Eğitim (maarif) ve Aile Alanında
Neler Oluyor?
Veysi ERKEN
Yazdıklarımın
kalıcı bir iz bırakmasını isterim.
Niyetim
cenabı Allah’ın rızasını kazanmaktır diye düşünüyorum, bunun için dua ediyorum
ve yazıyorum.
Hatalarım,
kusurlarım ve eksikliklerim olabilir.
Bu bağlamda
Sayın Tayyip Erdoğan’ın samimiyetinden şüphem yok. Ancak etrafında samimiyetsiz
insanların çok olduğundan da şüphem yoktur.
Etraf o
kadar yanlış yaptırıyor ki, kültürel dokumuzun tahrip edildiğini toplum yıllar
sonra idrak ediyor, ama iş işten geçmiş oluyor.
Buradan
hareketle eğitim ve aile konularında neler oluyor diye sormadan edemiyorum.
Evet,
Eğitim alanında maalesef iyi şeyler olmuyor.
Çok okul kurmak, sınıf mevcutlarını düşürmek, teknolojiyi
kullanmak yetmiyor. Bazen de bu değişiklikler kötülüğü arttırabiliyor.
Bilindiği
üzere eğitim (maarif) alanının düzelmesi ve yararlı olabilmesi için amacın, programın, ilke ve kuralların doğru
belirlenmiş olması gerekir ki, “Salih
insan” yetiştirilebilsin.
Özellikle
bu kavramlarla ilgili ciddi yanlışlıklar yapılıyor.
Ben artık
bu yanlışlıkların bilerek yapıldığına ve yaptırıldığına inanıyorum.
Eğitimden
anlayan herkes bilir ki, maarifte amaç iki yönlü olmak mecburiyetindedir.
Eğitimde amaç bireye hem kendine yetecek hem de topluma katkı sağlayacağı bir
meslek hem de bu mesleğini icra ederken ahlak sahibi olarak işin gereğini
yapmak olmalıdır.
Kısaca amaçla
birey hem bilgi ve beceri ile donatılacak hem de ahlaklı olacak.
Maalesef
eğitimde böyle bir amaç ortada yok. Bilgi ve becerilerle donattığımız
bireylerin davranış bozukluğu içinde olduklarını görüyoruz.
Tabii ki, “Salih bir insan” yetiştirmeyi
hedefliyorsanız uygun program hazırlamak ve uygulamak durumundasınız. Üzülerek
belirtmeliyim ki, mevcut programlar daha da kötüleştirilmeye çalışılıyor.
İmam-Hatip
Liselerinin program çeşitliliği ortadan kaldırılmaya çalışılıyor ve İmam-Hatip
liselerinin tercih edilmesini zorlayıcı işlemler yapılmaya çalışılıyor. İlave
olarak üstün zekalılara yönelik yapılmak istenen programlar değerlerimizden
tamamen kopuk bir şekilde hazırlatılmaya çalışılıyor.
Biz
bakanlıktan okul öncesi dini eğitim programı beklerken tam tersi icraatlar
yapılıyor.
Bakanlığın
bilerek toplumu yanlış yönlere sürüklemeye çalıştığını düşünüyorum.
Buradan
Sayın Cumhurbaşkanına sesleniyorum.
Maalesef
eğitim ile yetkilendirdikleriniz sizi yanıltıyor. Ne külliyedeki eğitim ve
kültür kurulundan ne de eğitim bakanlığından “Salih insan yetiştirme” konusunda olumlu bir icraat görülüyor.
Mevcut
tutumun zararları yıllar sonra daha büyük felakete ve tedavisi mümkün olmayan
arızalara yol açacağını düşünüyorum. Umarım ki, kısa sürede tedbir alınır ve
sağlıklı icraat yapacak kişiler görevlendirilir.
Bir diğer
konu “aile”dir.
Genel
olarak ifade edeyim. Maalesef “aile”
sadece Avrupa’da yok olmuyor. “Aile”
ülkemizde de hızla dağılmaya, yok olmaya ve içtimai çürümelere sürükleniyor. Mevzuatın
bireyleri ve toplumları şekillendirdiğini bilmeyen yok. Hele hele mevzuat
dayatmacı ise felaket artar. Maalesef bugün ülkemizde “aile”yi dağıtan ana
sebeb yürürlüğe konulan ve ithal edilen mevzuattır.
İstanbul sözleşmesi, 6284 sayılı kanun ve “aile”
kavramı ile ilgili diğer mevzuat felaketi büyütüyor.
Şeref
Malkoç’un ifadesiyle maalesef “aileyi yok
eden mevzuat” çıkarılmış durumda.
Acile
inancımıza göre düzenleme yapılmalıdır.
Düzenlemeler
yapılmaz ise bilinmelidir ki, felaket daha da büyüyecek. Cinayetler, kinler,
nefretler, evden uzaklaştırmalar ve dağılmalar artacak. Moda tabirle bu bir
kehanet değildir.
Görünen köy
kılavuz istemez demiş atalarımız. Köy görünüyor.
Aileler
dağılıyor, toplum çürüyor ve huzursuzluk artıyor.
Sayın Başkan
Bütün bu
yanlışların oluşturulmasında etrafınızdaki ve görevlendirdiğiniz kişilerin
sebep olduğunu hissetmeyen yoktur herhalde.Politika oluşturacak kurullara,
bakanlıklara ve bürokrasiye yapılan atamaların ekseriyeti umut kırıcıdır.
Düzelme olacağına yanlışlık katlanmıştır.
Umarım ki,
etrafınızı kuşatan bu tiplerden kurtulur, bu ülkenin ve ümmetin sevdalılarına
danışır ve tahribatın ortadan kaldırılmasına vesile olursunuz.
Sayın
başkan
Bilmelisiniz
ki, Siyonist haçlı zihniyetinin şeytanları (fetö imamı demek yanlış) boş
durmuyor. Dailer (propagandistler) önce yanlış iş yaptırıyorlar sonra bu
yanlışları toplumsal huzursuzluğu daha da arttırmak için kullanıyorlar.
Yıllarca
merhum Muhsin Yazıcıoğlu ile siyasette bulunmuş ve hiçbir beklentisi olmayan bu
ülkenin bir sevdalısı olarak “eğitim” ve “aile” konusundaki yanlış icraatları
dile getiriyorum, yazıya döküyorum. Kısaca “emri bil maruf” doğrultusunda
vazifemi yerine getirmeye çalışıyorum.
Geliniz eğitim
ve aile kavramlarında oluşan tahribatı ortadan kaldırınız ve gönül huzuru ile mutlu ailemiz ve Salih insan yetiştirme programımız var diyebilelim.
Selam ve
Sabırla…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?