Diyanet Yine Atatürk’ü Unuttu Diyenlere
Veysi ERKEN
Son bir iki yıldır özellikle
medyaya, sivil görünümlü kuruluşlara ve değişik partilere yerleştirilmiş
sahtekâr tetikçiler Diyanet üzerinden telvisatlarını etrafa sıçratıp
duruyorlar.
Tabii ki, bunlar art niyetlilerdir.
Hemen hemen bütün tetikçiler aynı
zamanda harekete geçiriliyor ve Diyanet yine Atatürk’ü unuttu türünden
haberlerle zihinleri bulandırıyorlar.
Son başlıklardan birinde Balıkesir
Zağnos Paşa camiinde 7 Şubat 1923
yılında irad edilen hutbe neşredildi bir mevkutede.
Diyanet yine Atatürk’ü unuttu
diyenlerin tamamına sesleniyorum.
Şayet sahtekâr ve tetikçi
değilseniz. Hutbenin içeriğine sahip çıkınız ve içeriğinin uygulanmasını
iktidarı (merkezi ve Yerel) elinde bulunduranlardan isteğiniz.
Buna inancınızın olmadığını
biliyorum.
Umarım ki, beni yanıltırsınız.
İşte malum mevkutede yayınlanmış
hutbenin metni
Geliniz bu hutbenin gereğinin
yapılmasını iktidar sahiplerinden isteyelim.
Tabii ki, iktidar sahibi derken
sadece merkezi yönetimi kast etmiyorum. Başta İstanbul, Ankara, İzmir, Adana,
Antalya vs. yerlerdeki yerel idarecileri, belediye başkanlarını da kast
ediyorum.
Hadi Kılçdaroğlu ve Akşener buna
öncülük ediniz.
Bari siz unutmayınız.
İşte o hutbe:
“Atatürk,
Zağnos Paşa Cami Hutbesin de cemaate şöyle seslenmiştir:
“Ey millet! Allah birdir, şanı büyüktür. Allah'ın selâmeti, sevgi ve iyiliği üzerinize olsun. Peygamberimiz Efendimiz Hazretleri, Cenâb-ı Hak tarafından insanlara dinî hakikatleri tebliğe memur edilmiş ve resul olmuştur. Temel nizamı, hepimizin bildiği Kur'ân-ı Azimüşşan'daki açık ve kesin hükümlerdir.
İnsanlara maneví mutluluk vermiş olan dinimiz, son dindir, mükemmel dindir. Çünkü dinimiz, akla, mantığa ve gerçeklere tamamen uymakta ve uygun gelmektedir. Eğer akla, mantığa ve gerçeklere
uymamış olsa idi bununla diğer ilâhî tabiat kanunları arasında birbirine zıtlık olması gerekirdi. Çünkü bütün tabiat kanunlarını yapan Cenab-ı Hak'tır.
Arkadaşlar! Cenab-ı Peygamber çalışmalarında iki yere, iki eve sahipti. Biri kendi evi, diğeri Allah'ın evi idi. Millet işlerini Allah'ın evinde yapardı. Hazret-i peygamber'in mübarek yollarını takip ederek bu dakikada milletimize ve milletimizin şimdiki ve geleceğine ait konuları görüşmek maksadıyla bu kutsal yerde, Allah'ın huzurunda bulunuyoruz. Beni bu şerefe kavuşturan Balıkesir'in dindar ve kahraman insanlarıdır. Bundan dolayı çok memnunum. Bu vesile ile büyük bir sevaba nail olacağımı ümit ediyorum.
“Ey millet! Allah birdir, şanı büyüktür. Allah'ın selâmeti, sevgi ve iyiliği üzerinize olsun. Peygamberimiz Efendimiz Hazretleri, Cenâb-ı Hak tarafından insanlara dinî hakikatleri tebliğe memur edilmiş ve resul olmuştur. Temel nizamı, hepimizin bildiği Kur'ân-ı Azimüşşan'daki açık ve kesin hükümlerdir.
İnsanlara maneví mutluluk vermiş olan dinimiz, son dindir, mükemmel dindir. Çünkü dinimiz, akla, mantığa ve gerçeklere tamamen uymakta ve uygun gelmektedir. Eğer akla, mantığa ve gerçeklere
uymamış olsa idi bununla diğer ilâhî tabiat kanunları arasında birbirine zıtlık olması gerekirdi. Çünkü bütün tabiat kanunlarını yapan Cenab-ı Hak'tır.
Arkadaşlar! Cenab-ı Peygamber çalışmalarında iki yere, iki eve sahipti. Biri kendi evi, diğeri Allah'ın evi idi. Millet işlerini Allah'ın evinde yapardı. Hazret-i peygamber'in mübarek yollarını takip ederek bu dakikada milletimize ve milletimizin şimdiki ve geleceğine ait konuları görüşmek maksadıyla bu kutsal yerde, Allah'ın huzurunda bulunuyoruz. Beni bu şerefe kavuşturan Balıkesir'in dindar ve kahraman insanlarıdır. Bundan dolayı çok memnunum. Bu vesile ile büyük bir sevaba nail olacağımı ümit ediyorum.
Efendiler! Camiler birbirimizin yüzüne
bakmaksızın yatıp kalkmak için yapılmamıştır. Camiler, söylenenleri dinleme ve
ibadet ile beraber din ve dünya için neler yapılması lazım geldiğini düşünmek,
yani birbirimizin görüş ve düşüncelerini almak için yapılmıştır. Millet
işlerinde her ferdin zihninin başlı başına faaliyette bulunması lâzımdır. İşte
biz de burada din ve dünya için, geleceğimiz için her şeyden önce hâkimiyetimiz
için neler düşündüğümüzü meydana koyalım.
Ben yalnız kendi düşüncemi söylemek
istemiyorum. Hepinizin düşüncelerini anlamak istiyorum. Millî emeller, millî
irade yalnız bir şahsın düşünmesinden değil, millet fertlerinin tamamının
arzularının, emellerinin birleşmesinden ibarettir. Bundan dolayı benden ne
öğrenmek, ne sormak istiyorsanız serbestçe sormanızı rica ederim.” https://balikesir.ktb.gov.tr/TR-65833/ataturk39un-balikesir-hutbesi.html
İşte o hutbe.
Son söz. 09.11.2019 tarihinde “4,5
yıldır Atatürk’ü Yok Sayıyorlar Diyanet Bu Hutbeyi Oku da Biraz Utan” diye
başlık atarak hutbeyi yayınlayan Sözcü Gazetesinin bütün yazarlarına,
muhabirlerine, sahiplerine ve bunlar gibi düşünen, yazan, haber yapan, konuşan
( özellikle parti başkanlarına) herkese sesleniyorum.
Hadi hutbenin içeriğinin
uygulanmasını isteyin ve sağlayın tabii ki, istismarcı değilseniz.
Selam ve Sabırla…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?