12 Aralık 2023 Salı

Konformist ve Kariyerist Nesil

 Konformist ve Kariyerist Nesil

Veysi ERKEN Dr.

Maalesef insanımız tefekkür ve lisan kullanımı açısından “soykırım”a uğratılmıştır. Kullandığı kelimelerin anlamını bilmeden yaşayışının bir parçası haline getirip savruluyor.

“Konfor” ve “Kariyer” bu kelimelerden ikisidir.

“Kariyer” yapıyorum ve “konfor”umu bozmam, bozulmasını istemem ifadelerini çok duymuşuzdur.

Konformist ve Kariyerist kelimeleri şu şekilde ifade edilir “uymacı, rahatına düşkün, uyumlu” anlamlarına karşılık gelen konformist kelimesi de sorgulamaksızın kabul eden, itaat eden, boyun eğen, uyan, problem sevmeyen anlamında kullanılmaktadır

Kariyerizm, bireylerin, iş performansı dışında bireysel ilişkilerini kendi çıkarları doğrultusunda kullanarak kariyer yapmak amacı gütmeleri şeklinde tanımlanabilmektedir.https://atif.sobiad.com/index.jsp?modul=makale detay&Alan=sosyal&Id=AXDTqrDHyZgeuuwfWEXk.

Evet.

İnsanımızın ekseriyeti sorgulamadan her şeyi kabul eden, iş performansı dışında meslek sahibi olayım derken bütün “değer”lerini kaybetmeyi göze alan yapıya dönüşmüş, dönüştürülmüştür.

Merhum Ömer Seyfettin’in “Zeytin Ekmek” hikâyesini okuyanlar “konfor”un bizi neye sürükleyebileceğini daha iyi kavrar. Yetmezse merhume Ayşe Şasa’ın “Delilik Ülkesinden Notlar.”  İsimli kitabını okusun.

Ayşe Şasa “Delilik Ülkesi”nde yaşadığı hezeyanları not etmiş ve bunları ibret olsun diye anlatmış.

Bu hezeyanları her gencimiz ve insanımız yaşayabilir.

Esasında pek çoğu yaşıyor.

Zira insanımızı eğitme ve yetiştirme tarzımız bu.

Konformist ve Kariyerist bir felsefe ile yetiştirilen gençlikten her türlü hezeyan ve ahlaksızlık beklenebilir.

Mânâdan ve Allah’tan kopuk bir hayat’a sürüklenebilir.

İşte merhume Ayşe Şasa’nın düşürüldüğü hayat bu.

Hayatı savrulmuş ama arayışı bitmemiş, ömrünün sonuna doğru özüne dönmüş. Merhume Ayşe Şasa şöyle anlatır hayatını ve savruluşunu.

“Yahudi dadıların merhametine muhtaç halde geçen bir çocukluk, köklerinden koparılmış bir eğitim süreciyle eşgüdümlü umarsız bir yabancılaştırılmışlık, gerçek muhatabını bulamayan bir ilk gençlik dönemi, ardından yanlış bir evlilik ve tüm bunlarla atbaşı giden sınırsız sıkıntılı bir zihin hayatı… Ardından, delilik ülkesini ziyaret… Dışarıdan bakışta, sizi delilik ülkesine götüren güzergâh bu minvalde seyrediyor. Sahiden bu yol üzerinden mi gidiliyor delilik ülkesine? Ne tür bir dünya var bu diyarın ardında?” diye özetliyor yetiştiriliş tarzını ve arayışını.

Günümüzün Türkiye’sinde Ayşe Şasa gibi binlerce, milyonlarca dil-figâr vardır.  Kültürlerinden ve Allah’tan koptukça alkışlanan dil-figârlar. Ayşe Şasa’nın anlatımıyla Kemal Tahir “ şunu bilmiş ol ki, bu ülkede maskaralık yaptığın sürece herkes sana alkış tutar. Ciddi bir şey yapmaya kalkışırsan da kimse ilgilenmez. Yüzüne bakmaz. Bunu baştan böyle bil.” gerçeğini aktarmış kendisine.

Ayşe Şasa bir dönem alkışlanmış. Alkışlanan Şasa “Delilik Ülkesi”ne uğramış ve okuduğu bir kitapla yolunu bulmuş. Hidayete ermiş.

Ayşe Şasa “beni şizofreniye iten, modern Batının sığ, hastalıklı, perişan döküntüleri…

Hayatımı programlayanlar, beni baştan bir eksene endekslemişler... Hayatımı programlayanlar… Ebeveynim, benim neslimin eğitimcileri, eğitim siyasetinin mimarları…”dır beni delilik ülkesine yolcu edenlerdir diyor.

Evet,

Maalesef Ayşe Şasa’nın dediği gibi bizi delilik ülkesine yolcu “konformist” ve “kariyerist” zemine çeken ve bizi biz olmaktan çıkarıp değersizleştiren ebeveynlerimiz, eğitimcilerimiz ve eğitim siyasetinin mimarlarıdır. İ’lay-ı Kelimetullah için nizam-ı âlemi kurabilelim.

Selam ve Sabırla… 12.12.2023

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?