30 Mayıs 2022 Pazartesi

Bugünü Anlamak ve Yorumlamak İçin Ülkücü Hareketi Anlamak Gerek

 Bugünü Anlamak ve Yorumlamak İçin Ülkücü Hareketi Anlamak Gerek

Veysi ERKEN

İnsanların hayatlarının şekillenmesinde mutlak olarak Allah’ın vahyettiği ve Peygamberlerin tebliğ ettiği ilkelerin yeri ve ehemmiyeti tartışılmazdır.

Tabii ki, vahyin ilkelerinden uzaklaşmalar ve sapmalar her devirde olmuştur ve olmaya devam etmektedir.

Bu bağlamda düşünüldüğünde vahye uygun yaşayışın ihyasında, inşasında ve toplumların hayatının şekillenmesinde liderlerin, önderlerin ve siyasilerin rollerinin etkisinin çok büyük olduğu anlaşılır.

Türkiye toplumu bazı dönemlerde siyasi gücü elinde bulunduranların baskıları, yaptıkları düzenlemeler ve zorbalıklarla vahye dayalı yaşayıştan uzaklaştırılmış olduğu bir gerçektir.

Baskılar ve kanuni düzenlemelerle yapılan tahribatları durdurmak için elbette gayret edenler de olmuştur. İşte bu gayretin içinde olanlardan biri de Alpaslan Türkeş’tir.

3 Mayıs 1944 olayları münasebetiyle tutuklanmış ve 27 Mayıs 1960 darbesinde yer almış Alparslan Türkeş’in siyasi mücadelesi ve toplumun İslamî ilkelerle yeniden inşası çabası 31 Mart 1965 günü CKMP’ye katılmasıyla başladığı söylenebilir.

Türkeş, Dündar Taşer, Rıfat Baykal gibi ordudan emekli olmuş arkadaşlarıyla beraber CKMP’ye katılmış ve CKMP’de siyaset yapmaya başlamıştır.

Alparslan Türkeş, 30 Temmuz-1 Ağustos 1965 tarihleri arasında yapılan ve 3 gün süren CKMP 7. Olağanüstü Büyük Kurultayı’nın ikinci günü 31 Temmuz Cumartesi günü Genel Başkan seçildi.

Türkeş’in siyasi mücadelesinin asıl yönünün anlaşılabilmesi için 24-25 Kasım 1967 tarihinde yapılan CKMP’nin 8. Büyük Kurultayı’nın kapanış konuşmasının tahlil edilmesi gerekir.

Türkeş, “Büyük Hedef” başlığı ile tarihi konuşmayı yapar, konuşma yön belirleyici olur ve tarihe damgasını vurur. Daha sonra partinin adı 1969 kongresiyle  değişir, MHP adını alır. Tarihe damgasını vuran konuşmasında Türkeş:

“Ben Türk milletini;

Sokaklarda ıspanak fiyatına satılan demokrasiye, rüşvetle, hileyle, çiğnenen, çiğnetilen hukuk düzenlerine, ahlaktan mahrum bir hürriyete,

Tefeciliğe, karaborsaya yer veren bir ekonomiye çağırmıyorum.

Türklük şuur ve gururuna, İslâm ahlak ve faziletine, yoksullukla savaşa, adalette yarışa, birliğe, kardeşliğe, kısacası hak yolu, hakikat yolu, ALLAH yoluna çağırıyorum. Modern medeniyetin en ön safına geçmek üzere çağlar üzerinden sıçramaya çağırıyorum. Hareketin adını isteyenlere açıkça ilan ediyorum:

Yeniden maneviyata dönüş... Hedefimiz, Türkiye'yi aç hürler, tok esirler ülkesi yapmamaktır. Bu yolda bizi tavizkar politikacı olarak itham edenler, Türk'ün yüce varlığını anlamayanlardır. Unutmamalıdır ki, bir çiftçinin toprağa tohum saçması, tarlaya taviz vermesi demek değildir. Toprağı değerlendirmesi ve verimli kılması demektir. Bizim hareketimizin de mana ve ruhu budur. Yine unutulmamalıdır ki, medeniyetler, devletler para ile değil, inançla kurulurlar; parasızlıktan değil, inançsızlıktan çökerler.

Türk aydınları, Türk gençliği, buluşma yerimiz Büyük Türkiye'dir. Buluşma noktamız, imanlı Türk ferdinin kafası, kalbi ve cevher-i aslisidir. Bugüne kadar olduğu gibi Türk halkını yalnız kendi yazdığınız kitabı okumaya, yalnız kendi söylediklerinizi dinlemeye çağırmayınız. Siz de onun söylediklerini dinlemeye, onun okuduğu kitabı okumaya, onu tanımaya, anlamaya koşunuz.

O zaman buluşma yeri ve noktasında asgari müştereklerde değil, azami müştereklerde birleşeceğiz.

Türk milletini iktidarları için bir basamak, demokrasiyi de sadece bir rey düzeni olarak kabul eden görüş, bizim görüşümüz değildir.

Saflarımız, Türk milletinin ve devletinin ebedi hayatını düşünen milliyetçilerin, vatanseverlerin meydana getirdiği bir saftır. Anadolu'nun dağlarında, ovalarında bir Eyüp Peygamber sabrı ile dolaşan, çalışan, kahırkeş, çilekeş çiftçi, işçi topyekün yurt çocuklarını bu manevi davamıza davet ediyoruz.

Vazifemiz; "ALLAH, taşıyacağımızdan daha fazla yük yüklemez" inancı içinde çalışan, yürüyen bu insanların inançları ile istihza ve istiskal değildir. Onların yükünü omuzlamaktır, onların haklarını çalanlara, rızıklarına, emeklerine el uzatanlarla mücadeledir.

Bu mücadelemiz içte ve dışta yılmadan devam edecek ve bu yolda Allah'ın izni ile mutlaka muvaffak olacağız. Çünkü yolumuz hak ve hakikat yoludur.

Türkiye ve Türk milletinin karakteri, içerden ve dışarıdan çok iyi kıymetlendirilmelidir. Kore yaylasından kopan bir fırtına, kendi sahillerinde söner. Vietnam'dan kopan bir fırtına, ancak kendi sahillerini yalar; Himalayalar'da kopan bir fırtına, Hint Okyanusu'nda kırılabilir. Fakat, Anadolu yaylasından kopan bir fırtına, bütün dünyayı tesir altına alabilir. Bunun böyle bilinmesi ve değerlendirilmesi gerek.

Geleceğin BÜYÜK TÜRKİYE’Sİ selam sana.”

https://haberplatosu.com/ahmet-er-in-vefatinin-5-yili-hakki-oznur-kaynakci-baba-bizden-de-selam-soyle-muhsin-baskan-a/47402/

Ülkücü hareket bu konuşma ile asli yönünü bulmuştur. Ve yürümeye devam etmektedir. Ülkücü harekette -içine yerleştirilen fitneci, fesatçı ve bozguncular marifetiyle- zaman zaman kırılmalalar, yanlış yönlere yönelmeler ve sapmalar görülse de bu ülkü doğrultusunda Müslüman Türk milletini İ’layı Kelimetullah için Nizamı Alem ülküsü için hareket ettirmeye ve yaşamaya davet etmiş ve büyük oranda başarmıştır.

Bu gayenin devam ettiğini gösteren delillerden biri de Cumhur ittifakının 2018 yılında yayınlamış olduğu seçim bildirgesindeki şu ifadedir.

“Cumhur İttifakı, Türkiye’yi hedef alan saldırılar karşısında parti çıkarları ve günlük siyaset hesapları yapmaksızın ortak bir duruş ortaya koymaya ve Türkiye’yi zayıflatarak uluslar arası operasyonlara açık hale getirmeye yönelik her türlü faaliyetin karşısında yer almaya kararlıdır. Bu kararlılık ve işbirliği ile ittifakımız Türkiye’yi bölgesel güç ve lider ülke yapacak 2023 hedeflerini gerçekleştirmenin yanı sıra, İ’la-yı Kelimetullah uğruna asırlarca dünya barışının ve adaletinin teminatı, İslam aleminin ve bütün mazlum milletlerin yegane ümidi olan Türkiye’yi küresel bir güç haline getirecek, 2053 ve 2071 vizyonun alt yapısını adım adım inşa edecektir. https://www.milliyet.com.tr/siyaset/cumhur-ittifaki-protokolu-nun-tam-metni-2662293

Evet.

Ülkücü hareket 1967 yılında yapılmış konuşma ile yönünü bulmuş ve ülkemizi doğru yöne yöneltmeye, İ’layı Kelimetullah doğrultusunda yaşamaya ve nizamı alemi gerçekleştirmeye yönelik gayretini sürdürmeye kararlıdır.

Anlaşılacağı üzere Türkiye’de iki cari zihniyetin varlığı söz konusudur. http://veysierken.blogspot.com/2021/04/turkiyede-cari-olan-iki-zihniyet.html Bu iki zihniyet Hak-batıl, İslamî- gayrı İslamî, yerli-yabancı eksenli  olarak tasnif edilir.

 Bu iki zihniyetten biri olan “yerli, İslami, insani, ahlaki olan ve toplumu etkileyen ülkücü zihniyet ve anlayış” muzaffer olacaktır inşallah.

Siyonist haçlı zihniyetinin piyonları, maşaları ve uzantıları olanlara ve zihniyetlilerine rağmen Türkiye başaracaktır. Türkiye’nin muhalifleri yok olacaklarıdır inşallah. Yeter ki, temel ilkelerimizi ve yönümüzü kaybetmeyelim. Bu ilkelerin bilinmesi ve unutulmaması için 1967 konuşmasının tahlil edilmesi ve sürekli anlatılması gerekir.

Bu sebeple diyorum ki, Türkiye’nin gitmekte olduğu istikameti anlamak için ülkücü hareketin başlangıcının ve temel metinlerinin bilinmesi ve anlaşılması gerekir.

Selam ve Sabırla… 30.05. 2022

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?