Soygun Düzeni’nin Saygın Soyguncuları
Veysi ERKEN
Şamil Tayyar derin yapının AK Partiye hulul ettiğini
varlığını orada devam ettirmeye başladığını ifade ettiği dönemde “saygınlar”ın farklı muamelelere tabi
tutulması gerektiğini ileri sürenlere şaşmamak gerekir.
Şamil Tayyar’ın tespiti doğrudur. Bu milletin canına kast
eden, soygun düzenini kuranlar bugünlerde farklı kılıklara ve kurumlara
yönelmiş olduklarından hiç şüphem yok. Geçmişte bir zat bakan iken “saygın soyguncular”dan bahsetmişti.
Bakıyorum bugün aynı derin yapı tekrar devrede. Milletin anasını ağlatanların
meğer hepsi hastaymış serbest bırakılmaları gerekiyormuş. Uzun tutukluluk
dönemi iyi değişmiş. Hele hele bazı saygınlar örgüt üyesi olarak
gösterilemezmiş. Medyadaki, sanayideki, holdinglerdeki saygın şeytanlara
dokunulmamalıymış. İhaleler ucuza
saygınlara verilmeli imiş.
Eh ne diyebiliriz.
Değişen bir şey yok.
İki binli yılların başında (31.01.2000) kaleme
aldığım yazı bugünü anlatıyor. Beraber okuyalım. “ Sath-ı vatanımızda “soğan Tarlaları”nın ve “kahvaltı Sofraları”nın altından
fışkıran hizb’uş-Şeytan’ın marifetleri insan olan herkesin kanını donduran
vahşetlerdir. Bu durumun tahlili şuuru yerinde her insan evladının vazifesidir.
Bu vahşeti kim yapıyor? Kim yaptırıyor?
Sorularının analizinin doğru yapılması ve doğru bir şekilde cevaplandırılması
gerekir. Bu tekrar tekrar bize seyrettirilen filmin senaryosunu bozmak ve senaristlerini
teşhir etmek için elzemdir. Dün “ipi ipe
kırdırma” politikası ile binlerce genç fidanı toprağa gömen melun
zihniyetin senaryosu ne ise bugün de aynı zihniyetin senaryosu yürürlüktedir.
Vizyondaki filmin senaryosunu “Soygun Düzeni”nin “Saygın Soyguncuları” yazmışlardır. Bundan aklı başında olan hiç
kimse şüphe duymamaktadır. Önemli olan “içimizde
saygın soyguncular” var diyenlerin bu soyguncuları açıklamasıdır. Saygın
soyguncular açıklanırsa milyarlarca dolara ve binlerce cana mal olan bu film vizyondan
kalkar.
Vizyondaki
filmi seyreden herkes “Soygun Düzeni”ni kuran “Saygın Soyguncular”ın bir avuç dönme
ve boğazdaki aşiretten oluştuğunu görür. Bu oligarşik yapı heva, heves, mal,
mülk, şehvet ve şöhretlerini ilah edinen, merhum Osman Yüksel Serdengeçti’nin
tespitiyle “mabutları ceplerinde,
mabudeleri yataklarında” olan hizb’uş-Şeytan’ın ta kendisidir. Hegamonik ve
soyguna dayanan düzenlerini devam ettirmek için ahtapot gibi kollarını sath-ı
vatanımıza yaymışlardır. Beyin aynı, kolların ismi ve renkleri farklı.
Oligarşik yapının beyni aynı olduğu halde
kollarının rengi ve ismi farklı olduğundan halk vizyona sokulan filmin
senaryosunu kavramakta zorlanır. Özellikle Soygun Düzeninin beyin takımında yer
alan derin “kartel”in köşe
başlarının köşe taşlarının marifetiyle kitle uyuşturulur. Bu soygun düzeninin
devamı için elzemdir.
Halk
vizyona sokulan filmin senaryosunu tartışırken onlar her şeyi lüpletip gümletme
telaşındadırlar. Soygun düzeninin muhkemliği için gelsin trilyonlar, uçurulsun
katrilyonlar oyunu devam ettirilir.
Soygun düzeninin devamı için bir de figürana
da ihtiyaç vardır. Hizb’uş-Şeytanı oluşturan oligarşik soyguncular genelde figüranlarını
“ Allah’ın gazabına uğrayan bir toplum
ile dostluk kuranların farkında değil misin? Onlar ne sizdendir (ey mü’minler)
ne de o (hakikatleri inatla) reddedenlerden; böylece onlar yalan ve düzmece
üstüne bile bile yemin ederler. Mücadele-14” ayetinde belirtilen
nitelikteki insanlardan seçerler. Bu tür insanlar görünüşte iyi zannedilir;
ancak en ufak bir menfaat karşısında bütün mukaddeslerini terke hazırdırlar.
Soygun düzeninin saygın soyguncularına
yardaklık edenlerin -tahlil neticesi- dünyevî ve maddî bir takım avantajlar
için muhtelif adlar altında teşkilatlandıkları ve yerine göre cinayet
şebekeleri biçiminde tezahür ettikleri görülür.
Hadiseler, yardakçıların son kullanma tarihi
bitince de paçavra gibi çöplüğe atılarak imha edildiklerini akıl sahiplerine
göstermektedir. Bu durum bütün soygun düzenlerinin vazgeçilmez senaryosudur.
Soygun düzeninin saygın soyguncuları son
kullanma tarihi gelen yardakçılarına Şeytanın yardakçılarına dediğini derler. “Çünkü
şeytan insana "İnkâr et" der. İnsan inkâr edince de: Ben senden
uzağım, çünkü ben âlemlerin Rabbi olan Allah’tan korkarım, der. Haşr-16”
Saygınlar
yardakçıların ayette belirtildiği gibi muamele eder ve biz sizin
yaptıklarınızdan sorumlu değiliz derler. İnsanlık tarihi boyunca efendilerin yardakçıları
reddedişleri olmuş ve olmaya devam edecektir.
Son vahşetler de bunu göstermektedir.
Selam ve sabırla...
güzel yazı
YanıtlaSil