Nikâh akdinin değersizleştirildiği, evlilik dışı
ilişkilerin normal sayıldığı süreç
Veysi ERKEN
Sene 2019
Aile Şurası toplanmış.
Kürsüde Cumhurbaşkanı. Aile ilgili şöyle bir konuşma yapıyor ve şöyle diyor. "Önceki dönem nasıl geniş aileyi adeta ortadan kaldırmışsa bu yeni dönem de çekirdek aileyi çözüyor, yıkıyor. Bu sorun sadece ülkemize mahsus da değildir. Aile kurumu kültürlerden ve toplumlardan bağımsız olarak tüm dünyada güç kaybetmektedir. Özellikle Batılı ülkelerde aile kavramının içi boşalırken anne babanın yerini ya tek ebeveynli bir model ya da tek kişilik hayat biçimi alıyor." diye konuştu.
"İnsan fıtratına aykırı sapkın ilişkilerin belli çevreler tarafından kasıtlı şekilde meşrulaştırılmaya çalışılmasının da aile kurumuna yönelik ana tehditler arasında yer aldığını" söyleyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Nikâh akdinin değersizleştirildiği, evlilik dışı ilişkilerin normal sayıldığı, boşanmanın adeta teşvik edildiği sancılı bir süreçle karşı karşıyayız. Sürekli haz peşinde koşan hedonist ve egoist bir insan tipinin yüceltildiği bu gayrı ahlaki hayat tarzı maalesef etkisini ülkemizde her geçen yıl daha fazla gösteriyor. Millet olarak çağın hastalıklarına karşı elimizdeki en büyük imkân, tüm saldırılara rağmen halen varlığını güçlü bir şekilde devam ettiren aile kurumumuzdur. Bu açıdan adına aile dediğimiz mukaddes ocağın yaşatılması, tehditler karşısında korunması son derece önemlidir. Ailede çözülme olursa, millet olarak varlığımızın tehlikeye girmesi de kaçınılmazdır. Nesli muhafaza etmenin yolu da aile kurumuna sahip çıkmaktan geçiyor. Bu, olmazsa olmazımızdır. Keza devleti korumak da ancak aileyi korumakla, kollamakla mümkündür." https://tr.euronews.com/2019/05/02/video-erdogan-evlilik-disi-iliskilerin-normal-sayildigi-zina-bosanma-surecten-geciyoruz
Bu sözleri tasdik etmeyecek bir Müslüman var mı acaba?
Herhalde yoktur.
Peki,
Üç yıllık süreçte “aile” ile ilgili ne yapıldı dersiniz. Aileyi tahrip eden, dağıtan, değersizleştiren ve yok eden bu sürecin durdurulması, aileyi yeniden “inşa” ve ihya” için ne yapıldı, hangi tedbirler alındı.
Çözülme ve dağılmayı durduracak ne gibi yazılı mevzuat yürürlüğe sokuldu.
Maalesef cevap şudur.
Kocaman bir hiç.
Tahribat azar azar devam etti diyemiyoruz. Neredeyse ışık hızına ulaştı. Boşanmalar, şiddet ve cinayetler katlanarak arttı. Artık bu gerçek dillendiriliyor. Toplum adeta sodom ve gomorlaşıyor hızlı hızlı, yavaş yavaş değil.
Kurbağa misali haşlandık.
Tepki yok.
Direnç kırıldı.
Tahribat her yere ve alana yayıldı.
Corona virüsü gibi toplumun bünyesini sardı.
Tahribat durdurulabilir mi?
Elbette mümkün.
Vahyin ilkelerini yaşamak ve yaşatmakla mümkündür.
Vahyin ilkelerini “mevzuat”a dönüştürmekle mümkündür.
Evet mümkün.
Peki,
Böyle bir irade var mı?
Yok.
Batının/batılın dayatmalarını “mevzuat”laştıran yapıda ihya ve inşa iradesi yok.
İradesi zincirlenmiş ve zihni köleleştirilmişlerden ihya ve inşa mevzuatı beklemek beyhude.
Etkili ve yetkili zannettiklerimizden benim bir beklentim de yok.
Maddi kalkınma ve refah, bizi dağılmaktan ve yok olmaktan kurtaramaz. Bilinmelidir ki, tarih maneviyatını kaybeden, Allah’ın ahkâmını terk eden millet ve toplulukların mezarlığıdır.
Temennimiz dipdiri meyyitlikten kurtulmadır.
Kurtuluş yolu ve sıratı müstakim için mevzuatımızı vahyin ilkeleriyle inşadır.
Başka çıkar yol
yoktur. Süslü konuşma çözüm değildir. İcraat şarttır.
Haydi, ihya ve inşa etmeye.
Selam ve Sabırla…06.05.2022
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?