Milletin parasıyla oryantalist mi yetiştiriyoruz?
Veysi Erken
Geçenlerde aziz dost Seyyit Türker bir haber paylaştı* ve yorum bekledi.
Haber diyanet işleri başkanlığı tarafından yurtdışında yetiştirilmek üzere eleman seçimi ile ilgiliydi.
Konu maarif.
Marifetullah ile ilgili bir kavram.
Diyanet bunları düşünüyor mu?
Zannetmiyorum.
Soruyu şöyle soralım.
Yetiştirilecek elemanlar hangi konularda uzman olacaklar.
Yahudilik mi?
Hıristiyanlık veya türevleri mi?
Budizm, Şintoizm mi?
Yoksa İslâm mı?
Eğer İslâm ise gerçekten bir felâket ve tehlike var demektir.
Bunun acı faturaları çoktur.
Unutulmamalıdır ki, insan bedenen ne yerse o şekilde kokar.
İnsanın zihni de böyledir.
Ne yüklerseniz öyle karar verir.
Batıya/batıla gönderilenlerin ekseriyeti batılın kokuşmuş fikirlerini bizlerle enjekte edip hayatımızı, vahye dayalı ilke ve kurallarımızı bozuyorlar.
Tafakkuhumuzu tahrip ediyorlar.
Özellikle okullarımızda mebzul miktarda batıllaşmış vardır.
İsteyenler araştırabilir.
Bugün eğitim, yönetim, hukuk, İslâm dini ile ilgili kaynakları inceleyiniz, kaynakça ve dipnotlarına bakınız bu acı gerçekle karşılaşırsınız.
Sadece kopya var. Tefekkür ve teceddud bitmiş. Zihinler işgal edilmiş.
Bu yüzden diyanet İslâm konusunda uzman yetiştirmek için batıya/batıla eleman gönderecekse en hafif tabirle büyük bir hata içindedir.
Habere katılıyorum.
Milletin parasıyla oryantalistlerin oyununa gelinmiş olur.
Uzmanlar vahye dayalı Türkiye'de yetiştirilmeleri gerekir.
Yeterli kaynak, bilgi birikimi ve ehil kişi var.
Yazımı bir iki misal ile bitireyim.
Tevfik Fikret'i bilmeyenimiz yoktur herhalde. Şiir kitaplarından biri "haluk'un defteri"
Oğlunu bize örneklik teşkil etsin ve yetişsin diye dışarıya gönderdi. Haluk eğitildi ve sonunda papaz oldu.
Oğul Haluk papaz olarak öldü.
Bir de Osman Yüksel Serdengeçtiden bir hatıra.
Osman Yüksel bir arkadaşıyla yurt dışına eğitim için gönderilenler/ gidenler ile ilgili sohbet ediyorlarmış.
Osman Yüksel bunun yanlış olduğunu, gidenlerin milletine yabancılaşmış / yabancılaştırılmış olduğunu anlattığı sırada okuldan milliyetçi olarak tanıdığı ve yurt dışına eğitim için gönderilen bir arkadaşı çıkagelir.
Osman Yüksel hah. İşte misali.
Milliyetçi arkadaşımız yurt dışında eğitilince gavurlaştı der. Gelen arkadaşına gavur ......diye hitap eder.
Maalesef Osman Yüksel haklıydı. Zira o arkadaşı yıllarca hazırladığı kitapla eğitim fakültelerinde dilimizin ve maarifimizin daha fazla bozulmasına vesile olanlardan biri haline dönüşmüş idi.
İlave olarak dışarıda eğitilmiş bir akademisyenden misal vereyim.
Şahit olduğum ve soru sorduğum bir hadisedir.
Ünvanı kalabalık akademisyenin İslâm akaidi ile ilgili sohbet için davet edildi.
İslâm ahkâmını o kadar anlattiki, sohbetin sonunda soru cevap faslında kendisine sadece şu suali tevcih ettim.
Siz neredeyse Kur'an'a dayalı ahkâmı ortadan kaldırdınız, sizin vaz ettiğiniz ahkâm nedir?
Tabii ki, afalladı ve çark etmeye çalıştı.
Beceremedi.
Hâlâ benimle konuşmak istemiyor.
Maalesef oryantalistlerin yapamadığı tahribatı bu yetiştirilenler yapıyor.
Bir de kolejli nereye kitabının okunmasında fayda var.
Onunla ilgili yazdığım yazının linkini tekrar paylaşırım inşallah.
Anlayana bu kadar yeter.
Unutulmamalıdır ki, kem âlât ile kemalat olmaz. Batı'nın/batılın değerleriyle yetiştirilenlerden hayır ve İslami bilgi sudur etmez.
Selâm ve sabırla....
* İlgili haberin linki ve tamamı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?