Uyuyanlara Ağıt*
Veysi ERKEN
12
Mart bize bazı hadiseleri hatırlatır.
12
Mart 1971 Darbe günü
12
Mart 1921 İstiklal Marşının kabulü.
12
Mart 1997 Galip Erdem’in vefatı
Uyuyanların
uyanmasına katkı sağlar mı bilmem ama, merhum Galip ağabeyin 3 Ocak 1963
tarihinde Yeni İstanbul Gazetesinde yayınlanmış “ Uyuyanlara Ağıt” başlıklı
yazısını sizlerle paylaşmak istiyorum.
İntibah
olsun inşallah.
*
“Derin bir uyku içindesiniz. Rahatsınız, huzurlusunuz, memnunsunuz! Olup
bitenleri görememenin, uyandırılacağınızı düşünememenin keyfini sürüyorsunuz.
Saadetinizin
hep böyle devam etmesini, hiç uyandırılmamanızı isterdim.
Ama maalesef bir gün gelecek, siz de uyandırılacaksınız.
Ama maalesef bir gün gelecek, siz de uyandırılacaksınız.
Yazık
ki o zaman, “Artık çok
geç” olacak! Bir daha uyumak böyle dursun, yatak bile bulamayacaksınız.
Ve o vakit, sizin hesabınıza üzülmek yine bize düşecek. Biliyorum: Düşünmeyi
sevmiyorsunuz. Düşünürseniz rahatınızın kaçmasından korkuyorsunuz.
Yuvanızın
temeline dinamit koymak istiyorlar, diyoruz, aldırmıyorsunuz. Sözümüze kulak
verirseniz tedbir almak gerekeceğini anlıyor, zahmete girmek istemiyorsunuz.
Bir
tek endişeniz var: Gününüzü gün etmek, dilediğiniz gibi yaşamak.
Mücadeleden ürküyorsunuz. Öylesine ürküyorsunuz ki, sizin için yapılan mücadelelerle ilginiz olmadığını göstermek ihtiyacını duyuyorsunuz.
Mücadeleden ürküyorsunuz. Öylesine ürküyorsunuz ki, sizin için yapılan mücadelelerle ilginiz olmadığını göstermek ihtiyacını duyuyorsunuz.
Memleketimizin
bin bir davası var. Nizamımızı yıkmak isteyen düşman kuvvetler sayılamayacak
kadar çok. Diken
üzerindesiniz. Fakat dikenli bir yolda ayağınızı yaralamadan yürümenin mümkün
olmayacağını unutuyorsunuz. Tehlikeyi görünce, korkulu bir rüya
görmüşçesine, sırtınızı dönüyor, yeni ve eskisinden daha derin bir uykuya
dalıyorsunuz.
Canınıza
kastedenler, her geçen gün yatağınıza daha fazla yaklaşıyor, korunma
imkânlarınızı gittikçe azaltıyorlar. Hiçbir feryat sizi uyandıramıyor,
tehlikeyi anlamanızı temin edemiyor.
Yaklaşan
düşmanın ara sıra yumruğunu yiyor, hassas bir yerinize iğne batırılmış gibi
şöyle bir sıçrıyor, şaşkın şaşkın bakıyor ve sonra da sayın başınızı yastığa
gömüyorsunuz. Kurtulup
ümitlerine veda etmeden uyanmanızı istiyoruz. İyi niyetimize akıl erdiremiyor,
gayretlerimize yabancı kalıyorsunuz. Hatta biz olmasak daha rahat uyuyacağınızı
sandığınız, bu yüzden bize düşman kesildiğiniz bile oluyor.
Yine
de başucunuzda davul çalmaktan vazgeçmeyeceğiz. Gözünüzün açılması için ne
mümkünse yapacağız. Gafletten sıyrılmağa biraz da sizin çalışmanızı
bekliyorsak, acaba haksızlık mı ediyoruz?”
Selam
ve Sabırla…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?