23 Ağustos 2013 Cuma

Kültürel İşgalden Sonra Fiili İşgal


  Kültürel İşgalden Sonra Fiili İşgal 
 
Veysi ERKEN

            İnsanımızın kültürel işgale uğrayan zihinlerine berraklık kazandıracak alanlara yoğunlaşmamız gerekirken maalesef başka konulara yönelmek mecburiyetinde kalıyoruz. Zira evrensel kraliyet peşinde koşan Siyonist tapınakçı çete güzel ülkemde ve İslam coğrafyasının tamamında kültürel işgali başarıyla tamamladığını düşünmektedir.
            Bugün ümmetin ekseriyetinin değerler sorunu yoktur. İslami değerlerin çökmüş olması, inançlı insanların yönetim alanlarından silinmesi vatandaşı ilgilendirmemektedir. Behimi duygular dışında insanımızda duygu kalmamış denilebilir. İslam coğrafyasına baktığımızda iktidara taşınanların veya iktidardaki kralların da böyle bir dertlerinin olmadığı görülür. Varsa yoksa koltuklarını muhafaza etmek. Bunun son misalleri Suriye, Mısır, Çeçenistan ve Arakan’daki Firavunların vahşetlerine karşı olan duyarsızlıklardır.
            İşte bu ve benzeri nedenlerle yoğunlaşmamız gereken alanlara yoğunlaşamıyoruz.
            Sevgili dostlar
Ülkemiz de fiili işgal altındadır.
            Küresel kraliyet peşinde olan Siyonist tapınakçı çete piyonları vasıtasıyla topraklarımızı işgale başlamıştır. Üzülerek belirtmeliyiz ki, bu işgal sınırlarımızı korumakla görevli olduğunu farz ettiğimiz kurum ve kuruluşların gözleri önünde gerçekleşmektedir.
            Evrensel kraliyet peşinde olanların yıllardır sürdürdükleri kültürel işgal bugün fiili işgale dönüşmüştür. Üzülerek belirtmeliyiz ki, işgal Hasan Karakaya beyefendinin tabiriyle “cebi dolarlı, boynu yularlı”larca desteklenmektedir.
            Fiili işgale millet ses çıkarmamaktadır. Ses çıkarılmadığı gibi bazıları topraklarını, arazilerini fabrikalarını ve medyasını Siyonist çetenin emrine vermekte beis görmemektedir.
            Evet..
            Aziz gönüldaşlar bugün harim-i ismetimize namahrem eli değmiştir. Beyinlerimizden sonra topraklarımız da işgal edilmektedir.
           Daha önce yazdığımız bir yazıda evrensel kraliyet peşinde olan çetenin faaliyetlerini gözler önüne sermeye çalışmıştık. İşte o yazıdan bir bölüm: “Günümüzün dünyasında “evrensel terör” vardır. Bu terörün müsebbipleri Tapınak Şövalyeliğini devam ettiren ve bin yedi yüzlü yıllardan beri “yeni dünya düzeni” peşinde koşan “Evrensel Kraliyetçiler”dir.
             “Mabet ve Loca” isimli eseri okuyanların hemen fark edebilecekleri bir durumdur evrensel terör. Evrensel terörün arka planında “evrensel kraliyet” anlayışı yatar. Evrensel kraliyet peşinde olan bir avuç tapınakçı bütün dünya ülkelerinde maşaları vasıtasıyla insanlara kan kusturmaktalar.
            Evrensel kraliyetin peşinde olanlar için her yol ve her eylem mubahtır. Amaçlarını gerçekleştirmek için her düzeni ve düzenbazlığı oluşturmaktan geri durmazlar. Son marifetleri “Küresel Komutanlık” hayaliyle ilgilidir. (Yeni Şafak 25.10.2001) Felsefeleri Makyavelist görüşe paraleldir. Kim bilir belki Makyavel de onlardan birisidir.
   Evrensel kraliyet peşinde olan tapınakçılar her ülkede kendi çıkarlarını ve politikalarını koruyacak ve devam ettirecek piyonlar kullanırlar. Nasibini almayan ülke yok gibidir. Genel anlamda ülkelerde istihdam edilen piyonlar o ülkenin kültürüne ve insanına yabancı olanlardan seçilir ve ona göre yetiştirilir.
            Tapınakçıların kurdurdukları kolejlerden ve liselerden mezun olanlar arasından özenle seçilen piyonlar zamanı gelince yönetimde söz sahibi haline getirilmeye çalışılır. Bunun farkına varamayan halk piyonları kendinden sayar ve onları yönetimde söz sahibi yapar.
            Yarım asra yakın bir zamandan beri Kisenger’in himayesine mazhar olmuş ve Bilderberg toplantılarına katılmış kişilerin bilinmesi Evrensel Kraliyet peşinde olanların piyonlarını anlama ve deşifre etmek babında önemlidir.
            Uluslar arası terörü ve teröristleri anlamak için terörle Evrensel Kraliyet arasındaki bağın bilinmesine bağlıdır. Bu bağı kuramayanlar mevzii olarak gerçekleşen hadiseleri doğru okumakta ve yorumlamakta zorlandıkları görülür.
            Günümüzün dünyasında Evrensel Kraliyet anlayışında olanların sahip olduklar dev finans merkezleri ve bankaları vasıtasıyla her türlü terör eylemini gerçekleştirdikleri bir vakıadır. Para onlarda, silah onlarda, güç onlarda. Üstelik her ülkede piyon hazır.
            Ülkeler Piyonlar tarafından merkez tapınağın emelleri ve hedefleri doğrultusunda yönlendirilir.
            Medya olarak bilinen iletişim vasıtaları yönlendirilmede en etkin silahtır. Beyinler onunla iğfal edilir. Zihinler onlarla alt-üst edilir.
            Ülkelerin içine düştüğü girdabı ve yaşadığı kaosu çözmek tapınağın ve piyonların tanınması ve etkisizleştirilmesiyle mümkündür. Hadiseye kendi ülkemiz açısından baktığımızda insanımıza büyük görevlerin düştüğünü görmekteyiz.
             İnsanımız büyük tapınağın emir kulları durumundaki piyonları hayatından çıkarmak mecburiyetindedir.”
            Üzülerek belirtmeliyiz ki, Siyonist tapınakçı çetenin localarını ve mabetlerini kapatan ve gençliğe “İstiklal ve cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dâhilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler” diyerek hitap eden Mustafa Kemal Atatürk’ün ihtarı bütünüyle gerçekleşmek üzeredir.
            Tapınakçılara karşı sergilenen lakaytlık biraz daha devam ederse her şey elden gider. Tıpkı Suriye ve Mısır’da olduğu gibi. Unutulmamalıdır ki, işgali durdurmanın ve tapınakçıların emellerini boğazlarına tıkamanın zamanı gelmiş, hatta geçmiştir.
Gün uyanış günüdür. Gün tapınakçılara karşı “Kılıçaslan” ve  “Selahaddin Eyyubi” misali karşı koyma günüdür.
            Selam ve Sabırla..................


Yeşili Çok Sevenlere(!)

Şamil Tayyar Bey yeşili çok seven(!) çarşı grubuna seslenerek İnönü stadının yerinin yeşil alana çevrilmesi gerektiğini ifade etmiş.
Aynen katılıyorum.
Ancak Şamil beyin çağrısını eksik buluyorum. Bence gezi eylemini destekleyen yeşil sever(!) otel ve holding sahipleri otellerinin ve holdinglerinin arazilerini, villalarının boğaza nazır yerlerini, yazarların oturdukları ormanlar içindeki villalarını ve topraklarını parklara dönüştürmeleri gerekir. Samimiyet, iyi niyet ve yeşil severlik(!) bunu gerektirir.
Şamil beyin teklifini kampanyaya dönüştürmek zamanıdır. Gezi zekalılar öncülük ederler herhalde.

Savrulanlara Duyuru

Savrulma ve başkalaşma yazımdan rahatsızlık duyan saftiriklere sadece şunu söylemekle yetiniyorum. Cemaat adına yapılan son birkaç yıllık icraatları inceleyin. Varsa büyüklerinizin hangi faaliyetleri İslami hassasiyete sahiptir. Tespit edin. Kendi tabirinizle büyükleriniz güç zehirlenmesi yaşıyor mu yaşamıyor mu ortaya çıkarın. Sponsor bulacağız diye verilen tavizleri ve yaşanan savrulmaları ortaya dökün.
Finans kurumlarınızın, ticari ve sınaî kuruluşlarınızın faizle iştigali, dershanelerinizin ve okullarınızın yapılarını bir tahlil edin. Samimi iseniz karşılaşacağınız manzarayı faş ediniz.
Başka bir şey istemiyoruz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?