Absürt Duruşlar ve Seçim
Veysi ERKEN
Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül, kadınların kılık kıyafetlerinden ötürü engellenmesinin absürt, saçma bir durum olduğunu ifade etmesinin üzerinden aylar geçti.
Seçim sathı mailindeki partiler bu ve benzer( örtü, özgürlük vs) konular üzerinde ne düşündüklerini anlamak ve çözüm önerilerini görmek babından 11 Nisan 20011 tarihine kadar seçimlerle ilgili yazı yazmamayı düşünüyordum.
Ama partiler görüşlerini ifade etmeye ve adaylarını netleştirmeye çalıştığına göre görüş belirtmek vacip oldu diye düşünüyorum.
Sayın Bahçeli’nin kriteri, ölçütü belli oldu. Ona göre çözüm “Nesrin Hanım Kriteri” bir başka ifade ile “aç kapa”. Bu ifadeden anlaşılıyor ki, MHP yasaklardan ve yasakçılardan yana bir tavır sergiliyor. Bu durumda MHP 2002 akıbetine hazır olsun.
MHP yasakçı olur da CHP geri mi duracak?
Ayıp olur.
Sabah kadınların örtüsüne karışanlara sana ne diye seslenen Kılıçdaroğlu kuşluk vaktinde çark ederek asla örtülü birisini aday göstermeyeceklerini söylemekte beis görmez. Bu yetmiyormuş gibi örtülü bayanların meclise giremeyeceklerini ilave eder.
CHP bu konuda mazurdur. Zira genlerinde yasakçılık ve despotizm vardır. Özgürlük CHP’nin lügatinde yok ve olmayacak. “Halka rağmen…” despotizminden asla vazgeçmeyecek. (Bana göre halk CHP zihniyetini mutlak anlamda tasfiye etmelidir ki, ülke rahatlasın)
Ya iktidar partisine ne demeli.
Bırakın örtülülere sahip çıkmasını beklemek vakt-i iktidarlarında örtülü doktorlar (dr. Zeliha Asiltürk) açığa alınmakta, YGS’de başörtülü öğrenciler mobbinge maruz kalmakta. İktidar partisinin sayın yetkilileri “konjöktör hazretlerine (konjöktör ne menem şey ise)sığınarak zulmü ve zalimleri “ak”lamaktan geri durmamaktadır.
Böylece Sayın Abdullah Gül’ün ifade ettiği absürtlük bütün hızı ağırlığı ve zalimliği ile devam etmekte.
İslam’la barışık olmayan ve İslam’ı yaşamayanların despotluğunu ve absürtlüğünü anlarım da bazı şeyleri çözmekte zorlanıyorum.
Listelerin teslimine çok az bir zaman kala ilayı Kelimetullahı dillerinde pelesenk edenlerden bazılarının “âli menfaat” ve “Türkiye’nin içinden geçmekte olduğu kritik günler (!)” teraneleriyle (kritik günler asla ve kat’a bitmemektedir) adı büyüğe çıkmış partilerin kanatları altında kendilerine mazbata aramalarını anlayamıyorum.
Kendi kitlesine “hazırlanın” ve “adaylarınızı belirleyin” talimatı verenlerin gizli pazarlıklarını ve icraatlarını duydukça tiksiniyorum.
Siyaset bu kadar politikleşmemelidir.
Aziz dostlar biliyorsunuz ki, politika iki kelimeden oluşur. “Poli” ve “tika”. Poli çok, tika maske ve yüz demektir. Kısaca politika çok yüzlülüğü ifade eden bir kavramdır.
Ceylan derisinden imal edilmiş koltuklar ve mazbatalar insanı bu kadar politikleştirerek küçültmemeli ve absürtleşmemelidir.
Etrafımızda politikleşerek her şeylerinden taviz verenler var mı?
Bekleyip göreceyiz.
11 Nisan’a ne kaldı?
Umarım ki etrafımızda AKP’nin, CHP’nin ve MHP’nin “absürt”lüğünü benimsemiş bulunmamaktadır.
Selam ve Sabırla
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?