Çukurlaşma
Veysi ERKEN
Rahmetli Necip Fazıl seviyesizlerin
vaziyetini tarif ederken “alçak” dermiş.
Ona hakaret davası açan biri için mahkemede efendim o alçak değil çukurdur
demiş.
Bayrağımızı direkten indirtme
cüretini gösterenler de çukurlardır.
Esasında farklı bir konuyu ele alacaktım.
Çukurlar tarafından bayrak hadisesi olunca doğrusu nutkum tutuldu. Parmaklarım
tuşlara bir türlü basmadı.
Yazmak içimden gelmedi.
Bayrak indirme affedilecek, küçük
görülecek bir hadise değil. Yapanlar, yaptıranlar ve dahi göz yumanlar bunun bedelini
ödemelidirler.
Bedeli ne olursa olsun bu çukurluğun
bedeli ödetilmelidir.
En iyisi sizi merhum Arif Nihat Asya
hocamızın Bayrak şiiriyle baş başa bırakayım. Bayrak şiiri hissiyatımın
tercümanıdır.
Umarım ki, sizin de hissiyatınızın
tercümanıdır.
BAYRAK
Arif Nihat Asya
Ey mavi göklerin
beyaz ve kızıl süsü,
Kız kardeşimin gelinliği, şehidimin son örtüsü,
Işık ışık, dalga dalga bayrağım!
Senin destanını okudum, senin destanını yazacağım.
Sana benim gözümle bakmayanın
Mezarını kazacağım.
Seni selâmlamadan uçan kuşun
Yuvasını bozacağım.
Dalgalandığın yerde ne korku, ne keder...
Gölgende bana da, bana da yer ver.
Sabah olmasın, günler doğmasın ne çıkar:
Yurda ay yıldızının ışığı yeter.
Savaş bizi karlı dağlara götürdüğü gün
Kızıllığında ısındık;
Dağlardan çöllere düştüğümüz gün
Gölgene sığındık.
Ey şimdi süzgün, rüzgârlarda dalgalı;
Barışın güvercini, savaşın kartalı
Yüksek yerlerde açan çiçeğim.
Senin altında doğdum.
Senin dibinde öleceğim.
Tarihim, şerefim, şiirim, her şeyim:
Yeryüzünde yer beğen!
Nereye dikilmek istersen,
Söyle, seni oraya dikeyim!”
Kız kardeşimin gelinliği, şehidimin son örtüsü,
Işık ışık, dalga dalga bayrağım!
Senin destanını okudum, senin destanını yazacağım.
Sana benim gözümle bakmayanın
Mezarını kazacağım.
Seni selâmlamadan uçan kuşun
Yuvasını bozacağım.
Dalgalandığın yerde ne korku, ne keder...
Gölgende bana da, bana da yer ver.
Sabah olmasın, günler doğmasın ne çıkar:
Yurda ay yıldızının ışığı yeter.
Savaş bizi karlı dağlara götürdüğü gün
Kızıllığında ısındık;
Dağlardan çöllere düştüğümüz gün
Gölgene sığındık.
Ey şimdi süzgün, rüzgârlarda dalgalı;
Barışın güvercini, savaşın kartalı
Yüksek yerlerde açan çiçeğim.
Senin altında doğdum.
Senin dibinde öleceğim.
Tarihim, şerefim, şiirim, her şeyim:
Yeryüzünde yer beğen!
Nereye dikilmek istersen,
Söyle, seni oraya dikeyim!”
Evet, aziz gönüldaşlar. Bayrağımızın
dalgalandığı yerde korku da keder de olmayacak inşallah ve istediği yere onu
dikeceğiz.
Selam ve Sabırla.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?