Kısa Kısa Birkaç Konu
Veysi ERKEN
Anayasayı
Değiştirmeme Komisyonu
Partiler tasarılarını
açıklayacaklarına “Anayasa Komisyonu”na
üye teklifinde bulundular.
Aynı oyun 2011 seçimleri ve
öncesinde de yapılmıştı. Bu komisyondan yeni bir metin çıkmaz. Yıllar, imkânlar
ve fırsatlar heba edilmiş olacak.
Tabii ki, bu konuda vebal iktidar
partisinin olacak.
Yol yakınken her parti kendi metnini
“efkâr-ı umumiye”ye açıklamak
zorundadır. Parti yönetimlerinin samimiyeti ancak bu şekilde ortaya çıkar.
Bu gerçekleşir mi?
Sanmam.
Bunun için diyorum ki, anayasayı
değiştirmeme komisyonu kuruldu.
Rahmetli Özal’dan AK Parti dönemine
Rahmetli Özal 83 seçimini
özgürlükler üzerinde kurgulamıştı. O dönemi hatırlayanlar bilir.
Evlenme işlemlerinden ehliyet
alımına, Türk parasını koruma kanunundan yabancı para taşıma serbestîsine,
okullaşmanın arttırılmasından üniversitelere özgürlük alanını genişletmeye
kadar bir dizi değişikliği gerçekleştirmiş ve “özgürlükler Alanı”nı genişletmişti.
Bu doğru bir adımdı ve insanımıza
ferahlık sağlamıştı. Zira yıllarca insanımız “halka rağmen halk için” despotizminden çok çekmişti.
Bu özgürlük anlayışı AK Partinin ilk
dönemlerinde de devam ettirildi. Son zamanlarda ise devran değişti. Özgürlükler
genişletileceğine daraltılmalar başladı. “Sınavsız
üniversite” denileceğine “tıp,
hukuk, mühendislikler vs” alanlarda engeller çoğaltıldı.
Ulaşım vasıtalarını kullanmada
kullanılan ehliyetlerin alımında zorlaştırmalar had safhaya çıkarıldı.
Kısaca özgürlük alanı daraltılması
çoğaldı. Partiler buna sessiz. Hepsi “lâl” kesilmiş.
Özellikle Başbakan Sayın Ahmet
Davutoğlu’na sesleniyorum. Akademisyen kimliğinizle özgürlük alanlarının
daraltılmasına karşı çıkınız. Engelleyiniz. Etrafınızdaki danışmanlarınız ve
bürokratik yapılanmanın elemanları sizleri yanıltmaktadır.
Bu tuzağı bozunuz.
Özgürlük sevdalısı olduğunuzu
düşünüyorum.
Kamu
Yönetimi Reformu Mümkün mü?
Bürokrasi ile mümkün değil.
Anayasa değişikliği nasıl
yapılamayacaksa kamu reformunu bürokrasiye danışarak yapmak mümkün değildir.
Kamu reformunu gerçekten
isteyenlerin bunu bürokratlara değil, yönetimden etkilenenlerle yapması
gerekir.
Bilinmelidir ki, bürokrasi statüsünü
ve statükosunu kaybetmek istemez. Bilakis tahkim etmek ister.
Esnafa, işçiye, memura, tüccara,
sanayiciye vs. sorunuz kamu yönetiminden memnun olan var mı?
Bu soruya “evet” demek mümkün mü?
Yıllardır hep aynı şarkı söylenir.
Kamu yönetimini sadeleştireceğiz.
Yönetim efendi değil, hizmetkâr
olacak.
Bu şarkı güzel.
İcraat ortada yok.
Bilinmelidir ki, bürokrasi bir İngiliz
dizisi olan “emret bakanım”daki
hanfri gibidir. İşleri yapmak değil, savsaklamaktır. Emret Bakanım dizisini
seyretmenizi tavsiye ederim.
Stratejik düşünen Sayın Başbakana
duyurulur.
Yüksek Öğretim Reformu
Yükseköğretim reformu da olmaz. Bu
konuyu ayrıca yazmaya gerek yok. Dün
odalar, borsalar, barolar vs. kuruluşlarla ilgili nasıl bir işlem yapılmamışsa
bugün de YÖK’le ilgili bir şeyin yapılacağını düşünmüyorum.
Umarım ki, bütün yazdıklarımla
ilgili yanılırım ve değişiklikler gerçekleşir. Sınavsız ve şartsız üniversite
gerçekleşir.
4200
EK Gösterge Meselesi
4200 Ek gösterge konusunu dile
getirdim.
İlgililer hariç herkes ilgi
gösterdi.
Mağduriyeti anladı.
Vekiller ve sendikalar duyarsız
kaldı.
Üstelik sendikaların genel
başkanları eğitimci.
Bütün partilerin yöneticileri duruma
vakıftır.
Ancak herkes ilgililer sessiz.
Sendikalar hak arayışını(!) devam
ettiriyorlar.
Partilerimiz adaleti(!)
savunuyorlar.
İşte hak arayışçıları(!) ve adaletin
savunucuları(!)
Selam ve Sabırla...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?