*TURAN GÜVEN: İNSAN GELECEKTE YAŞAR
Veysi ERKEN
23 Kasım 1970 Dursun Önkuzu’nun şehadet yıl dönümü. Yıl dönümünde katıldık Turan
Güven ağabeyinin “şeb-i arus”una.
Vuslat etti âlemlerin rabbine.
“Turan Güven” ağabeyimizi dün teşyi ettik beka
âlemine.
Hani
“Dünyasına
Güvenmem dünyasına
Dünya benim diyenin
Dün gittik dün YASINA” denilir ya.
Biz yasına değil vuslatına gittik dün.
Turan Güven mü’min ve cihat ehliydi.
Bunu hastalığı teşhis edildikten
sonra bir kere daha fark ettim ve inandım.
Rabbine tam
bir teslimiyeti ve vazifesini hakkıyla yapmışlığın rahatlığı vardı. Aynı
dönemde Beytullah’ı ziyaret etmiştik Hacc vazifemizi ifa için.
O “insan gelecekte yaşar” diyordu. Zaten
kitabının adıydı. Biz de insanın gelecekte de yaşayacağına inanıyoruz. Çünkü
ölüm yokluk değil, yeni bir başlangıçtır inanan için.
Yeni bir
başlangıç bu dünyadaki amellerine göre şekillenir.
Yeni
başlangıç bazıları için cennet, bazıları için cehennemdir.
Turan
ağabeyin yeni başlangıcı cennettir inşallah.
Duamız
onunla birlikte Resulullah’ın ravzasında buluşmaya yöneliktir.
Turan
ağabeyle en son telefonla görüştüğümüzde hazırlamış olduğu yeni kitabından
bahsetmişti.
İnşallah
yeni kitabı basılır ve genç nesillere kitabıyla yol göstermeye devam eder.
Temennim bu
yöndedir.
Dün Karşıyaka
Camiinde kılınan namaza pek çok inanmış ve cihat etmiş altmış, yetmiş yaşını
devirmiş dostla karşılaştık, halleştik, dertleştik. Dünün gençleri, bugünün
ihtiyarları. Ve bitmeyen ülküleri ve inanmışlıkları.
Bir dost
neslimizden bahsetti. Bizim hayatımız bir destandır, fi sebilillah (Allah
yolunda) harcanmış bir hayat dedi.
Evet, çileli
ama o kadar anlamlı bir hayat.
Dostumuz
Mehmet Güneş Bey, evet güzel bir nesil ama kendisinden sonraki nesilleri
yetiştiremeyen bir nesildir bizim neslimiz diye özetledi.
Doğru bizim
neslimizi Kenan tufanı ve Eylül fırtınası ile boğmaya çalıştılar, yetmedi 28
Şubat’ta dondurmaya çalıştılar.
Belki bizden
sonraki nesilleri bu yüzden yetiştiremedik.
Ama “çağrımız İslam’da dirilişedir” diyen
nesil hiç yılmadı. Son nefesine kadar yılmayacak inşallah.
Merhum Turan
Güven ağabey bunun bir misalidir. O ve onun gibi düşünenler Hz. Peygamberi
(s.a.v.) usve edinmiştir zira.
Turan
ağabeyi bir köşe yazısı ile anlamak ve anlatmak kolay değildir.
Tekrar
hatırlamak ve cehd ile nihayetlenen mücadelesini hatırlatmak niyetiyle
imzalayarak hediye ettiği “insan
gelecekte yaşar” isimli kitabı ile ilgili daha önce yazdığım yazımla yazımı
bitireyim
** İnsan
Gelecekte Yaşar “
Yaşananların
yazıya dökülmesi zor zanaattır.
Herkes bunu
başaramaz. Herkesin başarmasına da gerek yoktur diye düşünüyorum. Çünkü
insanların çoğunun yaşayış çizgisi birbirine benzer ve başkaları için "anlam" ifade etmez.
Ya önderlik
edenlerin hayatları.
Onların ki,
farklıdır. İyilik veya kötülükte yol göstermişler veya çığır açmışlar. Bu tür
insanların hayatlarının bilinmesinde fayda vardır. Hele hele insanlara "usvetun
hasenetun" olarak
gönderilen Hz. Muhammed(s.a.v.)i kendisine model alanların hayatlarının
bilinmesi daha elzemdir.
Bunun için
önderlik edenlerin hayat hikâyelerini yazmaları gerekir diye düşünüyorum.
Yazmak
sorumluluk gerektirir.
Herkes bu
sorumluluğu yerine getiremeye bilir. Eli kalem tutanların bunu yapmaları
gerekir ki, yeni nesiller benzer hataları yapmasınlar veya önderlerin güzel
yönlerini devam ettirebilsinler.
İşte
sorumluluğunun bilincinde bir zat.
Adı Turan
Güven.
Ben ağabey
diyorum kendisine.
Tanışıklığımız
1974 yılına dayanır. Ama kendisi onu hatırlamaz. Ankara Atatürk Lisesinde
okurken liseden arkadaşım ve ülküdaşım Kayserili Erciş Gürbüz ile A. Ü. Fen
Fakültesindeki odasında ziyaret etmiştik. O bir asistandı.
Asistanlığının
ötesinde çile çekmiş ve “Yusufiye”lerde
talim görmüş bir büyüğümüzdü. Ankara'ya geldiğimin ilk aylarında bunları
öğrenmiştim okul arkadaşım Erciş Gürbüz' den. Bunları öğrenmem gerekirdi. Çünkü
ben buraya ülkücü olduğum için Gaziantep Lisesinde uzaklaştırılmış olarak
gelmiştim.
Bu ayrı bir
fasıl.
Turan ağabey
hayatının bir kesitini yazdı. Şüphesiz ki, yaşadıklarının hepsini yazamamıştır.
Hangi insan yaşadıklarını tam olarak yazabilir ki. Veya yazması gerekir.
Turan
ağabeyin kitabı;
"İnsan
Gelecekte Yaşar"
Gerçekten
insan güzel misal olmuşsa gelecekte de yaşar fikirleriyle, davranışlarıyla,
eylemleriyle. Hz. Muhammed'in, Fatihin, Yavuzun yaşadığı gibi.
Turan ağabey
anaların, sevgililerin, arkadaşların, dostların çilesini, aşkını, duygularını,
önderliğini, fakirliğini, inatçılığını, ülküsünü, aldanışlarını,
aldatılışlarını, safiyetini, çocukluğunu ve gençliğini doyasıya yaşayamayışını
ve önder olanların kofluğunu kitaplaştırdı.
Samimi ve
yaşanmış hadiselerin bir kesiti. Okurken benzer yönlerimiz gözümün önüne geldi.
Farklı mekân ve zamanlarda benzer şeyleri ne kadar çok yaşamışız.
Turan ağabey
ülkemizin karmaşaya sürüklendiği bir dönemin kahramanlarındandır. O dönemi "Bizim nesil, ideolojik ve silahlı
savaşın içinde buldu kendisini... Üniversiteli gençler olarak, bu savaşın
birincil suçluları değildik; ama savaşın sürdürülmesinde kullanılan önemli
aktörlerdendik. Gençlik olarak bize verilen rolü tam oynuyorduk. Rolümüzü çok
ciddiye almıştık ve her şeyi kendi irademizle yaptığımıza inandırılmıştık.
Birileri tarafından kullanıldığımızı aklımızın köşesinden bile geçirmiyorduk.
Her şeyi kendi iradesi ile yaptığını sanarak, hayatı boyunca birilerine hizmet
eden nice insanlar gördük." diye tasvir eder.
Kitap sadece
çekişmeleri ortaya koymaz. Kadirlinin Sarı danışmanlı köyünde başlayan ve halen
Ankara'da devam bir hayatın hikâyesidir kitap.
Annesi
tarafından kaçırılan ve profesörlükle devam eden acı ve acı olduğu kadar gerçek
olan bir yaşayış çizgisinin hakikatidir bu eser.
Turan ağabey
Mersinde başlayan ilahi rızaya dayanan mahpushanelere, işkenceye ve
rezilliklere rağmen devam eden bir aşkı, bir sevdayı resmetmiştir kitabında.
Kitap bir
ülkücünün çilesi ve mücadelesidir aynı zamanda.
Saf ve temiz bir aşkın hikâyesini
bulursunuz sayfalarda. Altı yıl süren bekleyiş, sıkıntılı günler, inanmışlık ve
adanmışlık, Allah'a tevekkül ve teslimiyet; bu aşkın veçheleri.
Kitabın
önemli bir yönü insanımızın çürümüşlüğünü ortaya koymasıdır.
Çürümüşlük en az bir yüzyılın eseri.
Kitapta
resmedilir.
Özellikle
sistemin efendilerinin şerefsizliklerini, namussuzluklarını, ahlaksızlıklarını
ve kimliklerini ortaya koyması açısından önemlidir kitap.
Bu kitabı
herkese tavsiye ediyorum. Özellikle pişmanlık duymak ve kullanılmak
istemeyenlere.
Bilinmelidir
ki, herkes mukadderatı kendisine verilen cuz'i irade ile yaşar. İnsan olarak
sınırlarını bilerek yaşamalı. Sınırlarımızı öğrenememişsek başkalarını mukaddesleştirebiliriz.
Hevâ ve hevesimizi ilahlaştırabiliriz. Başkalarını yutturmaya çalıştığı
zokaları yutabiliriz.
Bu kitap,
gençlik üzerinde sürdürülen ve oyunlaştırılan senaryonun deşifresidir.
Velhasıl bu
kitap sınırlarımızı bilmemize yardımcı olur.
Tıpkı Turan
ağabeyin sınırlarının bilincine vardığı gibi.
"Hayatımın belirli bir döneminden
sonra, "insan" olarak
yaratılmanın bilincine eriştim. Bu bilinç düzeyine ulaştıktan sonra, hayata ve
olaylara daha geniş pencereden –ve hatta evrensel ölçekte- bakmaya başladım.
Kendi içimde bir dönüşüm yaşadım. Bu dönüşüm, dış dünyamda meydana gelen tüm
dönüşümlerden çok daha fazla etkiledi beni... İçimdeki bu büyük dönüşüm, bende
bir içi zenginliği yarattı ve ruh sağlığımı koruyarak yoluma devam etmemi
sağladı. Keşke bu bilince çok önceden ulaşsaydım; çünkü böyle bir bilince
eriştiğimde sıkıntılarımın çoğunu yaşayıp geçmiştim. İnandığım, iman ettiğim ve
hayatıma anlam kazandıran değerleri ölünceye kadar savunacağım. Allah'ın
ölçüleri içinde kalarak, gerçek özgürlüğü yaşamak istiyorum. Allah'ın insan
için koyduğu ölçüleri özgürlüğümün sınırları olarak görüyorum. Öbür dünyada
işime yarayacak kazanımlarımı, bu dünyada hoyratta harcamayacağım" ifadesiyle ortaya koymaktadır.
Son söz;
bizden öncekilerin ve bizim neslin aldanışlarını yaşamamak, saf ve
samimiyetlerini öğrenmek için okumalıyız.
Allah
okuyanların ve gelecekte güzel yaşamak isteyenlerin yâr ve yardımcısı olsun.
*Turan
Güven, İnsan Gelecekte Yaşar, Bilgeoğuz Yayınları, Barbaros Bulvarı, İBA
Blokları, 14/1 Kat:3 Daire: 8, Balmumcu, Beşiktaş/İstanbul Tel: 0212 288 65 42”
Cenabı Allah
Turan ağabeyimize rahmet ve merhametiyle muamele etsin duasıyla.
Selam ve
Sabırla…
** Kasım 2006.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?