20 Ocak 2016 Çarşamba

Kısa Kısa Birkaç Konu



Kısa Kısa Birkaç Konu

Veysi ERKEN

Anayasayı Değiştirmeme Komisyonu

            Partiler tasarılarını açıklayacaklarına “Anayasa Komisyonu”na üye teklifinde bulundular.
            Aynı oyun 2011 seçimleri ve öncesinde de yapılmıştı. Bu komisyondan yeni bir metin çıkmaz. Yıllar, imkânlar ve fırsatlar heba edilmiş olacak.
            Tabii ki, bu konuda vebal iktidar partisinin olacak.
            Yol yakınken her parti kendi metnini “efkâr-ı umumiye”ye açıklamak zorundadır. Parti yönetimlerinin samimiyeti ancak bu şekilde ortaya çıkar.
            Bu gerçekleşir mi?
            Sanmam.
            Bunun için diyorum ki, anayasayı değiştirmeme komisyonu kuruldu.


            Rahmetli Özal’dan AK Parti dönemine

            Rahmetli Özal 83 seçimini özgürlükler üzerinde kurgulamıştı. O dönemi hatırlayanlar bilir.
            Evlenme işlemlerinden ehliyet alımına, Türk parasını koruma kanunundan yabancı para taşıma serbestîsine, okullaşmanın arttırılmasından üniversitelere özgürlük alanını genişletmeye kadar bir dizi değişikliği gerçekleştirmiş ve “özgürlükler Alanı”nı genişletmişti.
            Bu doğru bir adımdı ve insanımıza ferahlık sağlamıştı. Zira yıllarca insanımız “halka rağmen halk için” despotizminden çok çekmişti.
            Bu özgürlük anlayışı AK Partinin ilk dönemlerinde de devam ettirildi. Son zamanlarda ise devran değişti. Özgürlükler genişletileceğine daraltılmalar başladı. “Sınavsız üniversite” denileceğine “tıp, hukuk, mühendislikler vs” alanlarda engeller çoğaltıldı.
            Ulaşım vasıtalarını kullanmada kullanılan ehliyetlerin alımında zorlaştırmalar had safhaya çıkarıldı.
            Kısaca özgürlük alanı daraltılması çoğaldı. Partiler buna sessiz. Hepsi “lâl” kesilmiş.
            Özellikle Başbakan Sayın Ahmet Davutoğlu’na sesleniyorum. Akademisyen kimliğinizle özgürlük alanlarının daraltılmasına karşı çıkınız. Engelleyiniz. Etrafınızdaki danışmanlarınız ve bürokratik yapılanmanın elemanları sizleri yanıltmaktadır.
            Bu tuzağı bozunuz.
            Özgürlük sevdalısı olduğunuzu düşünüyorum.

Kamu Yönetimi Reformu Mümkün mü?

            Bürokrasi ile mümkün değil.
            Anayasa değişikliği nasıl yapılamayacaksa kamu reformunu bürokrasiye danışarak yapmak mümkün değildir.
            Kamu reformunu gerçekten isteyenlerin bunu bürokratlara değil, yönetimden etkilenenlerle yapması gerekir.
            Bilinmelidir ki, bürokrasi statüsünü ve statükosunu kaybetmek istemez. Bilakis tahkim etmek ister.
            Esnafa, işçiye, memura, tüccara, sanayiciye vs. sorunuz kamu yönetiminden memnun olan var mı?
            Bu soruya “evet” demek mümkün mü?
            Yıllardır hep aynı şarkı söylenir.
            Kamu yönetimini sadeleştireceğiz.
            Yönetim efendi değil, hizmetkâr olacak.
            Bu şarkı güzel.
            İcraat ortada yok.
            Bilinmelidir ki, bürokrasi bir İngiliz dizisi olan “emret bakanım”daki hanfri gibidir. İşleri yapmak değil, savsaklamaktır. Emret Bakanım dizisini seyretmenizi tavsiye ederim.
            Stratejik düşünen Sayın Başbakana duyurulur.

            Yüksek Öğretim Reformu

            Yükseköğretim reformu da olmaz. Bu konuyu ayrıca yazmaya gerek yok. Dün odalar, borsalar, barolar vs. kuruluşlarla ilgili nasıl bir işlem yapılmamışsa bugün de YÖK’le ilgili bir şeyin yapılacağını düşünmüyorum.
            Umarım ki, bütün yazdıklarımla ilgili yanılırım ve değişiklikler gerçekleşir. Sınavsız ve şartsız üniversite gerçekleşir.

4200 EK Gösterge Meselesi

            4200 Ek gösterge konusunu dile getirdim.
            İlgililer hariç herkes ilgi gösterdi.
            Mağduriyeti anladı.
            Vekiller ve sendikalar duyarsız kaldı.
            Üstelik sendikaların genel başkanları eğitimci.
            Bütün partilerin yöneticileri duruma vakıftır.
            Ancak herkes ilgililer sessiz.
            Sendikalar hak arayışını(!) devam ettiriyorlar.
            Partilerimiz adaleti(!) savunuyorlar.
            İşte hak arayışçıları(!) ve adaletin savunucuları(!)
            Selam ve Sabırla...
           

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?