15 Ekim 2025 Çarşamba

Kâfirlerin Dini

Kâfirlerin Dini

Veysi ERKEN Dr.

Sohbet esnasında orada bulunanlardan biri lafazanlık ederek “kâfir” kelimesini kullanma diye kaba bir ifade kullandı.

Bunun üzerine Kur’an-ı Kerimi bilip bilmediğini sordum.

Ve.

“De ki: "Ey Kâfirler!"  "Ben sizin kulluk ettiklerinize kulluk etmem."  "Siz de benim kulluk ettiğime kulluk edecek değilsiniz." "Ben sizin kulluk ettiklerinize kulluk edecek değilim." "Siz de benim kulluk ettiğime kulluk edecek değilsiniz." "Sizin dininiz size, benim dinim de banadır."  Kâfirûn, 1-6” süresini okuyarak anlamını sordum.

Tabii ki en hafif tabiriyle zır zır cahil olduğundan cevap veremedi ve kalkıp gitti.

Evet.

“Kuşkusuz Allah katında din İslâm’dır. Kitap verilenler, ancak kendilerine ilim geldikten sonradır ki, aralarındaki hak tanımazlık yüzünden ayrılığa düştüler. Allah’ın âyetlerini inkâr edenler bilmelidirler ki Allah’ın hesabı çok çabuktur. Âl-i İmrân-19” Ayet şu şekilde tefsir edilmektedir. “İslâmî anlayışa göre din, kısaca kişinin yaratılış amacına uygun bir hayat sürebilmesi ve bu amacı belirli bir disiplin içinde gerçekleştirebilmesi için kendisine yol gösteren kurallar bütününü ifade eder.

Din bir tarafın kutsal buyruk ve egemenliğine diğer tarafın uyum ve bağlılığına dayalı ilişkileri düzenleyen bir kurum olmakla beraber, bu âyet-i kerîmeden, Kur’an’a göre Allah katında dinin ve dindarlığın değer taşımasının iradî bir teslimiyet üzerine kurulu olması şartına bağlı olduğu anlaşılmaktadır. Bir başka anlatımla İslâmî telakkiye göre din, akıl sahiplerini kendi istek ve iradeleriyle hayra ve mutluluğa yönlendiren bir kurum, beşerin kendi seçimine dayalı fiillerini düzenleyen ilâhî bir kanundur.

Kur’an-ı Kerîm’de İslâm kelimesinin geçtiği ilk yer bu âyettir. İslâm’ın sözlük anlamı, “bağlanmak, itaat etmek, teslim olmak, esenlik ve barış içinde olmak”tır.

Terim olarak İslâm “Hz. Muhammed’in din adına bildirdiklerinin tamamını bütün varlığıyla benimsemek ve bunu ortaya koyan bir teslimiyet içinde olmak” demektir. Hz. Peygamber’in getirdiği hak dinin adı da İslâm’dır. https://kuran.diyanet.gov.tr/tefsir/%C3%82l-i%20%C4%B0mr%C3%A2n-suresi/312/19-ayet-tefsiri

İslam dininin tanımından da anlaşılacağı üzere “kâfir”ler ve gerçeğin üstünü örtenler vardır.

Râgıb el-İsfahânî İslâm’ı, “kalpteki inancı dille ifade edip fiillerle gereğini yerine getirmek suretiyle Allah’a takdir ve hükmettiği her hususta boyun eğip teslimiyet göstermek” şeklinde tarif etmiş” https://islamansiklopedisi.org.tr/islam

Vahye ve sünnete mugayir söz ve fiiller küfür dairesindedir.

“İslâm âlimleri küfrü meydana geliş şekli ve sebepleri açısından dörde ayırmışlardır. 1. Küfr-i inkârî. Allah’ı, peygamberleri ve onların Allah’tan alıp getirdikleri esasları kişinin kalbiyle tasdik, diliyle ikrar etmemesidir.

2. Küfr-i cuhûd. Kişinin bildiği halde iman etmemesi, inkârı tercih etmesidir.

3. Küfr-i inâdî. Kişinin kalben Allah’ı bilip bazan diliyle de ikrar ettiği halde haset, şöhret ve makam düşkünlüğü, kavmiyetçilik gibi sebeplerle İslâm’ı bir din olarak kabullenmemesidir.

4. Küfr-i nifâk. Kişinin inanılması gereken hususları diliyle ikrar ettiği halde kalben tasdik etmemesidir. https://islamansiklopedisi.org.tr/kufur

Evet.

Tefekkür tarzımızı, söylemlerimizi, eylemlerimizi ve davranışlarımızı vahiy zeminli belirlemek ve yaşamak mecburiyetindeyiz. Aksi takdirde “ bana göre dini”ne savrulur, İslam dairesinden çıkarız.

Kafirlerlere ilgili bazı ayetler.

“Dinî gerçekleri inkâr eden ve kâfir olarak ölenlere gelince, işte Allah’ın, meleklerin ve bütün insanların lâneti onların üzerinedir. Bakara-161”

“İnkârcılara: “Allah’ın indirdiğine uyun” dendiği zaman: “Hayır! Biz, atalarımızdan gördüğümüze uyarız” derler. Peki, ya ataları aklını kullanamayan ve doğru yolu bulamayan kimseler ise! Bakara-170”

“Allah’ın dâveti karşısındaki tavırları itibariyle kâfirlerin hâli, tıpkı çobanın çağrısını duyduğu halde, bu sözleri mânasız bir ses ve gürültü olarak algılayan sürünün durumuna benzer. Onlar sağır, dilsiz ve kördürler. Çünkü akıllarını kullanmazlar. Bakara-171”

“Ey iman edenler! Kendi din kardeşlerinizden başkasını dost ve sırdaş edinmeyin. Çünkü onlar size ellerinden gelen kötülüğü yapmaktan geri durmaz; her zaman sıkıntıya düşmenizi isterler. Baksanıza, size olan şiddetli öfkeleri ağızlarından taşıyor. Kalplerinde gizledikleri kin ve düşmanlık ise daha korkunçtur. Eğer aklınızı kullanıp gereğince davranırsanız, size âyetlerimizi kesin bir şekilde açıklamış bulunuyoruz. Âl-i İmrân-108”

Ey iman edenler! Eğer kâfirlere uyarsanız, sizi topuklarınızın üzerinde gerisin geri küfre döndürürler de, büsbütün hüsrana uğrar, eli boş dönersiniz. Âl-i İmrân-149

Selam ve Sabırla… 15.10.2025

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?