"9 Aralık Uygur Soykırımı Günü"
Veysi ERKEN Dr.
“9 Aralık Uygur Soykırımı Günü”nde Doğu Türkistan Meselesinin Hukukî Temelleri başlıklı toplantıya katıldım.
Doğu Türkistan’daki soykırım, şiddet, vahşet ve işgal ilk olarak hukuki boyutuyla gündeme getirildiği ifade edildi.
Türkistan’daki soykırımı unutturmamak için önemli bir faaliyet.
Soykırımları unutmamak ve unutturmamak gerekir.
Bu İslami ve insani olmanın gereğidir.
Unutulmamalıdır ki, “unutmak pusudur” ve yok oluştur.
9 Aralık 2021’de İngiltere’de bir mahkeme Uygur Türkleri”nin Çin yönetimi tarafından “soykırım”a tabi tutulduğunu kabul etmiş ve Çin yönetiminin yargılanmasını talep etmiştir.
Bu karar ve tanıma Türkistan’da mezalime ve soykırıma maruz kalan Türkler için bir referans olmuştur.
Bu vesile ile 9 Aralık “Uygur Soykırımı Günü” olarak kabul edilmiştir.
Artık uluslar arası hukuk(!) ve insan hakları bağlamında mücadele daha kolay olacaktır inşallah.
Toplantıda önemli hukuki bilgiler aktarıldı.
Erkin Ekrem Bey “Çin Anayasasında Doğu Türkistan” bağlamında Çin Yönetiminin kendi kanunlarına bile uymadığını, tanımadığını ve soykırımı mesleki ve dil eğitimi aıdı altında toplama kamplarında gerçekleştirdiğini örnekleriyle izah etti. Bu anlamda hem devletler hem de ferdi olarak hukuk çerçevesinde Çin yönetimine davalar açılmasının yöntemlerini ortaya koydu.
Acı hem de çok acı bir durum. Vahşet ve soykırım feryatları Dünyanın her yerine ulaşmış, ama kulaklar ve gönüller sağır, diller lâl olmuş. İnşallah “Uygur Soykırım Günü”nün kabulüyle sağırlaşan dünya Çini mahkûm eder ve Türkistanlılar hürriyetlerine kavuşur.
Av. Faruk Keleştimur Bey “Uluslararası Hukuk Perspektifinde Doğu Türkistan Meselesi ve Soykırımın Hukuki Temeli” başlıklı tebliği ile hepimize önemli bir ufuk açtı. Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komitesi ve diğer uluslar arası platformlarda soykırım konusunun nasıl gündeme taşındığını, yüz avukatla birlikte nasıl mücadele edildiğini ve edilmesini izah etti. Ankara 2. Nolu Baronun mücadelesini ve buna katkı sağlayan herkesi tebrik ediyorum. Keşke bütün Barolarımız ve hukukçularımız bu konuyu sahiplense.
Maalesef Barolarımızı yönetenlerin ekseriyetini zihni ve gönlü işgal edilmişler oluşturmaktadır. Bu da Türkiye için ayrı bir acı.
Tebliğ sunanlardan Ahmet Demirci Bey “Uygur Soykırımına Dünya ve Türk Dünyasının Bakışı”nı anlatmaya ve izah etmeye çalıştı.
Ahmet Beyin tebliğinden bir kere daha şunu anlamış durumdayız. Dünya bilhassa dünyayı yöneten Siyonist haçlı zihniyeti soykırımlara ve vahşete kör ve sağır. Bilhassa Müslüman ve Türk coğrafyalarındaki soykırım, şiddet, vahşet ve katliama kör, sağır ve dilsiz. Türk dünyası da güçsüz ve bir nevi Siyonist haçlı zihniyetinin vahşetlerine karşı sessiz.
Toplantıda sunulan tebliğler gerçekten faydalı ve bilgilendirici olmuştur. Temennimiz tebliğlerin en kısa zamanda Türkistan’daki soykırımın bitirilmesine katkısı olur diye her yere ve herkese ulaştırılması ve mücadelede kullanılmasıdır.
Hani derler ya “Bir elin nesi var, iki elin sesi var”
Artık bu soykırımın durdurulması ve Çin mezaliminin mahkûm edilmesi için sesimizin daha gür çıkması gerekir.
Yoksa bu sessizlik Türk-İslam ve Mazlum coğrafyalarını yok olmasına sebep olacaktır.
Zira hepimiz biliyoruz ki, bugünkü yapısı ve karar alıcılarıyla birLEŞmiş mİLLETLER vardır ve LEŞ’ten bir hayır gelmez.
Hani çocuk babasına sormuş ya.
Baba; “Birleşmiş Milletler ne işe yarar, ne yapar?
Baba cevap vermiş. Oğlum. Birleşmiş milletler Evleri, Apartmanları, yolları, köprüleri ve her yeri ÇADIR’A çevirir.”
Hâsılı kelam.
Çok gecikmemizle birlikte Türkistan’a, Uygur kardeşlerimize, Gazze’ye ve bütün dünyanın mazlumlarına sahip çıkma ve birleşmiş milletleri LEŞ olmaktan çıkarma vaktidir.
Evet.
“Bir dakika” ve “Dünya Beşten büyüktür” demenin, Türkistan’ın azadlığını, müstakilliğini ve hürriyetini sağlama vaktidir.
Allah Cihad eden herkesin yâr ve yardımcısı olsun.
Bugün İnsan Hakları günü imiş.
İnanan ve Müslüman için her gün insan hakları günüdür. İnşallah bu şuurda olur ve insanların haklarını yaşayabildiği, adaleti tesis eden nizamı Âlemi kurarız.
Bilindiği üzere inanan insan için hayat ve ölüm Allah içindir. Ayetlerde; De ki: “Şüphesiz rabbim beni doğru yola, sapasağlam bir dine, Allah’ı bir bilen İbrâhim’in dinine iletti.” O, ortak koşanlardan değildi. De ki: “Benim namazım, (her türlü) ibadetim, hayatım ve ölümüm, hepsi âlemlerin rabbi olan Allah içindir. O’nun ortağı yoktur. Bana sadece bu emrolundu ve ben (hak dine) teslim olanların ilkiyim.” De ki: “Allah her şeyin rabbi iken ben O’ndan başka bir rab mi arayacağım?” Herkesin yaptığının sonucu kendisine aittir. Hiçbir suçlu başkasının suçunu yüklenmez. Sonunda dönüşünüz rabbinizedir ve O, hakkında anlaşmazlığa düştüğünüz gerçeği size haber verecektir. Sizi yeryüzünün halifeleri kılan, size verdiği şeylerde sizi denemek için kiminizi kiminizden derecelerle üstün kılan O’dur. Şüphesiz rabbinin cezası çok çabuktur; yine O’nun bağışlaması ve rahmeti boldur. En’âm 161-165”
Selam ve Sabırla… 10.12.2023
Not: Düzenleyici Kuruluşlar; Kamu-Sen, Uygur Akademisi Vakfı, Doğu Türkistan Araştırmaları Vakfı, Dünya Uygur Kurultayı Vakfı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?