19 Mayıs 2013 Pazar

Ahtapot ve Kolları



Ahtapot ve Kolları
Veysi ERKEN

Sabah uyanınca gördüğüm dehşetli rüyanın etkisindeydim hala.
 Siz hiç rüyanızda ahtapot gördünüz mü? Gördüyseniz etkisinde kaldınız mı? Ben şahsen dehşetli rüyada bir ahtapot gördüm ve ondan çok etkilendim. Zira gördüğüm ahtapotun büyüklüğü sözlüklerde tarifi yapılandan çok fazlaydı. Mukayeseleri bile mümkün değildir. Gördüğüm rüyayı yorumlayıp bana iletirsiniz diye sizlere aktarmak istiyorum.
             Rüya bu ya! Göbeğinde milyonlarca canlının yaşadığı bir ahtapot. Tıpkı yeryüzü gibi. Canlılar suskun.
Öbek öbek ayrılmış canlıların yanlarına yaklaşıyorum ve suskunluklarının sebebini anlamak istiyorum. Hiç kimse cevap vermek istemiyor. Suskunluğun nedenlerini bilmek istiyorum. Bir canlı korkuyla fısıldayarak konuşmanın büyük tehlike nedeni olduğunu söylüyor.
Tehlikeyi öğrenmek istiyorum.
Canlı tehlike ceza ve işkence demek diyor. Meğerse canlının konuşması ve sözleri ahtapotun (beyin durumunda olanın) hoşuna gitmiyorsa ahtapot hemen bir kolunu harekete geçiriyor ve konuşan canlıyı cezalandırıyor. Bu durum göbekte yaşayan bütün canlılar için geçerliymiş.
            Durumu öğrenince merakım daha da arttı ve beyni tanımaya çalıştım. Beyin müthiş bir şey. Her şeyin tek yönlendiricisi. Göbekte yaşayanlara hiç benzemiyor. Her şeyi ile canlılara yabancı. Dönek bir aşiret imiş “beyin”.
            Aşiretten oluşan beyin “dönme”liği sayesinde her kolu dilediği şekilde hareket ettirmekle mahir bir yaratık.  Hangi kolun ne zaman ve ne şekilde kullanılacağını yalnızca “dönme” beynin bileceği iş. Dönme beyin kolların faaliyetlerini organize etmede o kadar mahir ki, alışılagelenlerin dışına çıkmak onun için çok basit.
            Rüyam gerçekten çok tuhaf devam etti aziz dostlar. Beynin mahareti karşısında kolların ne işe yaradığını sormadan edemedim. Göbekte yaşayan canlılar kolları sen incele dediler. Tabi ki hemen incelemeye başladım.
Ahtapotun kollarını incelediğimde hepsinin ayrı renkte ve işlevde olduğunu fark ettim ve hayrete düştüm. Meğerse her birinin görevi farklıymış.
             “Muhbirlik” yapandan “muharrirlik” adı altında müsveddelik yapana kadar düzinelerce görev verilmiş kollara. Biri olmayan şeyleri varmış gibi ihbar ediyor, beyin bir başka koluyla ihbar edileni cezalandırıyor. Olansa hep göbekte yaşayan canlılara oluyordu ne hikmetse. Göbekteki düzen kısaca açlık, yokluk, zulüm, işkence canlılara refah ve rahatlık vekillere, bürokratlara ve muhbirlere.
            Ahtapotun kollarını incelerken bazıları daha fazla dikkatimi çekti.  Dikkatimi çeken kollardan birisi “macun”laşmış beynin parçası olan car-tel’in şeytanları diye adlandırılanıydı. Bu kolun temel görevi göbekte yaşayanların tefekkür etmelerini engellemek ve haklarını gasp etmekti. Bu kol kanaletleriyle olmamışı olmuş, yanlışı doğru, ahlaksızlığı güzellik olarak takdim ederek göbektekileri düşünemez hale getirmekteydi. Bu kolu oluşturan şeytanlar o kadar mahirleşmişlerdi ki, göbektekiler gördüklerine mi, yoksa car-tel şeytanlarının söylediklerine mi inanacaklarını şaşırmışlardı. Bu kolun mahir şeytanları başında uğursuzla kırçıl gelmekteydi. Göbektekilerse bunlara sivil muvazzaflar adını takmıştı.
            İnanın aziz okuyucular ben de en az onlar kadar bu işe şaştım. Tabi ki, rüyada.
            Macunlaşmış beynin mahir kolu bundan ibaret değildi. Bir kaç koldan daha bahsetmeliyim ki, rüyamı kolaylıkla tabir edebilesiniz.
            Ahtapotun en meşhur kollarından birisi “düşünce” idi. Bol bol sağa sola düştüğü için buna “düşünce” adı takılmış. Düşünce kolunun en önemli özelliği düşünceye tahammülsüz oluşuydu. Ben ne dersem o olur diyen despot beynin bir dediğini iki etmeyen kol durumundaydı. Macun beyin despot olunca kolların da despot olması tabiidir. Ancak göbektekilerin bundan haberi yoktu.
            “Düşünce” kolu hep “yaşam”la hareket ediyordu. Bağırarak çağırarak diğer kolları uyandırmak ve koldaşlarını harekete geçirmek başlıca görevleriydi. Görevlerini yaparlarken “papo” ve “delioğlu” isimli koldaşlarından yardım almayı da ihmal etmiyorlardı. Nede olsa bu iki kol çok yardımseverdi. Beyni mutlu etmek için diğer kollara yardımlarını hiç esirgemiyorlardı. 
            Kısaca yorumlayamadığım rüya bu...
            Evet, aziz okuyucular. Gördüğüm rüya bu minval üzere devam edip gitti. Uyandığımda hala bu dehşetengiz rüyanın etkisindeydim ancak tabir edemedim.
Rüyaları tabir etmesini biliyorsanız beni aydınlatmanızla mesrur olacağım.
            Selam ve sabırla...         
    

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?