3 Temmuz 2014 Perşembe

Bedelli Yoksa Cumhurbaşkanlığı Seçiminde Oy Yok



Bedelli Yoksa Cumhurbaşkanlığı Seçiminde Oy Yok

Veysi ERKEN

            Cumhurbaşkanlığı adaylığı için müracaatın son günü. En az yirmi milletvekili bir araya gelerek “aday” gösterebiliyor. Aday gösterme tarzı yanlış. Daha sağlıklı hale getirilebilirdi. Mesela seçime katılma yeterliğine sahip her parti “aday” gösterebilirdi. Farklı yöntemler üzerinde durulabilirdi.
            Dolayısıyla “aday” sayısı çoğalır ve “temsil” kabiliyetini kendinde gören her kişi veya parti daha kolay bir şekilde adayını gösterebilirdi.
            Benim gönlümdeki cumhurbaşkanı Büyük Bir Birliği temsil edebilme kapasitesindeki kişidir. Büyük Bir Birlik vizyonu sınırları ve statükoyu aşan bir vizyonu gerektirir.
            Maalesef aday gösterilme yöntemi hatalı ve sonuç ortada.
            Görünen manzarada üç aday söz konusu.
            İki parti kendi görüşü doğrultusunda adaylarını belirlemiş buna mukabil iki muhalefet partisi kendi görüşlerini temsil etmediklerini iddia ettikleri birini aday göstermişlerdir.
            Tuhaflık burada.
            Şimdilik bunun üzerinde durmuyorum.
            Benim için önemli olan mecliste yer alan dört partinin seçim öncesinde mecliste yapacakları çalışmadır.
            Malumu ilan etmeye gerek yok.
            Mecliste “torba” isimlendirilen bir kanun tasarısı görüşülüyor. Bu “torbaya” dört milyona yakın insanın beklentisi olan “BEDELLİ” askerlik düzenlemesinin girmesi gerekiyor.
            “BEDELLİ” için hangi aday ve onu destekleyen parti gayret sarf ederse o adayın desteklenmesi için gayret sarf edeceğim.
            Aksi takdirde BEDELLİ yoksa oy yok diyorum.
            Bilindiği üzere BEDELLİ konusu sosyal bir travmadır. Doğrudan doğruya milyona yaklaşan genç etkilenmiş durumdadır. Bu sayı her gün değil, her dakika artmakta ve iç huzurumuzu tehdit eder hale dönüşmektedir.
            Sorumluluk sahibi her “aday” ve “vekil” bundan bigâne kalamaz.
            Hayatı sürekli gençlerle olan bir kişi olarak gençlerin dertlerini, sorunlarını dile getirmek ve çözümüne katkı sağlamaya çalışmak “ahlakî bir görevdir.
            Ben bunu yapmaya çalışıyorum. “Aday” ve “vekil”lere çağrıda bulunuyorum. Sizler vekil olarak “asıl”ların sesini duyunuz.
            BEDELLİ kanununun çıkması için gayret sarf ediniz. Gençlerin taleplerini meydanlara ve meclisin gündemine taşıyınız.
            Bu görevden kaçınırsanız.
            OY yok.
            Bilesiniz ki, siyaset toplum için yapılmalıdır. Toplumun beklentilerini karşılamayan politikalar ve seçimler sadece ve sadece bir zulüm aracı olurlar.
            Biz siyasetin toplum için yapılmasının gerekliliğine inanıyoruz. Toplum aldatılmadan, konuşmalara hile hurda katılmadan siyaset yapılmalı ve çözüm üretilmelidir.
            Artık yeter. Günler sayılı ve GENÇLİK bedelli ile ilgili düzenleme bekliyor. Gençlerin beklentileri doğrultusunda bir düzenleme yapılmalıdır.
Gençlerin beklentisi Yaş 25 bedel 15 bin.
            Benim beklentimi sorarsanız. Yaş 21 bedel 5 bin.
            Gençlerin beklentisi gerçekleşmezse hiçbir adaya OY yok.
            Selam ve Sabırla. 03.07.2014

            Siyasi Cumhurbaşkanı
      
Cumhurbaşkanının siyasetin dışında olmasını dikte etmeye çalışmak siyasetin kendini inkârıdır. Hoş Türkiye’de siyaset değil politika var diyebilirsiniz.
            Haklısınız.
            Politika siyasetleştirilemediği için bu sıkıntıları yaşıyoruz.
            Zira dayatmacılar politikaları gereği çıkardıkları kanunları farklı bir şekilde yorumlamayı marifet bilirler.
            İşlerine geldiği gibi.
            Mesela bir aday mevcut Anayasada belirtilen yetkilerimi kullanacağım diyorsa hemen kullanamazsın bu teamüllere aykırıdır, cumhurbaşkanlığı yetki kullanmaz Kullanırsan Başkanlık sistemine doğru gidiş olur diye feryat edilir.
            Bu tiplere rahmetli Barış Manço’nun tabiriyle “oku bakaliiiim” dediğinizde okur -yazar değiliz derler.
            Şunu hemen belirtmeliğim ki, seçilecek kişi yetkilerini tam kullanmalı ve aktif olmalıdır.
            Cumhurbaşkanlığı pasif bir makam değil vizyoner bir makam olmak durumundadır. Bundan şu anlaşılıyor.
            Seçilecek cumhurbaşkanı tamamen icranın içinde olmalıdır diyorum. Özellikle itiraz eden ve siyaseti etkisizleştirmek isteyenlere mevcut Anayasanın ilgili maddesini okumalarını tavsiye ederim.
            Umarım ki, seçilecek cumhurbaşkanı siyasetin için yer alır ve ülkemizin ufkuna ufuk katar, ülkemiz dünyaya yön veren bir ülke konumuna gelir.
            Lafı uzatmamak için Anayasa ile belirlenmiş mevcut yetkileri sıralayalım:
           

   Cumhurbaşkanının Görev ve Yetkileri (Madde 104)
Cumhurbaşkanı Devletin başıdır. Bu sıfatla Türkiye Cumhuriyeti'ni ve Türk Milleti'nin birliğini temsil eder; Anayasa'nın uygulanmasını, Devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını gözetir.
Bu amaçlarla Anayasa'nın ilgili maddelerinde gösterilen şartlara uyarak yapacağı görev ve kullanacağı yetkiler şunlardır:
a) Yasama ile ilgili olanlar:
  • Gerekli gördüğü takdirde, yasama yılının ilk günü Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde açılış konuşmasını yapmak, Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni gerektiğinde toplantıya çağırmak,
  • Yasaları yayımlamak,
  • Yasaları yeniden görüşülmek üzere Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne geri göndermek,
  • Anayasa değişikliklerine ilişkin yasaları gerekli gördüğü takdirde halkoyuna sunmak,
  • Yasaların, kanun hükmündeki kararnamelerin, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü'nün, tümünün ya da belirli kurallarının Anayasa'ya biçim ya da esas yönünden aykırı oldukları gerekçesi ile Anayasa Mahkemesi'nde iptal davası açmak,
  • Türkiye Büyük Millet Meclisi seçimlerinin yenilenmesine karar vermek,
b) Yürütme alanına ilişkin olanlar:
  • Başbakanı atamak ve istifasını kabul etmek,
  • Başbakanın önerisi üzerine Bakanları atamak ve görevlerine son vermek,
  • Gerekli gördüğünde Bakanlar Kurulu'na Başkanlık etmek ya da Bakanlar Kurulu'nu Başkanlığı altında toplantıya çağırmak,
  • Yabancı devletlere Türk Devleti'nin temsilcilerini göndermek, Türkiye Cumhuriyeti'ne gönderilecek yabancı devlet temsilcilerini kabul etmek,
  • Uluslararası andlaşmaları onaylamak ve yayımlamak,
  • Türkiye Büyük Millet Meclisi adına Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Başkomutanlığını temsil etmek,
  • Türk Silahlı Kuvvetleri'nin kullanılmasına karar vermek,
  • Genelkurmay Başkanı'nı atamak,
  • Milli Güvenlik Kurulu'nu toplantıya çağırmak,
  • Milli Güvenlik Kurulu'na Başkanlık etmek,
  • Başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu kararıyla sıkıyönetim ya da olağanüstü hal ilan etmek ve kanun hükmünde kararname çıkarmak,
  • Kararnameleri imzalamak,
  • Sürekli hastalık, sakatlık ve kocama sebebi ile belirli kişilerin cezalarını hafifletmek ya da kaldırmak,
  • Devlet Denetleme Kurulu'nun üyelerini ve Başkanını atamak,
  • Devlet Denetleme Kurulu'na inceleme, araştırma ve denetleme yaptırmak,
  • Yükseköğretim Kurulu üyelerini seçmek,
  • Üniversite rektörlerini seçmek,
c) Yargı ile ilgili olanlar:
Anayasa Mahkemesi üyelerini, Danıştay üyelerinin dörtte birini, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcı vekilini, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi üyelerini, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu üyelerini seçmek.
Cumhurbaşkanı, ayrıca Anayasada ve kanunlarda verilen seçme ve atama görevleri ile diğer görevleri yerine getirir ve yetkileri kullanır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?