Tefrikaya Düşürmek İstiyorlar
Veysi ERKEN Dr.
Dünümüzü ve günümüzü incelediğimizde “tevhid” anlayışının birleştirici “aidiyet”çiliğin tefrikacı ve ayrıştırıcı olduğunu görürüz
Bu konunun anlaşılması babında Amin Maalouf’un kaleme aldığı “Ölümcül kimlikler” isimli kitabı da tavsiye edilir.
Maalouf, kitabında “kimlik”e dönüşen veya dönüştürülen “aidiyet”lerin “ölümcül” olabildiğini dile getirir.
Esasında “aidiyet” inkâr edilecek şey değildir. Bizim medeniyetimizde “aidiyet”in inkârı söz konusu değildir.
Birey veya gruplar birden fazla birkaç aidiyete sahip olabilirler. Önemli olan bu aidiyetleri kimliğe dönüştürüp başka aidiyetleri imha etme vasıtası haline getirmemedir.
Bilinen gerçek şudur ki, kimliğe dönüştürülen aidiyetler ölümcül olabilir ve bunu en çok Siyonist haçlı anlayışı kullanır.
Hamas’ın direnişi ve cihadı sayesinde sağlanan kısmi huzuru bozmak için Siyonistler Müslümanlar, mazlumlar ve insan olanlar arasında tefrikayı arttırmak için elemanlarını devreye sokmuş vaziyetteler.
Sumud filosundaki insanlara, direnişçilere kötü laf söyleyecek kadar alçak olanlar devreye sokulmuş ve tefrikaya düşürülme eylemleri başlatılmıştır.
Tapınak şövalyelerinin ve uzantılarının elemanlarını, kölelerini, politikalarını tespit edilip hayatımızdan çıkarabildiğimiz an tefrikayı ortadan kaldırıp, birliği sağlayabiliriz.
Bu lanetli tefrikacı zihniyet dün Hint kıtasında, insanları aidiyetlere bölmüş Babür, Selçuklu, Osmanlı devletlerinin sonunu hazırlamıştır.
O kadar uzağa gitmeye gerek olmasa gerektir. Bugün Afganistan, Türkistan, Sudan, Libya, Cezayir, Suriye, Türkiye vs. ülkelerde sahnelenen oyun aynıdır.
Kısaca İslam coğrafyasında aynı zihniyet tefrika ağlarını örmektedir
Yüz yıllar öncesi karanlık dehlizlerde oluşturulan tefrika bugün de aynı zihniyet tarafından devam ettirilmektedir. Dün Fransa ve İngiltere diyorduk. Bugün Fransa ve İngiltere’ye Amerika, Almanya, Rusya İtalya, kısaca bütün Siyonist haçlı ülkeleri ve içimizdeki uşakları eklemlenmiştir.
Bu melun zihniyet tefrika ağlarını İslam coğrafyasında taşeron örgütler, satılmış gazeteciler, kiralık bürokratlar, zihni iğfal edilmiş aydınlar (!), sanatçı kılıklı müptezeller, şeyh, cemaat önderi görünümlü aptallar vasıtasıyla gerçekleştirmektedir.
Maalesef İslam coğrafyasında tefrika zemini mümbitleşmiştir.
Türkiye bu tefrikayı ortadan kaldırma çabasında olduğu için hedef tahtasındadır.
Ülkemizi hedef tahtasına oturtanlar bir taraftan dostluk (!) ve barış (!)tan dem vururken maşalarını ve taşeronlarını piyasada bulundurmaktan geri durmamaktadır.
Felahımız ve birliğimiz mümkün mü?
Elbette mümkündür.
Felahımız “Allah’a dayanmak, Sa’ye sarılmak ve Hikmet’e ram olmak”la mümkündür.
Felahımız Siyonist haçlı zihniyetinin maşaları ve taşeronları marifetiyle oluşturdukları “tefrikacılık” zemini kurutmak ve “tevhid” anlayışını hâkim kılmakla mümkündür.
Kısaca yürekler “şahadet”te “tevhid”leştiğinde ve birleştiğinde “felah” başlamış olacak inşallah.
Kurtuluş Kur’an ve sünnet zemininde yaşamak ve şeytanın tuzağına düşüp ayrışmamaktır.
Merhum Akif;
“Girmeden tefrika bir millete düşman giremez
Toplu vurdukça yürekler onu top sindiremez” diyerek bize tevhidin yolunu göstermektedir.
Tevhid’e çağrımızı, tefrikaya düşmememizin gerekliliğini ve kurtuluş reçetesini Merhum Abdurrahim Karakoç’un mısralarıyla tekrarlayalım ve Siyonist haçlı zihniyetinin ayrıştırıcı politikalarını tarihin çöplüğüne atalım.
“BİRLEŞİN EY!.. YOLLARI KUR'AN DA BİRLEŞENLER.
BİRLEŞİN, İTİKATTA, İMANDA BİRLEŞENLER.
AYRILIK YAKIŞMIYOR, BÖLÜNMEK GÜNAH SİZE.
BİRLEŞİN EY!.. SECDE-İ RAHMAN'DA BİRLEŞENLER...
Selam ve Sabırla… 12.10.2025
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?