Provokasyon
Veysi ERKEN
İktidar
erkini elinde bulunduranlar ne zaman ülkemizde “hak ve özgürlükler” bağlamında düzenleme yapmayı düşünmüşlerse “terör ve silah baron”ları hemen
piyonlarını devreye sokmuşlardır.
Piyonlar
vasıtasıyla merhum Özal’ın açılımı 33 erin şehid edilmesi ile durdurulmuş,
merhum Alparslan Türkeş’in “Türkler ne
kadar Türk ise Kürtler de o kadar Türk’tür, Kürtler ne kadar Kürt ise Türkler
de o kadar Kürt’tür” mealindeki anlayışı akamete uğratılmıştır.
Doksanlı
yıllarda oyunlaştırılan senaryo bugün de tekrar edilmektedir. Gezi, Aralık,
Kobani bahanesi, Validebağ senaryoları ceffelkalem sıralanabilir oyunlardır.
Baronların
piyonları muhtelif kılıklıdır. Son piyasaya sürülenler derviş kılıklılardır.
Bunların maskesi gezide düşmüş Validebağ'da yüzleri görünür olmuştur.
Son
olayları ve provokasyonları bu gözle incelemek, anlamak ve tedbir almak
durumundayız. Aksi takdirde “maşa”larla
uğraşılırken maşaları tutan eller görünmez ve senaryo oyunlaştırılarak devam
eder.
Bilinmelidir
ki, adı, sıfatı, görüşü ve yaklaşımı ne olursa olsun şiddeti körükleyen,
kutsayan, teşvik ede, başka ülkeleri “otorite”
kabul eden ve rol oynayan piyondur. Uşaklık mesabesindedir.
Ve
bilinmelidir ki, ülkemizde akan her damla kanın müsebbibi eller terör ve silah
baronlarının esiri ve uşağıdır.
Dolayısıyla
İslam’ı hayat tarzı olarak yaşamak isteyen hiçbir fert kanı kutsamaz. Şiddeti
ve haksızca yapılan katliamı reddeder. Gereğinin yapılmasını bekler.
İslam’la
Müslümanlaşmış fertler “haksızca bir
nefsin katledilmesini bütün insanlığın katli” olarak görür. Buna inanır.
Son
provokasyonlar artık bizi tefekküre yöneltmeli ve “felahın yolu”ndan ayırmamalıdır. Hak ve özgürlükler için “cesur yürek”lere ihtiyaç vardır.
Ülkemizi
ve insanımızı seven herkes “cesur yürek”
olmaya davetlidir.
Selam ve Sabırla 28.10.2014
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?