30 Haziran 2014 Pazartesi

Siyaset Niçin Yapılır



Siyaset Niçin Yapılır

Veysi ERKEN

            Siyaset ne için yapılır sorusunun doğru cevabı halk için, millet için olduğu ifade edilir.
            Gerçekte böyle midir?
            Bana sorarsanız hayır derim.
            Rivayet üzere ülkemiz demokratik sosyal hukuk devletidir.
            Gerçek böyle olsaydı elbette ki, siyaset halk için yapılıyor denilebilirdi.
            Ülkemizde cari olan “denetimsiz” ve “halksız” yönetimin cazibeliğidir.
            Bilindiği üzere “demokratik sosyal hukuk” devletlerinde yasama, yürütme ve yargı denetimsiz değildir. Hesap verebilirlilik esastır.
            Ülkemizde ise bu üç alan da denetim dışıdır. Hâlbuki demokratik sosyal hukuk devletlerinde her alan kendi faaliyetlerinden dolayı denetlenir ve yaptıklarından sorumlu tutulur.
            Kısaca demokratik sosyal hukuk devletlerinde “bağımsız denetim” başta yürütme olmak üzere yasama ve yargı alanlarında karşımıza çıkar.
            Ülkemizde yasama, yürütme ve yargı da denetimsizliğin cazibesine kapıldığından siyaset insan için yapılmıyor.
            Bu durumu hukuk diye çıkarılan kanunlardan, kanunların uygulanmasından ve uygulayıcıların eylemlerinden anlayabiliyoruz.
            Üç alanda da bütün faaliyetler ve düzenlemeler halka rağmen gerçekleştiriliyor. Halkın talep ve beklentileri dikkate alınmıyor.
            Birkaç misalle halksız yapıyı şu şekilde izah edebiliriz. Mesela vergi adı altındaki düzenlemeler yapılırken hiçbir zaman halkın gelir yapısı ve alım gücü dikkate alınmaz. Halka sorulmaz, geçici çıkarılan vergiler bile “kepçeyle algı”ya dönüştürülür
            Bürokratik düzenlemelerde de halkın görüşü sorulmaz. Vekillerin, bürokrasinin maaşlarını, imkânlarını, lojmanlarını, makam araçlarını, örtülü ödeneklerini ve diğer sosyal tesislerini tahkim etmede halka hiç danışılmaz. Çünkü “halk” onlar için vardır. Kendileri halk için değillerdir.
            Kendini “la yüs’el” olarak gören bürokrasiye ve yargıya dokunulmaz. Ebedi memuriyet anlayışı asla sonlandırılmaya çalışılmaz.
            Sendikalar, kanunla kurulmuş odalar ve barolar denetlenmez ve hesap sorulmaz.
            Anlayacağınız üzere yasama, yürütme ve yargı alanları “halk”sız bir yönetim anlayışından yanadır. Siyaset ülkemde halk için yapılmaz.
            Bunun en yakın misali Numan Kurtulmuş beyin ifadesidir. Numan Bey BEDELLİ askerlik için “Milli Savunma Bakanlığımız bu konuyu bizim gibi siyasiler gibi takip ediyor. Bedelli askerlik ihtiyacının toplumda olduğu biliniyor ama bu konuda böyle bir çalışma şuanda yok.  http://timeturk.com/tr/2014/06/30/numan-kurtulmus-tan-bedelli-askerlik-aciklamasi.html#.U7Eeu7H3mp0
                Numan beyin bu ifadesi bile siyasetin “halksız” olduğunu göstermeye yeter. Araştırırsanız meclisteki partilerin yöneticilerinin kendileri ve yakınları ya kısa dönem askerlik yapmışlardır veya hiç yapmamışlardır. Durum bu minvalde olduğundan Numan Beyin bu ifadesiyle sayıları milyona yaklaşan bu mağdurların mazlumiyetine bigâne kalmak ancak “halksız” siyasetin göstergeci olur.
            Herkesin malumudur ki, bu konu 30 Mart seçimlerinden sonra çözüme kavuşturulacaktı.
            Yukarıda ifade ettiğim gidi ülkemde “halksız” ve “denetimsiz” bir yönetim anlayışı hâkim olduğundan bu konuyu hiçbir muhalefet zannedilen parti bile dile getirmiyor.
Merhum Fuzuli “Söylesem tesiri yok, sussam gönül razı değil” diyor da biz fuzuli olarak mı yazıyoruz? Sesimizi yükseltmeye çalışıyoruz. Denetimli günler olsun diye haykırıyoruz.
Toplumun talepleri, istekleri ve beklentileri öncelikli olsun istiyoruz.
Cumhurbaşkanlığı seçimi “halk”lı ve “denetim”li bir siyaset ve yönetim anlayışının başlangıcı ve başlatıcısı olabilecek mi?
Hiç sanmam.
Bekleyip göreceğiz.
Selam ve Sabırla. 30.06.2014

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?