Hayat Boyu Nöbete Devam
Veysi Erken
Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip
ERDOĞAN Külliyenin önünde yaptığı son konuşmada “NÖBETE DEVAM” dedi.
Aynen katılıyorum.
Evet, nöbet “gönül dünyamızda” ve gerektiğinde “bedenen” devam etmelidir.
Nöbet son nefese, son bireye kadar
devam etmelidir, ettirilmelidir.
Tabii ki, bu bir şuur ve gönül meselesidir.
İslam ahlak ve şuurunda olanlar bu
nöbeti daim etmek durumundadır.
Resulullah “Allah yolunda bir gün hudut nöbeti tutmak, dünyadan ve dünya üzerindeki
şeylerden daha hayırlıdır. Sizden birinizin kamçısının cennetteki yeri,
dünyadan ve dünya üzerindeki şeylerden daha hayırlıdır. Kulun Allah Teâlâ'nın
yolunda akşamleyin veya sabah erken vakitteki yürüyüşü de dünyadan ve dünya
üzerindeki şeylerden daha hayırlıdır." (Buhârî, Cihâd 6, 73, Bed'ü'l-halk
8, Rikâk 2; Müslim, İmâre 113-114)” derken uyanıklığa ve nöbete dikkat
çekmiştir.
İslami anlamda mümin olan daima teyakkuz
ve nöbette olmalıdır ki, ahlakını, imanını, aklını ve gönlünü koruyabilsin, özellikle
“insan şeytanları”ndan uzak ve “şer”lerinden emin olsun. Ayette insan
ve cin şeytanlarının peygamberlere, dolayısıyla tüm insanlara düşman kılındığı
ifade edilmektedir. “Böylece biz, her peygambere insan ve cin şeytanlarını düşman
kıldık. Bunlar, aldatmak için birbirlerine yaldızlı sözler fısıldarlar. Rabbin
dileseydi, onu da yapamazlardı. Artık onları, uydurdukları şeylerle baş başa
bırak. En’am-112”
Bilinmelidir ki, teyakkuz halinde ve
gönül dünyasında nöbette olmayanları şeytanlar, özellikle insan şeytanları
rahatlıkla aldatabilir.
İnsan ve cin şeytanlarının iğvasına
(aldatma, kandırma) maruz kalanları inceleyiniz teyakkuz ve nöbette olmayanları
görürsünüz “summun,
bükmün la yerciun. Bakara-18” ayetinde belirtildiği gibi Onlar manen
sağır, dilsiz ve kördür; gerçeğe(hakikate) dönmezler.onlar sağır ve dilsiz olup
akıllanmazlar.
Çünkü onlar kerim olan Kur’anla
uyanık olmayan ve nöbet tutmayanlardır.
Onlar gönüllerini ve yaşantılarını Kur’anla
tezyin edememiş bireylerdir.
Gönlünü ve dünyasını Kur’an’a göre
tanzim ve inşa etmeyenlerin özellikle “insan
Şeytanları”na kapılmaları kolaydır.
Ülkemizi işgal etmeye kalkan,
bilgilerimizi Siyonist haçlılara teslim eden, tepemize bomba yağdıran,
bedenlerimizin üzerine tankları süren, göğsümüze namluları doğrultan ve kurşun
sıkanları tahlil ediniz, karşınıza “insan
Şeytanları”nın piyonları çıkar.
Onlar teyakkuz halinde olmadıkları
için nöbeti terk etmişlerdir.
Bunun için bu kadar
canavarlaşmışlardır.
Bunun için kalpleri ve gönülleri kapkara
olmuştur.
Gönüllerin kapkara olmasında takip
edilen maarif anlayışının tesiri büyüktür.
Takip edilen maarif piyasası özgür
değilse, bireyler “insan Şeytanları”na
daha kolay kapılır, kişiliklerini oluşturamaz derekesine düşer..
İnsan şeytanlarına kapılanlar “akıl”larını kaybedip “a-kıl” olurlar.
Bu konuda sadece Kur’an ahkâmına
bakmak yeterlidir.
Cenabı Allah peygamberi Hz. Muhammed’e
(s.a.v.) vahyettiği Kur’an-ı kerim ile bize en az yedi yüz defa akıllanmaz mısınız, akletmez misiniz,
tefekkür etmez misiniz, tezekkür etmez misiniz dediği halde Müslüman
olduğunu iddia edenler akledemiyorsa ve akıllarını “insan Şeytanları”na teslim edip “pislik” içine saplanıyorsa özgürce İslam’ın öğrenilemeyişinden
kaynaklanıyor.
Bütün insanlık biliyor ki, insanın
inanmaya ihtiyacı vardır. Bu ihtiyaç özgürce ve kaynağından giderilemezse, öğrenilmezse
başka şekilde doldurulur.
Bireylerin gönül dünyaları
kolaylıkla pislikle doldurulabilir.
Sadece soruyorum.
Lütfen Allah rızası için doğruyu kendinize
haykırınız ve aynı soruyu etrafınıza sorunuz.
Kur’an-ı Kerimi kaç sefer “okuyarak, anlayarak yaşadınız.”
Mealen de olsa Kur’an-ı Kerimi bir
sefer hatmettiniz mi, bitirdiniz mi?
Eminim ki, bu yazıyı okuyanların
yüzde yüzüne yakın “hayır” cevabını
verecektir.
Bilinmelidir ki, İslam kaynağından
öğrenilemezse nöbet yerleri terk edilmiş olur.
Gönüller “insan şeytanları” tarafından işgal edilir ve “akıl” devre dışı olur.
Kur’an*ı kerimin şu ayeti bu durumu
izah etmeye yeter.
“Akıllarını kullanmayanlar pislik
içindedir. Yunus-100”
Pislik derekesine düşenlerinin
gönülleri, akılları, kalpleri, kulakları, gözleri kapanmış olur. Ayette
belirtildiği gibi “İnkâr edenleri uyarsan da uyarmasan da, onlar için aynıdır; iman etmezler.
Bu nedenle Allah onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir. Onların
gözlerine de bir perde çekilmiştir. Onlar için büyük bir azap vardır. Bakara
6-7”
Her niteliği mühürlenmiş olanın
dünyasını “insan şeytanları” -SaitAlpsoy’un
tabiriyle “Deccal” ve onun hareketi-
işgal eder ve nöbeti terk eder.
Hâsılı kelam her yerde ve her zaman
gönül ve nefs dünyamızda teyakkuz halinde ve nöbette olmalıyız ki, felaha
erelim, istila ve işgale direnebilelim.
Selam ve Sabırla…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?