaları gereken muhalif insanların, bir başka deyişle muhalefetin liderlik vasıflarından mahrum oluşu ve teşkilatlarının yabancıların uşakları tarafından dönüştürülmesinin farkında olmamalarıdır.
Ya iktidar cephesinde durum nedir?
Gördüğümüz manzara şudur.
İktidar cephesi daha kötü durumdadır. Bu durum göreve getirilenlerden hemen anlaşılıyor
İktidar cephesinin her kademesinde ve bürokraside kifayetsizler “etraf”ı sarmış, kendilerine birkaç görev tahsis ederek güven, itimat kaybına yol açmış durumda.
Bizden hatırlatması.
İktidardaki bu “etraf” liderliğe ve ülkemize zarar verir hale geldi.
Liderlik kaliteli “etraf”ı ihya etmesi gerektirir. Mıntıkayı kifayetsiz “etraf”tan kurtarması icab eder.
Bu başarılmazsa kayıp mukadder olur.
Temennimiz ülkemizin kaybetmemesi, liderlik edenlerin “etraf”ı oligarşik yapıdan çıkarması yönündedir.
İnanıyorum ki, Türkiye bütün mazlum coğrafyaların “kalbi ve beyni” durumundadır.
Kalp ve beyin sülük gibi olan “etraf”tan korunmalıdır.
Yıllar öncesinin merhum Muhsin başkanla yaşanmış bir “hatıra” hatırlatma yapmamızı gerektirdi.
Bizden hatırlatma.
Gayret bizden Tevfik Allah’tandır.
Selam ve Sabırla…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?