17 Mayıs 2009 Pazar

Katliam

“Din yıkılmadan, düşman yıkılmaz”

Elli yaşanı aştım. İnsanın kanını donduran böyle bir vahşeti duymadım Mardin’le ile ilgili. Adeta Akiflin

"...Ölüm indirmede gökler, ölü püskürtmede yer;
O ne müthiş tipidir: Savrulur enkazı beşer...
dizeleri yaşatılıyor.

Neden ve nasıl oluyor.

Böyle bir vahşet, cinayet ve katliam nasıl gerçekleştiriliyor.

Üç yaşındaki sabinin suçu ne?

Ya kadınlar?

Hiçbir şeyle izahı yok.

Ne gayrı Müslimlerin uydurdukları töre cinayetine sığar bu vahşet ne de teröre. Hele hele dine hiç sığmaz.

Cenabı Allah “Kim bir mümini kasten öldürürse, cezası, içinde ebedi kalacağı cehennemdir. Allah ona gazap etmiş, lânet etmiş ve onun için büyük bir azap hazırlamıştır. NİSÂ SÛRESİ-93” diye vazediyor kullarına. Secdedeki bir insanı katletmek ve cehennemi hak etmek için cinnet mi geçirilmiş, yoksa eroinle mi uyuşturulmuş katiller.

Kim bilir.

Olanı biteni izah etmek gerçekten zordur.

Ne dinle izah edebilirsiniz. Ne de batının sosyolojik analizleriyle.

Burada insanlık öldürülmüştür.

Gazze’deki, Bağdat’taki, Felluce’deki veya cenk kalesindeki gibi.

Çoluk çocuk katledilmiştir Bilge köyünde. İnsanlık katledilmiştir Mardin'in köyünde.

Cenabı Allah böyle buyuruyor. İşte delili:

“Kim haksız yere bir cana kıyarsa bütün insanları öldürmüş gibi olur. Kim de bir canı kurtarırsa bütün insanları kurtarmış gibi olur.” (Maide Sûresi, 32)

Bu katliamın bir tek izahı vardı. Dinin yıkılması.

Yorgun Yıllarda Nusret Çiçek adeta son olayı tasvir ediyor. İste o satırlar “ Araban’da insanlar sanki silah ve kan ile özdeşleşmişlerdi. İntikam kokuyordu sağımız solumuz. Toplumun içini kemiren bir sosyal hastalık, intikam almak! Yaşlı kadınlar mezara ramak kala kan davası peşinde, gitmeden kan akıtmak istiyorlardı.

‘Ah! Ah! Herkes kanını aldı, biz alamadık. Altmış sene önce gül gibi emmimi vurdular’

O küçük ilçe sanki bir Teksas. Kan fabrikası gibi. En çok adam öldüren yiğit. Alnından kurşunu yapıştırıp geri teslim olmak anlı şanlı…

Kaçmak, korkaklık! On dört yaşındaki çocuklar bile çevik atıcı. Hedef saptırmadan intikam almayı, bir aile onuru sayarlardı.

Bir slogan daha: ‘Din yıkılmadan, düşman yıkılmaz’ Beş vakit kıbleye dönenler, birden fazla hacca gidenler dahi içlerinde intikam ateşi yanınca bu sözü söylüyordu. ‘Din yıkılmadan düşman yıkılmazmış!’ İz takibine başladıklarında ne namaz, ne oruç. Kazandıkları hac sevapları da tatilde!

Bet beniz gitmiş, simsiyah bir çehre.

Kan, Kan, Kan.”

Evet…

Bilge mezrasında din yıkılmıştır. İslam hayattan çekilmiştir ve katliam için yüzler simsiyah, gözler kan çanağına dönmüştür.

Ne namazın hükmü ve Kur’an'ın emri bilinmiştir.

Anne karnındaki sabi onun için katledilmiştir. Onun için Bilge mezrası Gazze’ye çevrilmiştir.

Bu bize ders olacak mı?

Şuurlu bir İslam tedrisatı olacak mı?

Kürd'üyle, Türkmen’iyle, Alevi'siyle Sünni'siyle, doğulusuyla batılısıyla insanımızın gönlüne Allah’ın emirlerini işleyebilecek miyiz?

Katliamları durdurabilecek miyiz?

Kim bilir?

Selam ve Sabırla…