28 Şubat: Feryadın ve Zulmün Tavan Yaptığı Gün
Veysi ERKEN
Zulmü ve zalimi unutturma. Unutursan tekrar zulme uğrarsın. Zira unutmak pusudur.
12 Eylül 1980 günü Siyonist haçlı zihniyetinin zalimleri çocuklarımız başardı diye haykırıyorlardı.
Sevinç çığlıkları yükseliyordu tapınakçılardan ve uşaklarından.
Yüz binlerce masumun kanına girilecekti bir daha.
Ve yüz binlerce mağduriyet ve mazlumiyet yaşatıldı insanımıza Eylül fırtınasında, Kenan tufanında.
Yetmedi.
Tiranlar, tapınakçılar, haçlılar bir daha piyonlarını, uşaklarını, kölelerini ve maşalarını devreye soktu.
Bu sefer darbenin “post”u yapılıyordu “hostl”ar tarafından.
Tarih 28 Şubat 1997 yılını gösteriyordu.
“Host”lar bunun bin yıl süreceğini söylüyordu.
Evet.
Siyonist haçlı zihniyetinin piyonları, uşakları ve tapınakçıları topyekûn savaştan bahsediyordu evlerinde, yurtlarında, mekânlarında, köşelerinde ve dahi manşetlerinde.
Kısaca her yerde.
Evet, hostlar marifetiyle değerlerimize, dinimize ve yaşayışımıza bir kere daha topyekûn savaş açılmıştı.
Destekçileri belliydi.
Beceremiyorlarsa çekilsinler diye haykırıyorlardı Siyonist haçlı zihniyetinin Müslüman görünümlü uşakları.
Değerlerimiz, duygularımız ve hayatımız yıkıldı, yakıldı.
İslam’ı gönüllerden silme ve yok etme projesiydi 28 Şubat.
Planlayıcıları arasında “furuat”çılarla “teferruat”çılar vardı.
Millet bu iblisleri Müslüman zannediyordu.
Meğerse içimizdeki yılanlar, çıyanlar ve haşhaşilermiş.
Bilindiği üzere yapmak zor, yıkmak kolay.
Her şeyimizi yıkmaya çalıştılar.
Bir daha yıktılar duygularımızı uşaklar, piyonlar ve hostlar. Onulmaz yaralar açtılar duygularımızda, heyecanımızda ve ahlakımızda.
İ’layı Kelimetullah’ın anlamını unutturdular.
Artık uzatılabilecek dalımız bırakılmadı adeta. Uzanabileceğimiz “dallar” da meğerse çürükmüş.
Benzer mağduriyetler ve mazlumiyetler bir kere daha yaşatıldı aziz milletimize. On yılda bir Milleti perişan etmeye yeminlilerdi haçlının piyonları.
Yıllar geçti. 25 yıl geçti.
Darbecilerden hesap sorulmadı. Mağduriyetler giderilmedi. İnsanımızın duygu, düşünce ve heyecanı tamir edilemedi.
Darbeciler ve uzantıları idam cezalarına çarpıtılmadılar. Bugünlerde seslerini daha fazla yükseltmeye başladılar yeniden.
Tahribatlarını sürdürüyorlar bütün müesseselerde.
Aile çökertildi.
Felaket büyüyor.
Adeta unutuldu 28 Şubatlar.
Hâlbuki unutmak pusuydu.
Bu gerçeklik asla gözden ırak tutulmamalı.
Tutulduğu için 27 Nisanlar, 15 Temmuzlar devreye sokuldu.
Mağdurlar ve mazlumlar unutuldu bir köşede. Bir kısmı yusufiyelerde terk edildi. Güven, itimat ve heyecan yerle yeksan oldu devamında.
Kalıcı hasar oluştu milletin vicdanında, ahlakında, huyunda ve hissiyatında.
En acısı mağdurların bir kısmı darbecilere benzedi. Zalimlerin fiillerini benimsedi, onlar gibi olmaya başladı.
Adeta “ben artık o değilim” demeye başladı. Dünü unuttu, tanınmaz hale dönüştü.
Kuzuların sessizliğine büründüler dünün mağdurları. Muktedir olduklarını zannetmeye başladı dünün mağdurları.
Unutmanın pusu olduğunu unuttular.
Unutmanın sonucu aynı Siyonist haçlı takımı 15 Temmuzda gösterdi vahşi ve kanlı yüzünü.
Haydutlar bomba yağdırdı milletimizin tepesine.
Siyonist haçlı zihniyetinin 28 Şubatçı piyonları bu sefer fetö ve Müslüman kılığıyla tepemize binmeye çalıştı. Daha sistemli bir şeklide çöktüler bütün değerlerimize.
İslami anlamda imanımızı çaldılar, varlıklarımızı talan ettiler şeytanlar.
Değerlerimizi, inancımızı ve topyekûn İslami hayatı filmiyle, dizisiyle, gazetesiyle, radyosuyla ve diğer araçlarıyla tahrip ettiler, ediyorlar.
Kızlarımıza, kadınlarımıza ve evladımıza musallat oldular, oluyorlar.
Ve hala unutulmuşluk, hafıza kaybı.
Bugün 28 Şubat. 25 yıl geçti.
Şimdi unutmayı unutma zamanı. Mazlum ve mağdurları hatırlama ve hatırlatma zamanı.
Postundan, hotsundan, moderninden veya fetösünden hesap sorma zamanıdır demiyorum, zaman geçiyor.
Evet, bütün darbecilerin ve uşakların beli kırılma zamanı. Darbecileri inlerinden çıkarma ve teşhir zamanı.
Tecavüzcüsünden, katiline, darbecisinden bombacısına kadar bütün hainlerden hesap sorma zamanı.
Bütün etkili, yetkili ve vekiline sesleniyorum.
Bugün 28 Şubat.
Mazlumlar hatırlanmalı, mazlumiyetlerin hesabı sorulmalıdır. Hesap sorulmazsa iblisler milletin tepesine tekrar tekrar çökmeye çalışacaklardır.
Bu böyle biline.
Katillerden, ırz düşmanlarından, tecavüzcüden ve darbeciden bireyler hesap sorabilmelidir.
Bilindiği üzere gerçek anlamdaki hukukta bireylere karşı işlenen suçlarda devletin suçluyu affetme yetkisi yoktur ve olamaz.
Bireyin kendisi affeder veya suçlunun cezasını çekmesini ister.
Biz fertler olarak bizi mağdur eden bütün Siyonist haçlı zihniyetinin uşakları olan darbecilerin cezalandırılmasını istiyoruz.
28 Şubat 1997’de namlusunu millete çeviren tanka nasıl selam durmadıysak bugünde durmuyoruz, durmayacağız biiznillah ve darbecilerin cezalandırılmasını aynı duygu ve heyecanla talep edeceğiz.
Darbeciler yaptıklarının bedelini ödemelidirler. Bu dünyada ve ukbada.
Bedenleriyle mallarıyla.
İdam gündeme getirilmeli ve hainler hesabını vermeli.
Unutulmamalıdır ki, bugün 28 Şubat.
Bugün her türlü darbeciden hesap sorma günü olmalı.
İster post, ister host olsun. Görünümü ne olursa olsun.
Selam ve Sabırla… 28.02.2022
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?