13 Haziran 2010 Pazar

Ashab-ı Sefine

Ashab-ı Sefine

Veysi ERKEN

Ashab-ı sefineyi dinledik. Namı diğer “Mavi Marmara” gemisinin “merhamet yüklü yolcuları”nı dinledik Ankara’da.

Mazlumder Genel merkezinin organize ettiği mazlum, mağdur ve iyi insanların gönüldaşlarının ve sivil toplum kuruluşları temsilcilerinin aylık toplantısına katıldık ve ashab-ı sefineyi dinledik, selamladık ve gazalarını tebcil ettik.

Gazanız mübarek muzafferiyetiniz daim olsun.

Gazilerin isimlerini ve konuşmalarını özetleyecek olsak sahifeler yetmez. Bir iki misalle yetineceğim.

İlk sözü Gazi Hanefi Sinan aldı ve “merhameti yüklemiş” geminin insanlarını tasvir etti. İhtiyacımız olanını gözler önüne serdi.

Evet, “merhamet yüklü” sefinenin içinde yer alanların bir tek gayesi vardı. Başta Gazze’de olmak üzere dünyada tevhidi, özgürlüğü ve barışı adaletle sağlamak idi. Zaten geminin yolcuları renkleriyle, farklı dil ve dinleriyle, giyim ve kuşamlarıyla bunu ortaya koyuyorlardı.

Siyasi ve ideolojik kaygılardan uzak bir kardeşlik paydası.

“Ortak Payda” İnsanlığın vicdanını adalet için taşımak.

Fakiri zengini, Hıristiyan’ı Müslüman’ı, Yahudi’si Ateisti, Türk’ü Kürd’ü, Boşnağı İngiliz’i, Başı açığı, örtülüsü kısaca “adalet” ve özgürlük” sevdalıları hep bir sefinede.

Kimisi şehid kimisi gazi oldu.

Siyonist katillerin karizmalarını çizmiş, efsanelerini ve yenilmezliklerini bitirmiş bir sefinenin yolcuları.

Evet, kendilerini “ashab-ı sefine” olarak nitelendiriyorlar.

Ashab-ı sefine “eşref-i mahlûkat” Siyonist katiller ve ortakları “esfel-i safilin mertebesindedir insanlığın gözünde.

Gemidekiler esfele direndiler, dua aldılar direndiler ve zafere erdiler. Siyonist efsane çözüldü. Çökmesi için Gazi Hanefi Sinan’ın tabiri ile dört damlaya ihtiyaç var.

1-Kan damlası

2-Mürekkep damlası

3-Ter damlası

4-Gözyaşı damlası

Evet, dört damla insanlığın kurtuluşuna vesile olacak inşallah.

Şehid ve gazilerin kanı, Müslüman âlimlerin mürekkebi, Adaleti arayanların katkı ve yardımları için terleri ve mustazafların( gücü yetmeyen, çocuk, kadın, ihtiyar vs.) gözyaşı.

Bu dört su damlası merhamete dönüşerek insanlığı katillerden temizleyecek inşallah.

Sadece bunları değil tesanütü(dayanışma, yardımlaşma) ve isarı (başkasını kendine tercih etme) öğrendik gazilerden.

Gazi Eyüp Gökhan Özekin iki anekdot anlattı yaşadıklarından.

Katiller sürüsü ashab-ı sefineyi esir aldıktan sonra ellerini kelepçelemiş ve üzerlerine su sıkmış. Donma derecesinde üşüyenler olmuş. İşte bunlardan biri Gazi Eyüp Gökhan.

Eyüp Gökhan sırtıma battaniye örtmeye çalışan biri olduğunu fark ettim. Arkama döndüğümde benim gibi elleri kelepçelenmiş genç bir arkadaşımızın dişleriyle taşıdığı battaniye ile sırtımı örtmeye çalıştığını gördüm.

İşte, Kur’an-ı Kerim’de belirtilen isar. Başkasını düşünme.

Bir kere daha gazanız mübarek zaferiniz daim olsun ey ashab-ı sefine.

Selam ve Sabırla…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?