Çeşitlemeler Müzakere mi?
Veysi ERKEN
Müzakere mi?
Kemal
Burkay devletin 2004 yılında silahlı 500 militanın içeride kalmasını istediği
ve buna Apo'nun şaşırdığını itiraf ettiği bir zaman diliminde müzakereler
başlamış.
Bu
yetmezmiş gibi başbakan Ergenekon, balyoz, sarıkız, suga, casusluk
davalılarının tutuklanmalarından rahatsızlık duymaya başlamış.
Tuhaf
durum.
Müzakere
ve tutuklamalara itiraz beraber düşünüldüğünde sanki üst konumda bir elin
müdahalesi görünüyor.
Ne
dersiniz Türk ve Kürt ergenekonunu idare eden yapı devreye girmiş olmasın.
Bu
işe şaşmamak mümkün mü?
Unutulan Vatandaş
Türkiye’de
vergiler hem çeşit olarak hem de miktar olarak fazla imiş. Vatandaşın
gelirlerinin yüzde yetmişi vergilere gidiyormuş?
Ben
şahsen verginin olduğuna inanmıyorum. Güzel ülkemde “vergi” değil “”algı” var.
Kepçe ile eskavator ile vatandaşın cebine el atıyorlar.
Tabii
ki, bunlar bizi bizden fazla düşünen(!) vekillerimiz ve bürokratların rahatı
için. Onlar zaten bizim yerimize maaş alıyorlar, bizim yerimize sosyal
tesislerden faydalanıyorlar, bizim yerimize makam araçlarına biniyorlar.
Kısaca
bizim yerimize yaşıyorlar.
Büyük
fedakârlık(!)
Tevfik
Fikret bizi bizden daha çok düşünen(!) bu tiplere “yiyin efendiler yiyin, bu
hânı iştiha sizin, tıksırıncaya, patlayıncaya kadar yiyin” tavsiyesinde
bulunmuştu bir zamanlar.
Unutulan Bedelli mi? Halkın çocukları mı?
Bütün
ülkeler profesyonel askerliğe geçtiği halde bizde hala zorunlu askerlikte
direnme devam ediyor.
Bu
yetmezmiş gibi zenginlerin veletleri faydalansın diye 30000 TL karşılığında
bedelli çıkardılar.
Beş
yüz bine yakın gencimiz istifade edemedi.
Neden
gençlerimiz züğürt.
Bari
yaşı ve parayı düşürün de halkın çocukları da bundan faydalansın. Nasıl olsa
sınır güvenliği sivillere devrediliyor ve müzakereler başlatılıyor.
Toplumda şiddet, fuhuş, intihar artıyor
Artar
tabii. Bundan önceki yazımın başlığı güzel bir tespit idi. Yazımı okuyanlar
hatırlarlar. Yazı “Allah’a inanıyorlar,
Allah yokmuş gibi yaşıyorlar” başlığı ile çıkmıştır. Bugün insanımızı
bunalıma sürükleyen başlığa uygun yaşayışın hâkim olmasıdır. Üzülerek
belirtmeliyiz ki, insan ilişkilerinde ve bireysel yaşantımızda “Allah yokmuş gibi yaşama” düşüncesi hâkim
durumda. Kur’anla, sünnetle irtibatımızı
kesmişiz. Tabii ki, böyle bir irtibatsızlığın sonucu toplumda şiddetin artması,
fuhşun çoğalması, intiharların tavan bulması ve her türlü aldatma (ailede, iş yerlerinde,
alışverişlerde, arkadaşlıkta vs.)ların revaçta olması anlamına gelir.
Ustalık Dönemi Halktan Kopuş Dönemi Oldu
2011
seçimleri sonrası döneme ustalık dönemi deniliyormuş. Şayet bu dönem ustalık
dönemi ise vay halimize. Bu dönem tahlil
edildiğinde şunlarla karşılaşıyoruz.
1-Hak
ve özgürlüklerde azalma
2-Darbeci
zihniyetlere teslimiyet
3-Ücret
adaletsizliğinde çoğalma
4-Toplumsal
gelirde düşüş. Kimse beni kişi başına düşen milli gelir palavrasına
inandıramaz.
Netice-i
kelâm. Cenabı Allah encamımızı hayr eyleye.
Selam
ve Sabırla…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?